Kılıçdaroğlu: Davutoğlu'nun bir kolu gitti

Kılıçdaroğlu, TBMM Soruşturma Komisyonu’nun kararını eleştirdi. ‘Kim harama bulaşırsa, kardeşimiz de olsa kolunu koparırız’ diyen Başbakan’a sert çıktı.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 4 bakanla ilgili yolsuzluk iddialarını araştıran Soruşturma Komisyonu’na yapılan müdahalelerin komisyona gölge düşürdüğünü belirterek,
“Bakanlar yeni dilekçe veriyorlar, kendilerini savunmak için. O bakanlara açıkça söylüyorum, o dilekçeleri vereceğiniz yer Yüce Divan’dır” dedi. CHP lideri, bakanlara “Farz edelim ki AKP vekillerinin kararlarıyla Yüce Divan’a gönderilmediniz, çocuklarınıza ‘aklandık’ mı diyeceksiniz?” diye sordu.

 

Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi toplantısı öncesinde yaptığı konuşmaya, TBMM Soruşturma Komisyonu’nun Yüce Divan kararını 5 Ocak’a ertelemesini eleştirerek başladı. Konuşması sırasında AKP’nin 2001 yılında yayımladığı parti programını okuyan Kılıçdaroğlu, programda yer alan “siyasetin kirlenmesini önleyen yasal düzenlemeler yapılacaktır, mal bildirimleri şeffaf olarak kamuoyuna sunulacaktır, milletvekili ve bakanların yargılanmaları önündeki anayasal engeller kaldırılacaktır” gibi ilkelerin tamamen göz ardı edildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Başbakan
Ahmet Davutoğlu’na seslenirken, “Çıksın Davutoğlu desin ki ‘Sen yanlış metinleri okuyorsun, biz asla böyle bir metin yazmadık’. Dün ‘Kolunu koparırız’ diyordu. Davutoğlu’nun bir kolu gitti, ikinci kolunu bekliyoruz. Bir daha komisyon toplanacak, bakalım ne olacak?” ifadelerini kullandı. “Dün yapılan müdahaleler Soruşturma Komisyonu’na gölge düşürmüştür” diyen Kılıçdaroğlu, ana hatlarıyla şunları söyledi:

 

Aklanmanın yeri Yüce Divan’dır

Aslında bugün başka şeyler konuşacaktık. Yolsuzlukla suçlanan ve görevlerinden istifa
eden 4 bakanın kendi arzularıyla Yüce Divan’a gitmek istediklerini konuşacaktık, ama bunlar olmadı. Eğer parlamento, eğer milletvekilleri, Başbakan, siyaseti kirlilikten arındırmak istiyorsa, Soruşturma Komisyonu’na kimse müdahale etmemeli. Dün yapılan müdahaleler Soruşturma Komisyonu’na gölge düşürmüştür. Bakanlar yeni dilekçe veriyorlar, kendilerini savunmak için. O bakanlara açıkça söylüyorum: Arınmanın, temizlenmenin yolu, komisyona dilekçe vermekle geçmez. O dilekçeleri vereceğiniz yer Yüce Divan’dır. Mahkemelere vereceksiniz o dilekçeleri.

 

‘Aklandık’ mı diyeceksiniz

Farz edelim ki AKP vekillerinin kararlarıyla Yüce Divan’a gönderilmediniz, aklandığınızı, temizlendiğinizi mi sanacaksınız? Çocuklarınıza “aklandık” mı diyeceksiniz? Gidersiniz mahkemeye, aklanır gelirsiniz, hepimiz şapka çıkarırız.

Bir parti devleti soyuyor

Türkiye uluslararası alanda büyük itibar kaybına uğradı. Kubilay’ın öldürülüşünün yıldönümündeyiz, Cumhuriyet için kan döküldü, bedel ödendi. Biz onların haklarını nasıl teslim edeceğiz, onları nasıl savunacağız, onların yüzüne nasıl bakacağız? Onlar canlarıyla, kanlarıyla Cumhuriyeti kurdular. Halkın oylarıyla iktidara gelen bir partinin devleti soyduğuna tanık oluyoruz. Bu tablo bizim kaldırabileceğimiz türden bir tablo değildir.

partalıların çağına gidiyoruz

Spartalıların antik çağına gidiyoruz. Hırsızlık yapmak maharet işiydi. Suç, hırsızlık yaparken yakalanmaktı. O sürecin içine ağır ağır girmeye başlıyoruz.

Hazine’yi boşaltma sizin işiniz

4 yıllık süre için halkımdan yetki istiyorum. “Vay efendim gelecek Hazine’yi boşaltacak” diyorlar. Hazine’yi boşaltma işini bilmeyiz, o sizin işiniz, yolsuzluğu yapmak, vatandaşı soymak, hırsızlık sizin işiniz. Kimse bu konuda elinize su dökemez. Bu konuda sizin hakkınızı teslim ediyorum. Ama kul hakkı yememek, dürüst, namuslu adam olmak bizim işimiz. Her kuruşun hesabını vermek bizim işimiz.

Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit’in 1977’de yayımladığı “yeni yıl mesajını” okudu. Kılıçdaroğlu’nun, “Altına 2015’te imzamızı atıyoruz” dediği mesaj şöyle: “Halkımız için acılarla dolu, özgürlük, demokrasi uğruna verilmiş kurbanlarla dolu bir yıl sona ererken, bir umut yılı başlıyor ülkemizde. Ekonomide de, uluslararası alanda da yitirilmiş olanaklarla dolu bir yıl kapanırken her olanağın açılabileceği bir yıl başlıyor. Karanlık bir yıl tükenirken, giderek aydınlığa dönüşecek bir yıl başlıyor Türkiyemizde. Işık yoluna, umut yoluna giriyoruz 1977’yle. Seçim yılıdır çünkü bu yıl, silahlara karşı oy yılıdır, zorbalara karşı halk yılıdır. Haksızlıklara karşı hak yılıdır bu yıl.”