Kışanak'tan sert sözler
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak "Hak ve özgürlüklerin sınırlarını genişletmek, teslim almak değil barışmak, cezaevine tıkmak değil, demokratik siyaset üzerine oturan bir yaklaşım varsa diyaloga, görüşmeye açığız. Hak ve özgürlüklerden bahsetmeyenlerle diyalog kursak ne olur kurmasak ne olur" diye konuştu.
cumhuriyet.com.trBDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak partisinin Meclis grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Konuşmasına 25 Haziran 2007'de yaşamını yitiren DEP eski milletvekili Orhan Doğan'ı anarak başlayan Kışanak, halkın oylarıyla seçilen Doğan'ın TBMM'den yaka paça cezaevine gönderildiğini ve 10 yıl hapis yattığını hatırlattı. Doğan'ın o yıllarda bile barıştan umudunu kesmediğini ve barış sembolü haline dönüştüğünü söyleyen Kışanak, "Barışı mutlaka sana armağan edeceğiz" dedi. 33 kişinin yaşamını yitirdiği Sıvas Katliamı'nı da hatırlatan Kışanak, 2 Temmuz'da Sıvas'taki anma törenine katılacaklarını bildirdi.
"Dedeler nasıl oluyor da silahlı militan olarak görülüyor?"
Kışanak, Hatay'ın Hassa ilçesinde kekik toplayan köylülere askerlerce ateş açılması ve iki köylünün yaşamını yitirmesi olayını da değerlendirdiğini konuşmasında, "Umuyoruz ki, bu ölümlerden birinci derecede sorumlu olan iktidar ve ordu da pişmanlık ve acı duyup halka bu acıyı yaşatmaktan artık vazgeçsinler. Askerler sivil yerleşim alanlarında elleri tetikte, duydukları her hışırtıya ateş mi açıyor? 60-70 yaşındaki dedeler nasıl oluyor da silahlı militan olarak görülüyor" diye sordu.
Başbakan ve Kılıçdaroğlu'na 'mevzi' tepkisi
Bu olayların herkesin düşman yerine konulduğunu gösteren olaylar olduğunu, yetkilileri derinden düşünmeye sevk etmesi gerektiğini kaydeden Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın Gediktepe'de verdiği görüntülerin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da Gediktepe'ye gidecek olmasını eleştirdi. Kışanak şöyle konuştu:
"Yetkilileri düşünmeye sevk etmesi gereken olaylar, iktidarla muhalefet arasında iktidarla mevzi yarışına dönüşmüş durumda. Başbakan adeta 'ben mevziye gittim siz gidemediniz' yarışı içinde olduğu için Kılıçdaroğlu'nu da mevziye gitme hevesi tutmuş görünüyor. Başbakanın ana muhalefet parti liderinin savaş mevzilerine gidip orada savaşa destek vereceklerine ölümlerin nasıl duracağına kafa yorması lazım. Geçmişte komando giysileri giyerek o mevzileri giden başbakanların bugünkü durumunu düşünsünler. O mevzilerde kimin nasıl durduğunun hiç önemi yok. Kimse Başbakandan sonra Kılıçdaroğlu'nun nasıl mevzide duracağını merak etmiyor. Zerre kadar sorumlulukları varsa, eğer topluma halka bu ülkeye karşı saygıları varsa sipere gitme sevdasından vazgeçip bu siperlerin kazılmasını nasıl önlerler bunu tartışsınlar."
"Diyalog kuralım diyenlerin neyi konuşmak istediklerini bilmek istiyoruz"
Siyasi partilerin bütün olarak sorumluluk almasını önemsediklerini belirten Kışanak, bugüne kadar siyasi partilerin 'çözümsüzlük politikaları'nda ortaklaştıklarını ifade etti. Kışanak "Diyalog kuralım diyenlerin neyi konuşmak istediklerini öncelikle bilmek istiyoruz" dedi. Parlamentoyu, siyasi partileri diyalog kurmaya, sorumluluk almaya davet eden Kışanak, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı'nın 'bu işlerin aceleye getirilemeyeceği, sabahtan akşama çözülemeyeceği'ne ilişkin sözlerine de tepki gösterdi. Kışanak "Sabahtan akşama nasıl vakittir ki 85 yıl boyunca 29 isyan ve bastırma harekatı yaşanmış? 30 yıl sabahtan akşama olmadı mı? AKP 8 yıldır iktidardaydı sabahtan akşama olmadı mı" diye sordu.
"Çözüm için 3 temel yol var"
Kürt sorununun çözümü için 3 temel yol olduğunu söyleyen Kışanak, "Birincisi demokrasi sorununu çözmektir. İnkara dayalı hukuksal sistemi değiştirmektir. Bu ülkenin gerçekten de çoğulcu yapısına uygun tüm farklılıkları kapsayan, tüm farklılıklara yaşam olanağı yaratan bir hukuksal yapıya ihtiyaç var. İkincisi inkar siyasetinin yarattığı çatışma zihniyeti vardır. Barışı tesis eden bir yol izlenmek zorunda. Bizi çözüme götürmek için diyalogu, siyaseti esas alan kanalları açmak lazım. Üçüncü temel yol ise bu ülkenin bütün yurttaşlarının yapmak isteğimizin çözüm ve kardeşlik projesine inandırılmasıdır" diye konuştu. Kışanak bir yıldır 'açılım' adı altında sürdürülen sürecin bu temel yollardan uzak olduğunu kaydetti. 85 yıldır Türkiye'de herkesin Türk olmaya mecbur bırakıldığını savunan Kışanak, şimdi Türk halkına "Bir yanlış temel üzerine bina etmeye çalıştık şimdi bina sallanıyor. Binayı sağlamlaştırmak istiyorsak artık size gerçekleri söylemeliyiz denilmeli. Biz savaşmadan, çatışmadan yaşayabiliriz, Kürt kardeşlerin çocuklarının bu ülkede Kürtçe okula gitmesi hiç bir yurttaşa halel getirmez, hakkından bir şey çalmaz. Dünya kupası Güney Afrika'da yapılıyor. 11 anadilde eğitim var. Kime ne zararı var?" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın, "KCK operasyonunu ben mi yaptım" dediğini de belirten Kışanak operasyonların siyasi bir ifade olduğunu öne sürerek, "Siyasi operasyona halkın cevabı da aynı şekilde olacak, sana teslim olmayacağız" dedi.
Görüşmeye şartlı evet
Kışanak grup toplantısında Başbakan Erdoğan'ın liderlerle görüşme planlarına ise üstü kapalı yanıt verdi. Kışanak, "Hak ve özgürlüklerin sınırlarını genişletmek, teslim almak değil barışmak, cezaevine tıkmak değil demokratik siyaset üzerine oturan bir yaklaşım varsa, diyaloga, görüşmeye açığız, hazırız. Hak ve özgürlüklerden bahsetmeyenler, diyalog kursak ne olur kurmasak ne olur" diye konuştu. BDP olarak diyalog çağrısında bulunan Kışanak, çözüm çağrılarının iktidara, muhalefete, parlamentoya, emekçilere ve aydınlara yönelik olduğunu söyledi. Kışanak, parlamento dışındaki siyasi partilerin de çözüme dahil edilmesi gerektiğini ifade etti. Diyarbakır'daki 99 STK'nın ortak bildirisini önemsediklerini, TÜSİAD'dan da benzer sesin yükseldiğini kaydeden Kışanak, "Geriye bu sese kulak verecek bir iktidar ve devlet kalmıştır. İktidarı bu çağrıları anlamaya çağırıyoruz" dedi.