Klarnet sanatçısı Feza Çetin: Opera uçsuz bucaksız engin bir derya

Opera sanatına karşı bir önyargı var mı? Operada ‘özenli giyim’ yazılmamış bir kural mı? Klarnet sanatçısı Feza Çetin, opera sanatına yeni başlayacak genç nesillere tavsiyelerde bulundu.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Devlet Opera Balesi’nden emekli olan klarnet sanatçısı Feza Çetin, opera için “Her bireyin mutlaka yudumlaması gereken uçsuz bucaksız engin bir deryadır” diyor.

Konuyla ilgili Cumhuriyet.com.tr’ye konuşan Feza Çetin, “Opera sanatına karşı bir ön yargı var mı? Bir opera temsili izlenirken nasıl davranılması gerekir? Bir opera temsili nasıl takip edilmeli?” sorularına yanıt verdi. Çetin, sanat alanında özel bir yere sahip olan opera hakkında aydınlatıcı bilgiler verdi.

“ÖNYARGILARDAN DOĞAL OLARAK UZAKLAŞIRLAR”

Çetin, opera ve balenin iç içe geçmiş bir sahne sanatı olduğunu söyledi ve “Opera, toplumun ve toplumu oluşturan bireylerin, kültür ve sanat birikimlerinin tezahürü olan bir büyük sanattır. Bu edinimleri elde edenler, ön yargılardan da doğal olarak uzaklaşırlar” ifadelerini kullandı.

Feza Çetin ile gerçekleştirdiğimiz röportaj şöyle:

-Bir klarnet sanatçısı olarak birçok opera temsilinde görev aldınız. Seyircinin operaya karşı geri dönüşleri nasıl oluyor? Opera sanatına karşı bir önyargı olduğunu düşünüyor musunuz?

Opera ele alınırken, baleyi de mutlaka konunun içine katmamız gerekir. Çünkü Opera ve Bale sahne sanatıdır. Birbirleri ile iç içe geçmişlerdir. Bir opera eseri içinde bale gösterisini, bir bale içinde şarkı söyleyen bir opera sanatçısını (esere ve tarihe göre) görebilirsiniz.

Opera, birçok sanatı içine alan (tiyatro, müzik, film, resim, heykel, bale-dans vs.) ve bu özelliği ile merak uyandıran büyük bir sanattır. Bir sanat sever, izleyeceği bir opera temsili ile, görsel, işitsel ve ruhsal olarak tatmin olur. Bu edinimleri algılayabilmek ve hissetmek için de bir birikimin olması, önyargılardan arınmış olmak gerektiğini düşünüyorum.

Seyirci bu büyük sanatı izlerken sahneyi gözleri ile takip eder, müziği de (gözü ile görmediği) orkestra da dinler. Gözü ile görmediği için orkestra, seyircilerin ayrıca merakını cezbeder. Orkestra, kendisine ayrılan orkestra çukurunda görev yapmaktadır. Her perde arasında en başta küçük izleyiciler ve aileleri orkestra çukurunun başına gelerek gerek orkestra sanatçıları gerekse enstrümanları inceleyip meraklarını gidermeye çalışırlar. Eser bittikten sonra da kulise gidilip, sanatçılar tebrik edilirler. Opera, toplumun ve toplumu oluşturan bireylerin, kültür ve sanat birikimlerinin tezahürü olan bir büyük sanattır. Bu edinimleri elde edenler, ön yargılardan da doğal olarak uzaklaşırlar.

-Operaya gittiğim zaman insanların genellikle giyimine kuşamına özen gösterdiğini gözlemledim. Bu yazılmamış bir kural mı? Yoksa opera tarihinde bununla ilgili yazılmış söylenmiş bilgiler var mı?

Opera, suare (akşam), matine (gündüz) olmak üzere sahnelenir. Hafta içleri genellikle suare, cumartesi günleri de matine gösterileri sahnelenir. Bu itibar ile, kültür ve sanatın tüm öğelerini içinde barındıran bu büyük gösteriye (opera) katılım da özenli, dikkatli ve algıların en üst seviyede olduğu biçimde yaşanmalıdır. Kanımca... Tabi bu durumun yazılı kuralı yoktur. Fakat gözlemlerim odur ki, bu konuda sanat severler operanın hakkını hep vermişlerdir. Hak ettiği özeni göstermişlerdir.

OPERA İZLEMEYE YENİ BAŞLAYACAKLARA TAVSİYELER

-Hiç operaya gitmemiş ve ilk defa gidecek olan birisini düşünelim. Salona girdiği andan opera bitimine kadar yapması gereken şeyler nelerdir? Örneğin kişi öncesinde bir araştırma yapmalı mı?  Eser başlamadan önce program kitapçığını alıp incelemeli mi? Eğer öyleyse nasıl incelemeli?

Opera temsilini izlemeye giden bir izleyici, mutlaka izleyeceği opera eserinin librettosu (metni) ve birçok bilginin yer aldığı program adı verilen kitapçığı edinmelidir. Bu kitapçıkta bestecinin hayatı, operanın metni, konusu, orkestra sanatçıları ve görevli tüm sanatçıların bilgilerine ulaşılabilir. Temsile gitmeden önce edindi ise bilgilerini bu kitapçıktaki bilgiler ile örtüştürmelidir. Özenli dikkatli ve açık algılar ile yaşayacağı bu deneyim sanatseverleri unutulmaz bir sanat fırtınasının içine sokacaktır.

-Opera sanatıyla ilgili bilgisi olan birçok sanatsever var. Peki, opera izlemeye yeni başlayacaklar için birkaç tavsiye verebilir misiniz?

Opera, her bireyin mutlaka yudumlaması gereken uçsuz bucaksız engin bir deryadır. İçinde mutlaka her insanı cezbedecek bir kıvılcım bulmak mümkündür. İlk kez bir opera eserini izlemeye gidecek bir sanatsever, ön yargılı olmamalıdır. Kendisini eserin büyüsüne kaptırmalıdır. Sessiz olmaya özen göstermelidir. Programı (kitapçık) iyi incelemeli ve edindiği bilgiler ile sahnede gördüğü görsel şöleni örtüştürmelidir. Kendisini esere konsantre etmelidir.

Her konuda olduğu gibi kültür ve sanat konusunun da özünü eğitim oluşturmaktadır. Küçük yaşlarda aile tarafından yönlendirmeler ve okula başlayınca eğitim ile bu yönlendirmelerin pekiştirilmesi kültür ve sanata ilgi duyan bireylerin yetiştirilmesine vesile olacaktır. Sanatın hangi dalı olursa olsun, bir bireyin ilgisi, sosyal hayata katılımını, entelektüel bir kişiliğe ve sağlam bir karaktere sahip olmasını sağlayacaktır. Bunun için kültür ve sanat konusunda sağlam ve yapıcı destekleyici bir devlet politikasına ihtiyaç vardır. Bu politikalar, özel sektörün sponsorlukları ile desteklenmelidir. Böylelikle çok iyi sanatçılar ve onları dinleyecek entelektüel seyirciler kendiliğinden oluşacaktır.

İnsan ve toplum hayatında zevkler ve renkler tartışılmaz ve tartışılmamalıdır. Bu itibar ile; operayı seven de sevmeyende mutlaka olacaktır. Sevmeyen kişilerin yönlendirilmeleri oda müziği, orkestra konserleri ve yine sahne eserleri olan müzikal, operet ve bale gösterileri ile sağlanmalıdır. Böylelikle operaya uzanan yola çıkılmış ve ön yargıların yok edilmeye başlandığı hayata geçilmiş olur.

-Bir opera temsili izlenirken nasıl takip edilmeli? Kişi yabancı bir eser izliyorsa hem çeviri ekranını takip edip hem de opera eserine nasıl odaklanmalı? Sonrasında izlediği eseri nasıl yorumlamalı? Kısaca bahsedebilir misiniz?

Opera temsiline gitmeden önce eser hakkında edinilen bilgiler, kitapçıktan (program) alınan bilgiler ve sahneden alınacak sinerji ile, sanatın keyfini çıkarmalıdır bir sanatsever…

Görsel olarak çoğunlukla sahneye odaklanmış olsa bile ara sıra çeviri ekranını da takip etmeli ve Libretto’yu (metin), daha önce okuduğunda, müzik, sahne, ve Libretto’dan uzaklaşmamalıdır. Bu konsantrasyon, eser bittiğinde izlediklerini ve duyduklarını en doğru şekilde yorumlamasını sağlayacaktır.

ÇETİN’DEN OPERA İZLEMEYE BAŞLAYANLAR İÇİN SEÇKİLER

Feza Çetin, opera sanatıyla ilgilenmeye başlayacaklar için mutlaka okunması ve izlenmesi gereken televizyon gösterisi, müzikal ve kitapları sizler için derledi…

Kitap:  

Opera Tarihi- Prof. Cevad Memduh Altar

100 Opera – Faruk Yener

Ateş Kuşu – Semiha Berksoy

Leyla Gencer ve Opera Dünyası – Ünal Öziş

Opera Sanatı – Eflatun Neimetzade

Müzikal: Cats, The Phantom of Opera

TV: Danny Kaye ve Metropolitan Operası

Feza Çetin Kimdir?

1965 yılında İstanbul’da doğan Çetin, 1976 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı’na, 1985 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na kabul edildi. 1987 yılında düzenlenen ‘Klarnet Yarışması’nda’ ikincilik ödülü kazandı. Daha sonra 1988 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi orkestra klarnet sınavını kazandı ve profesyonel hayatı başladı. 1990 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na öğretim görevlisi olarak atanan klarnet sanatçısı çok sayıda konser, temsil ve oda müziği konserleri verdi. Kendisi aynı zamanda Haliç Üniversitesi Konservatuarı’nda öğretim görevlisi olarak görev almıştır. Eşi ve oğlu da müzisyen olan Feza Çetin, halen Maltepe Üniversitesi Konservatuarı’nda derslerine devam etmektedir. 

Melis Gülercan