Kerinçsiz: Savcılar adına üzülüyorum
Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından avukat Kemal Kerinçsiz, soruşturmayı yürüten savcıların ya kullanıldıklarının farkında olmadıklarını ya da baştan beri buna rıza gösterdiklerini öne sürerek, ''Kendileri adına üzülüyorum. Çünkü kendi ordusuna, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Atatürkçülere terörist diyen savcılar olarak Türk tarihine geçmişlerdir'' dedi.
cumhuriyet.com.trİstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda görülen Ergenekon davasının 67. duruşmasında savunmasına başlayan Kerinçsiz, hukuk fakültesindeki hocasının ''Toplumda bir hukukçu kadar güçlü olan yoktur. Sakın ola ki o gücünüzü başkasına kullandırmayınız'' tavsiyesinde bulunduğunu hatırlattı.
Kerinçsiz, ''Sayın savcılar bu davada ya kullanıldıklarının farkında değiller ya da baştan beri kullanılmaya muvafakat etmişler. Kendileri adına üzülüyorum. Çünkü kendi ordusuna, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Atatürkçülere terörist diyen savcılar olarak Türk tarihine geçmişlerdir'' dedi.
Bunun ilk örneğinin daha önce ''Şemdinli iddianamesinde'' görüldüğünü, bu iddianamenin ''Ergenekon'' davasının da ilk işareti olduğunu söyleyen Kerinçsiz, ''Şemdinli iddianamesi''ni hazırlayan savcı Ferhat Sarıkaya'nın satır aralarında TSK'ye ''terör örgütü'' dediğini, Genelkurmay Başkanının da ''terör örgütünün başı'' olduğunu iddia ettiğini savundu.
Kerinçsiz, ''Bu tarikat elemanı, işi bittikten sonra alındı, götürüldü tarikat şeyhinin dizinin dibine oturtuldu. Şimdi de gizli tanık olarak kullanıldığı söyleniyor. Sayın savcılar sakın ola ki 'Biz savcıyız. Arkamızda Adalet Bakanı var, hükümet var, dış güçler var, Fethullah Gülen var, kimse dokunamaz bize' demesinler. Gün gelir arkanızdaki güç biter. Tek kalacak olan güç Türk milletinin gücüdür'' diye konuştu.
''Yeşil yargı darbesi"
Yapılanın ''sivil bir darbe olduğunu'' ileri süren Kemal Kerinçsiz, ''Sayın savcılar söylediklerimi ideolojik bir kimlikle değil, hukukçu kimliğiyle dinlerlerse onların da kazanacakları vardır. Savcıların şahıslarına yönelik herhangi bir kastım yoktur. Önemli olan bu yeşil yargı darbesinin parçaları olmalarıdır. Senaryosu dışarıda yazılan, milli değerlere, Türk milletinin bekasına, Atatürkçü düşünce yapısına, masum insanlara ve şahsıma bu dava yoluyla verdikleri zarar beni yakından alakadar etmektedir'' görüşünü dile getirdi.
İddianamede, darbe hazırlığı içinde olduğu öne sürülen kişilerin yakalanana kadar TSK içindeki yüksek mevkili komutanlarla bu konuda irtibat içinde olmaya devam ettiğinin belirtildiğini aktaran Kerinçsiz, bu nedenle davanın askeri mahkemede görülmesi gerektiğini savunarak mahkemenin ''görevsizlik kararı'' vermesini talep etti.
Davanın başından beri hukuk kurumlarının değil, emniyet güçlerinin kontrolünde olduğunu öne süren Kerinçsiz, savcı Zekeriya Öz'ün kendisine, ''MİT benim kulağıma fısıldar ben gereğini yaparım'' dediğini öne sürdü.
Usule yönelik eleştiri
Kerinçsiz, Ümraniye'de ele geçirilen el bombaları konusunda usule uygun hareket edilmediğini öne sürerek, bu bombalar konusunda mutlaka bilirkişi incelemesi yapılmasını istedi.
Mahkemenin Beşiktaş'taki ağır ceza mahkemelerinde görülen davalardan farklı olarak kesintisiz yargılama yaptığını ifade eden Kerinçsiz, şunları kaydetti: ''Sadece bu davada kesintisiz yargılama yaparak CMK 192. maddesinin uygulanmasının, mahkemenin bu davayı farklı gördüğü, bu davaya ön yargılı baktığını gösterir. Mahkemenin kesintisiz yargılamayı neden yaptığını açıklaması gerekir. Kesintisizlik kuralının uygulanması mahkemenin bu davaya tahsis edilmesini zorunlu kılmıştır. Mahkeme, Ergenekon davasının diğer ceza davalarından farklı olarak kesintisiz olarak yapmasının gerekçesini ortaya koyamadı. Kesintisiz yargılamayla sadece tarikat medyasının takip ettiği bir dava haline gelindi.''
Silivri eleştirisi
Usule uygun olmayan bir şekilde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ikinci bir heyetin oluşturulduğunu belirten Kerinçsiz, 2 başkan ve 6 üyenin bulunduğunu, ancak adli mahkemelerin kuruluş yasasına göre bir başkan ve gerektiği kadar üye olması gerektiğini söyledi.
İkinci heyet ve soruşturma için yeni savcı atamalarının olağanüstü yargılamanın yolunu açtığını savunan Kerinçsiz, Silivri'deki cezaevinde yargılama yapılmasını da eleştirerek, sanıkların müdafilik konusunda istenildiği kadar yararlanamadıklarını, az sayıda yakınlarının duruşmayı izleyebildiğini, mahkemenin sağlık sorunları, güvenlik gibi gerekçelerle Beşiktaş'taki mahkemede değil de cezaevinde yargılama yapmasını eleştirdi.
Kerinçsiz ''Bugüne kadar 10 binlerce kişi araçlarla sağlıksız koşullarda duruşmalara taşındı'' diyerek ''Sanıklar adeta savcıların önüne arenada atılmış silahsız gladyatörlere dönüştürülmüştür. Ben o sorulan suallere inanamıyorum'' şeklinde konuştu.
Davanın Beşiktaş'taki ağır ceza mahkemesinde ve diğer davalarda uygulanan usul kurallarına göre yapılmasını isteyen Kerinçsiz, hazırlanan yeni iddianamenin kendilerine de okunarak ek savunmalarının alınması gerektiğini öne sürdü. Kemal Kerinçsiz, ikinci iddianame ve ekleri ile tüm delillerin kendisine verilmesini istedi.
Dava perşembe gününe ertelendi
''Ergenekon'' davasının duruşması, 2 Nisan Perşembe gününe ertelendi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, aranın ardından aldıkları kararları açıkladı. Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in talebi doğrultusunda, Osman Yıldırım'ın nüfusa kayıtlı olduğu yerin askerlik şubesine müzekkere yazılarak onaylı askerlik dosya suretinin istenmesine hükmeden Mahkeme Heyeti, sanıklardan Erkut Ersoy'un tüm tedavi evraklarıyla Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek, tedavisi ve kullandığı ilaçların duruşmalara katılmasına engel olup olmadığı konusunun tespitine karar verdi. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamını kararlaştıran Mahkeme Heyeti, duruşmayı 2 Nisan Perşembe günü saat 09.30'a bıraktı.