Kıbrıs, Kıbrıs...
cumhuriyet.com.trTek taraflı tavizlere karşı çıkan Rauf Denktaş’ı çözümün engeli sayan, Rumların sorumluluğunu görmeden çözümsüzlüğün suçunu geçmiş Türk hükümetlerine yükleyen Başbakan’ın bu defa Kıbrıs Türk halkının tamamının gururunu incitecek sözler söylemesi çok yanlış olmuş, ölçüyü aşmış ve milli Kıbrıs davamıza zarar vermiştir. Bu sözler en çok Kıbrıslı Rumları ve destekleyicilerini sevindirmiştir.
Uluslararası ilişkilerde en eski kurallardan biri böl ve hükmet kuralıdır. Kıbrıs’ta Rumların ve onları destekleyenlerin başından beri izledikleri politika Kıbrıslı Türklerle Türkiye’nin arasını açmaya çalışmaktır.
Ne yazık ki, Rumlar uzlaşma yolunu seçmemişlerdir. Makarios Rumlara tek bir hedef göstermiştir: “Uzun vadeli mücadele.” İşte bu mücadelenin yöntemlerinden biri de böl ve hükmet yöntemidir.
1963 yılında Türklere saldıran Rumlar, onları yalnız devlet yönetiminden değil, evlerinden ve köylerinden de uzaklaştırmışlardı. Türkiye o zor koşullarda Kıbrıslı Türklere destek olmuş ve Kıbrıs’ı daima bir milli dava olarak görmüştür. Bu Rumları ve destekleyicilerini çok rahatsız etmiştir.
Türkiye Kıbrıs Harekâtı
Rumlar 1974 yılının yazında Magosa yakınındaki Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerine saldırıp orada yaşayan bebeklerden yaşlılara kadar bütün Türkleri katletmişlerdi. Bu saldırılar Türkiye’nin Kıbrıs Harekâtı’nın anlamını ve değerini göstermeye yeter. Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu Türkiye’nin Barış Harekâtı’nı coşkuyla karşılamış ve Anavatan saydıkları Türkiye’ye sarsılmaz bağlarla bağlanmışlardır.
Türkiye’nin Kıbrıs Harekâtı’nın iki temel hedefi vardı: Adadaki soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak ve Kuzey Kıbrıs’ta demokratik bir yapının oluşumuna katkıda bulunmak. İki hedef de başarıyla gerçekleştirilmiştir. Kıbrıs Türk halkı demokratik devlet yapısına kavuşmuştur. Bugün Kuzey Kıbrıs’ta adil seçimle gelmiş bir parlamento ve hükümet, özgür basın, tarafsız yargı, bağımsız sendikalar ve laik devlet düzeni vardır. KKTC’de ölüm cezası hiç olmamıştır. Siyasi mahkûm yoktur.
Tutuklu gazeteci, öğretim üyesi, sendikacı, siyaset adamı ve subay bulunmamaktadır.
Bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi KKTC’de de sayıları çok az da olsa, aykırı görüşte olanlar çıkmıştır. Bunlar arasında, evvelce baskıcı sömürge yönetimine göstermedikleri tepkileri kendilerine güvenlik ve özgürlük getiren Türkiye’ye gösterenlere rastlanmıştır. Ama bu aykırılıklar her zaman Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Bu defa yapılan bir gösteride Türkiye aleyhinde hiçbir şekilde kabul edilemeyecek yakışıksız sözler söyleyen ve pankartlar açanların Türkiye’yle Kıbrıs Türkleri arasındaki güçlü bağları zedelemeye çalıştıkları açıktır. Türkiye şimdiye kadar bu oyunlara gelmemiştir.
Türkiye kendi olanaklarının çok sınırlı olduğu dönemlerde bile Kıbrıs Türklerine ihtiyacı olan katkıyı sağlamaktan kaçınmamıştı.
Otomatik telefon sistemi
Türkiye, haksız ambargolar altında yaşayan Kıbrıslı Türklerin, Rumların yaşam düzeyinin gerisinde bırakılmaması için bu katkıları başından beri severek yapmıştır.
Otomatik telefon sisteminin Türkiye’den önce Kıbrıs’a kurulmasının sebebi de buydu. Güney Kıbrıs’ta asgari ücret 840, Yunanistan’da 740, Türkiye’de ise 380 Avro’dur. O bakımdan Kıbrıslı Türklerin maaşlarını, geçim düzeylerini Türkiye’yle değil Rumlarla kıyaslamak daha doğrudur.
Dünyanın en zengin 16. ülkesi olan Türkiye’de, izlenen yanlış politikaların sonucunda kamu çalışanlarının bütçeden aldıkları pay çağdaş ülkelerin çok gerisinde kalmışsa bunun sorumlusu Kıbrıs Türkleri değildir. Türkiye’nin 2011 yılında bütçeden KKTC’ye hibe olarak vereceği miktar 430 milyon TL’den ibarettir. Bunun 185 milyonu savunma, 175 milyonu altyapı projelerine ayrılmıştır.
Kamu sektörüne verilecek katkı ise kredidir ve sadece 375 milyon TL’dir. Bu miktar Türkiye’nin 2011 yılı bütçesinin kamu idareleri tahsisatının binde 1.3’üdür.
Bu kadar mütevazı bir katkıyı abartmak, Kıbrıslı Türk devlet memurlarını besleme olarak nitelendirmek kaşıkla verip sapıyla göz çıkartmak gibi olmuştur. Tek taraflı tavizlere karşı çıkan Rauf Denktaş’ı çözümün engeli sayan, Rumların sorumluluğunu görmeden çözümsüzlüğün suçunu geçmiş Türk hükümetlerine yükleyen Başbakan’ın bu defa Kıbrıs Türk halkının tamamının gururunu incitecek sözler söylemesi çok yanlış olmuş, ölçüyü aşmış ve milli Kıbrıs davamıza zarar vermiştir. Bu sözler en çok Kıbrıslı Rumları ve destekleyicilerini sevindirmiştir.
Onur Öymen CHP Bursa Milletvekili