Kıbrıs Müzakereleri'nde son durum

Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmak amacıyla Eylül 2008'de başlatılan ve 6 Ağustos'taki 40. görüşmeyle ilk turu tamamlanan Kıbrıs müzakerelerinde, taraflar arasında oldukça fazla derin görüş ayrılıkları var.

cumhuriyet.com.tr

Kıbrıs sorununa çözüm amacıyla başlayan müzakerelerde ilk tur tamamlandı.

Kıbrıs Türk tarafı yeni devletin nasıl ortaya çıkacağı konusunda, Annan Planı'ndaki formülasyonu önerirken, Kıbrıs Rum tarafı bu konuda herhangi bir öneri sunmadı.

Müzakerelerin ilk turunda, pozisyonlarını ortaya koyan taraflar, Lefkoşa ara bölgede yaklaşık 11 ay süren görüşmelerde, Kıbrıs sorununu 6 ana başlık üzerinden görüştü.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas başkanlığında, konu başlıklarına göre değişen liderlerin heyetleri arasında yapılan görüşmelerde, sırasıyla, Yönetim ve Güç Paylaşımı, Mülkiyet, AB, Ekonomik Konular, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler ana başlıklarını ele aldı. Taraflar, tüm başlıkları görüştükten sonra, yeniden Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığına dönerek, bu başlık altındaki "Vatandaşlık, Yabancılar, Göç ve İltica" konusunu da görüştü.


Ortak metin çalışması

Müzakerelerde, Kıbrıs Türk tarafının inisiyatifiyle, Yönetim ve Güç Paylaşımı, AB ile Ekonomik Konular başlıkları altında ele alınan tüm konularda ortak metin çalışması yapıldı. Bu üç başlıkta, uzlaşılan konular ve üzerinde daha fazla tartışmaya ihtiyaç duyulan konular tespit edilerek, toplam 30 ortak metin hazırlandı.

Taraflar, Mülkiyet, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler konularında herhangi bir yakınlaşma sağlayamadığı için, bu başlıklara ilişkin ortak metin çalışması yapılamadı.

Ortak metin çalışması, tarafların birbirlerinin pozisyonlarını doğru anlayıp anlamadığını tespit etmek ve ileride bu konulara dönüldüğünde konuların tam olarak hangi noktada bırakıldığını net bir şekilde görebilmek amacıyla yapıldı.

6 Ağustos 2009'da yapılan toplantıyla müzakerelerin ilk turu tamamlandı. 3 Eylül 2009 tarihinde yapılacak görüşmeyle müzakerelerin ikinci turuna geçilecek.

Kıbrıs Türk tarafı, ikinci tura geçilmesiyle, liderlerin temel bazı uzlaşmazlık noktalarını (federal yürütme, mülkiyet kriterleri vb) ele alırken, temsilciler seviyesinde ise daha teknik ve çözümlenmesi daha kolay olarak değerlendirilen konuların eş zamanlı olarak ele alınmasını önerdi.


İkinci turun ardından al ver

Bu çerçevede, iki taraf arasında varılan uzlaşı neticesinde, ikinci turun ilk toplantısında Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığı altında yer alan federal yürütme konusu ele alınacak. Liderler seviyesinde ayrıca mülkiyet başlığı da görüşülecek.

Müzakerelerde ikinci aşamanın ardından al-ver sürecine geçilecek ve en son olarak iki tarafın üzerinde uzlaştığı metin eş zamanlı referandumlara sunulacak.


Rum tarafı, takvime ve hakemliğe karşı

Kıbrıs Rum tarafı, müzakerelerde herhangi bir takvim veya hakemlik olmasını kabul etmiyor.

Kıbrıs Türk tarafı ise, müzakerelerin sonsuza dek devam edemeyeceğini belirterek, müzakerelerin 2009 yılı sonunda tamamlanmasını, eş zamanlı referanduma gidilmesini, ayrıca tarafların üzerinde uzlaşamadığı konularda BM'nin sürece aktif bir şekilde müdahil olmasını talep ediyor.


Federal yürütmede görüş ayrılığı

Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığı altında görüşülen federal yürütme, bu başlık altında ele alınan konularda, hiçbir yakınlaşma sağlanamayan tek konu oldu.

Rum tarafı burada, başkan ve başkan yardımcısının tek liste üzerinden ve ağırlıklı oyla doğrudan halk tarafından seçilmesini öngören bir başkanlık sistemi önerirken, Kıbrıs Türk tarafı üyelerinin senato tarafından ve tek liste üzerinden ayrı ayrı çoğunlukla seçileceği, İsviçre modelindeki gibi bir başkanlık konseyi sistemi önerdi.


Yeni devlet nasıl ortaya çıkacak

Taraflar arasında, yeni devletin nasıl ortaya çıkacağı konusunda da keskin görüş ayrılığı var. Kıbrıs Türk tarafı bu konudaki "kağıdını" BM ve Rum tarafına sunarken, Rum tarafı konuyu şimdilik görüşmekten kaçındı.

Türk tarafı, BM'nin bu konuda Annan planı döneminde önerdiği uzlaşma formülünü Türk tarafı için ideal olmamakla birlikte, kabul etmeye hazır olduğunu belirterek, Annan planındaki formülasyonu önerdi.

Türk tarafı, birleşik Kıbrıs'ta var olacak tek vatandaşlığa ek olarak kurucu devletlerin iç vatandaşlığının da olması gerektiğini ortaya koydu, Rum tarafı bunu kabul etmedi.

Kıbrıs Rum tarafı varılacak kapsamlı bir çözüm çerçevesinde "yerleşik" olarak nitelediği Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının adada kalmaya devam etmesinin ilke olarak kabul edilemeyeceğini öne sürüyor. Rum tarafı, bunların "Türk ordusunda yoğun bir askeri eğitimden geçirilmiş olduğunu ve güvenlik tehdidi oluşturduğunu'' iddia ediyor.
Mülkiyet konusunda da taraflar arasında hiçbir yakınlaşma sağlanamadı.


"Anlaşma AB'nin birincil hukuku olmalı"

Kıbrıs Türk tarafı, varılacak çözümün, iki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı yapısını güvence altına almak amacıyla Kıbrıs Türk Kurucu Devleti'nde geçerli olacak AB müktesebatından sapmalara ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, varılacak kapsamlı çözümün hukuki güvenirliği ve güvenliğinin temin edilmesi için bu sapmaların AB hukuk sistemi içinde birincil hukuk haline getirilmesini talep ediyor.

Kıbrıs Rum tarafı ise kalıcı ayrıklıklara karşı çıkarak, 10 nolu Protokol'ün antlaşmanın hukuki güvenilirliğini sağlamada yeterli bir enstrüman olduğunu öne sürüyor.

Taraflar, Toprak başlığını ele alırken, Kıbrıs Türk tarafının talebi üzerine harita konuşmadı.
Kıbrıs Türk tarafı muhtemel toprak ayarlamalarının iki kesimlilik ilkesine ve kurucu Devletlerin toprak bütünlüğüne halel getirmeyecek şekilde yapılması ve ayrıca konunun insani boyutunun göz önünde bulundurularak, mümkün olan en az sayıda kişinin yerlerinden edilmesi gereğini ortaya koydu.

Kıbrıs Rum tarafı ise, olabildiğince çok Kıbrıslı Rum göçmenin, toprak ayarlamalarına tabi olacak bölgelere geri dönüşüne imkan verilmesini ve böylece Kıbrıs Türk Kurucu Devleti'nde kalacak topraklara daha az Kıbrıslı Rum'un geri dönmesini talep etti.


"Garanti sistemi çağ dışı"

Taraflar Güvenlik ve Garantiler başlığı görüşülürken, Kıbrıs Türk tarafı, 1960 Garanti ve İttifak anlaşmalarının devamının Kıbrıs Türk tarafı için hayati önem taşıdığını vurgulayarak, Garanti ve İttifak antlaşmalarının Annan planında olduğu gibi yeni anlaşmaya uyarlanarak devam etmesini talep etti.

Müzakere masasında, son dönemde Bosna, Kosova, Filistin ve son olarak Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde meydana gelen gelişmelerin uluslararası toplumun etnik çatışmalar karşısında ne kadar yetersiz kaldığını gözler önüne serdiğini vurgulayan Türk tarafı, tüm bu gerçekler ışığında Kıbrıslı Türklerin Türkiye'nin garantisinden başka bir garantiye güven duymalarının mümkün olmadığını masaya koydu.

Kıbrıs Rum tarafı, AB üyeliğinin Kıbrıs'ta federal ünitelere ve her iki topluma yeterli güvence sağladığını, 1960 Garanti ve İttifak anlaşmalarının öngördüğü garanti sisteminin artık çağ dışı olduğunu, AB üyesi bir ülkeye diğer bir AB üyesi veya aday ülke tarafından müdahale hakkının öngörülmesinin mümkün olmadığını, Annan planının Kıbrıs Rum halkı tarafından reddedilmesinin ana sebebinin tek taraflı müdahale hakkının ve adada yabancı güçlerin kalmaya devam edecek olması olduğunu iddia etti.

Rum tarafı, Kıbrıs'ın tümüyle askerlerden arındırılması ve bunun çok kısa sürecek geçiş dönemleri çerçevesinde yapılması gerektiğini de öne sürdü.
 

Yönetim ve güç paylaşımı başlığında öne çıkan unsurlar

Yönetim ve Güç Paylaşımı üzerinde yaklaşık 5 ay görüşen taraflar, federal yürütme, normlar hiyerarşisi, yeni devletin nasıl ortaya çıkacağı ve birleşik Kıbrıs'ta vatandaşlık konularında kesin anlaşamazken, federal yetkiler, federal yasama, federal yargı konularında yakınlaşma sağladı.

Taraflar, Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığı altında; federal yetkiler, federal yürütme, federal yasama, federal yargı, çıkmazlar, bağımsız yetkililer, federal suçlar, federal polis, federal kamu hizmeti ve federal kamu hizmeti komisyonu, federal dış ilişkiler, federal organlarda temsiliyet, normlar hiyerarşisi, federal hükümet ve kurucu devletler arasında işbirliği ve uyumlaştırma, federal hükümet ve kurucu devletler arasındaki ilişki, geçmiş işlemler, çıkmazların aşılması mekanizmaları, yeni devletin nasıl ortaya çıkacağı ile son olarak vatandaşlık, yabancılar, göç ve sığınma konularını ele aldı.


Federal yetkiler

Federal yetkiler konusunda, hangi konuların federal yetki olacağı hususunda taraflar arasında büyük bir farklılık yok.

Taraflar, aşağıdaki konuların, detayları üzerinde anlaşılması kaydıyla, federal yetki olması konusunda ortak bir anlayışa vardı:
''AB ile ilişkiler; iletişim; meteoroloji; Kıbrıs vatandaşlığı, göç, iltica ve yabancıların sınır dışı ve iade edilmesi; terörizm, uyuşturucu ticareti, kara para aklama ve organize suçlarla mücadele; federal suç kapsamında af yetkisi; diplomatik yetkililer dahil federal görevlilerin atanması; fikri mülkiyet; ağırlık ve ölçüler; ekonomik yakınsama, işçi hakları ve belirlenen bazı sosyal konular; dış ilişkiler ve savunma/savunma politikası; Merkez Bankası; bankacılık sektörünün düzenleme ve denetlenmesi; federal bütçe ve tüm dolaylı vergiler dahil federal maliye; mali sektörün düzenleme ve denetlenmesi; hava sahası ve FIR dahil havacılık; uluslararası seyrüsefer; su kaynakları dahil doğal kaynaklar ve rekabet.''

Bu başlık altında taraflar arasındaki anlaşmazlık hangi yetkilerin federal yetki olacağından çok yetki tabirinin ne içereceği (örneğin mülkiyet, işletme, vs.) konusunda ortaya çıktı.


Federal yürütme

Ele alınan konularda, hiçbir yakınlaşma sağlanamayan tek konu federal yürütme oldu.
Rum tarafı burada, Başkan ve Başkan Yardımcısının tek liste üzerinden ve ağırlıklı oyla doğrudan halk tarafından seçilmesini öngören bir başkanlık sistemi önerdi.

Kıbrıs Türk tarafı ise, üyelerinin Senato tarafından ve tek liste üzerinden ayrı ayrı çoğunlukla seçileceği, İsviçre örneğinde olduğu gibi, Başkanlık Konseyi sistemi önerdi.

Kıbrıs Türk tarafı federal yürütmede Kıbrıslı Türklerin katılımını daha görünür kılabilmek ve Kıbrıslı Türklerin federal hükümeti de kendi hükümetleri gibi görmelerini sağlamak için Başkanlık Konseyi'nde ve Başkan ve Başkan Yardımcısının görev sürelerinde sayısal yakınlık talep etti. Buna göre; Başkanlık Konseyi 7 üyeden oluşacak. Başkanlık Konseyi'nin 4 üyesi fazla nüfusa sahip Kurucu Devletten, 3 üyesi ise daha az nüfusa sahip Kurucu Devletten gelecek. Başkanlık makamı Başkan ve Başkan Yardımcısından oluşacak.

Başkan ve Başkan Yardımcısı aynı Kurucu Devletten olmayacak ve 12 ayda bir rotasyona tabi olacak. Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk Başkan 3:2 oranına göre rotasyona tabi olacak.

Kıbrıs Rum tarafının önerisine göre ise, Bakanlar Kurulu 9 kişiden oluşacak. Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk oranı 6:3 olacak. Başkan ve Başkan Yardımcısı 4:2 oranına göre rotasyona tabi olacak.

BM'nin belirlediği uzmanlarla iki tarafın uzmanları ayrı ayrı görüşerek yürütme konusunda her iki tarafın da kabul edebileceği bir yürütme sistemi bulmaya çalışıyor.

BM'nin sürece aktif katılımını destekleyen ve BM uzmanların konuya müdahil olmasına sıcak bakan Kıbrıs Türk tarafı için, siyasi eşitliğe ve iki toplumluluğa halel getirmeyecek bir yürütme sistemi kabul edilebilir olacak.


Federal yasama

Federal yasama konusunda, her iki taraf da, iki kamaralı bir parlamento olacağı ve üst meclisin (Senato) eşit sayıda Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk'ten oluşacağı konusunda anlaştı.

Federal yasamaya ilişkin ayrılık noktaları, alt meclisteki (Temsilciler Meclisi) temsiliyet oranı ve kararlarda her iki toplumdan minimum katılımın aranıp aranmayacağı konusunda. Kıbrıs Türk tarafı her bir Kurucu Devlete ayrılacak milletvekili sayısının toplamın 1/3'ünden az olmamasını öngörürken, Kıbrıs Rum tarafı bu sayının 1/4'ten az olmamasını öneriyor. Kıbrıs Türk tarafı ayrıca, yasamanın karar alabilmesi için her iki meclisteki mevcut milletvekillerinin basit çoğunluğuna ek olarak, hem alt hem de üst mecliste her bir Kurucu Devletten/toplumdan gelen mevcut milletvekillerinin ayrı ayrı 1/4'ünün oyunun aranmasını öneriyor. Rum tarafı Senato açısından bu oranları kabul ediyor.

Kıbrıs Türk tarafı Senato'ya seçimlerin toplum, Temsilciler Meclisi'ne seçimlerin de Kurucu Devlet vatandaşlığı temelinde olmasını öngörürken, Kıbrıs Rum tarafı her ikisinin de daimi ikamet temelinde gerçekleşmesini öneriyor.


Federal yargı

Federal Yargı konusunda taraflar, bir Yüksek Mahkeme olacağı, bu mahkemenin Yüksek İdare Mahkemesi, Temyiz Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi olarak toplanabileceği, bu mahkemede eşit sayıda Kıbrıslı Türk ve Rum yargıcın bulunacağı ve mahkeme ister Yüksek İdare Mahkemesi, ister Temyiz Mahkemesi isterse Anayasa Mahkemesi olarak toplansın, eşit katılımın gözetileceği üzerinde anlaştı.

Federal yargı başlığı altında ele alınan bir diğer konu da, Kıbrıs Rum tarafının federal seviyede Birinci Derece Mahkemelerin kurulması önerisi oldu. Rum tarafının bu mahkemelerin sadece federal konuları ele alacağı ve burada diğer mahkemelerde öngörülen oluşumun (composition) geçerli olacağını ifade etmesini müteakip Kıbrıs Türk tarafı, bu mahkemelerin kurulmasını kabul etti.


Bağımsız yetkililer

Kıbrıs Türk tarafı, Başsavcı, Sayıştay Başkanı, Ombudsman ve Merkez Bankası Başkanı olarak öngördüğü bağımsız yetkililerden Başsavcı ve Sayıştay Başkanı ile Ombudsman ve Merkez Bankası Başkanı'nın aynı Kurucu Devlet'ten gelmemesini öneriyor. Başsavcı ve yardımcısı, Sayıştay Başkanı ve yardımcısı ile Merkez Bankası Başkanı ve yardımcısı da aynı Kurucu Devlet'ten gelmeyecek. Kıbrıs Türk tarafı ayrıca, Ombudsman'ın iki dönem arka arkaya aynı Kurucu Devlet'ten gelemeyeceğini ve Ombudsman ile yardımcısının aynı Kurucu Devlet'ten olmamasını da istiyor.

Kıbrıs Türk tarafına göre, Merkez Bankası Başkanlığı eşit bir şekilde rotasyona tabi olmalı ve Merkez Bankası Yönetim Kurulu eşit sayıda Kıbrıslı Türk ve Rum'dan oluşmalı. Merkez Bankası Yönetim Kurulu'nda bir konuda eşit oy dağılımı nedeniyle karar alınamaması durumunda, Başkan belirleyici oy hakkına sahip olmalı.

Kıbrıs Rum tarafı ise, Başsavcı, Sayıştay Başkanı ve Merkez Bankası Yönetim Kurulu Başkanı'nın ikisinin Kıbrıs Rum Kurucu Devleti'nden gelmesini ve bunların yardımcılarının diğer Kurucu Devletten gelmesini öneriyor.


Federal suçlar ve federal polis

İki taraf federal suçlar konusunda uzlaştı. Federal polis konusunda Türk tarafı eşit katılım olmasını öneriyor. Rum tarafı ise temsiliyet oranları konusunun bir paket olarak ele alınması yönünde görüş belirtiyor.

Normlar hiyerarşisi

Taraflar arasında, normlar hiyerarşisi konusunda yakınlaşma sağlanmakla birlikte, federal yasalarla Kurucu Devlet yasaları arasında hiyerarşi olup olmayacağı konusundaki görüş ayrılığı devam ediyor.


Yeni devletin nasıl ortaya çıkacağı

Yeni devletin nasıl ortaya çıkacağı konusunda Kıbrıs Türk tarafı, kendi kağıdını BM ve Rum tarafına sundu. Rum tarafı bu konuyu şimdi görüşmekten kaçınır gözüküyor.

Türk tarafı, sunduğu kağıtta, BM'nin bu konuda Annan Planı döneminde önermiş olduğu uzlaşı formülünü, Türk tarafı için ideal olmamakla birlikte, kabul etmeye hazır olduğunu belirterek, Annan Planı'ndaki formülasyonu önerdi.

 

Mülkiyet başlığında öne çıkan unsurlar

Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmak amacıyla Eylül 2008'den beri sürdürülen ve 6 Ağustosta ilk turu tamamlanan müzakerelerde ele alınan 6 ana başlıktan biri olan ve "en zor konu" olarak nitelenen toprak konusunda, tarafların görüşleri arasında hiçbir yakınlaşma sağlanamadı.

Mülkiyet konusunda yapılan görüşmelerde sırasıyla; mülkiyete ilişkin ilkeler, mülkiyet hakkının kullanımının düzenlenmesine ilişkin kriterler ile Mülkiyet Komisyonu ve Alt Komisyonlar konuları ele alındı.
İki tarafın görüşleri arasında hiçbir yakınlaşma sağlanamadığı için bu başlık altında herhangi bir ortak metin çalışması yapılmadı.
Mülkiyet başlığı altında Kıbrıs Rum tarafının, mal sahibinin malına ilişkin son sözü söylemesi ısrarı nedeniyle herhangi bir ilerleme sağlanamamasına karşın, her iki taraf arasında kriterlerin belirlenmesi ve bu kriterlere dayanarak karar verecek bir mülkiyet komisyonu kurulması yönünde görüş birliği oluştu.
BM'nin, bu konuda da taraflara yardımcı olmak üzere belirli aralıklarla adaya gönderdiği uzmanlar, tarafların ilgili uzmanlarıyla ayrı ayrı görüşmeler yaptı.

 

Mülkiyet komisyonu

Türk tarafı, merkezi ve bağımsız bir mülkiyet komisyonu kurulmasını ve bunun kurucu devletlerde alt komisyonlarının olmasını önerirken, Rum tarafı sadece başvuru kabul edecek şubelere sahip tek bir merkezi mülkiyet komisyonu önerdi.

 

AB bakanlığı

Taraflar, AB ile ilişkiler ve anayasada sıralanan AB konularının federal bir yetki olması nedeniyle, bir federal AB bakanlığının kurulması konusunda görüş birliğine vardı.
Türk tarafının önerisiyle federal AB bakanı ile dışişleri bakanının ayrı kurucu devletlerden gelmesi konusunda da uzlaşma sağlandı.

 

AB müktesebatının uygulanması

AB müktesebatının iç hukuka nasıl aktarılacağı ve nasıl uygulanacağına ilişkin olarak sağlanan mutabakata göre, gerek federal hükümet, gerekse de kurucu devletler kendi yetki alanlarına giren konularda müktesebatı kendi iç hukuklarına aktararak, bunları uygulamakla yükümlü olacak.

 

Ekonomi başlığı

Ekonomik konular başlığı altında ise; yetkiler ve görevler, ekonomik konularda işbirliği ve koordinasyon, AB'ye ilişkin konular, geçiş düzenlemeleri ve diğer ekonomik konular ele alınarak 6 ortak metin hazırlandı.