"Kendi kanlı tarihlerine baksınlar"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 22 Aralık'ta oylanacak Ermeni soykırımı ile ilgili yasa tasarısıyla ilgili Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye sert mesajlar gönderdi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdulcelil ile İstanbul'da düzenlendiği basın toplantısında, Fransa'yı sert bir dille eleştirdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'e bir mektup göndererek, bu yöndeki kaygılarını ilettiğini vurgulayan Erdoğan, ''Sözde Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılmasını öngören, 22 Aralık'ta da Fransa Ulusal Meclisi Genel Kurulunda görüşülecek olan teklifin, Türkiye-Fransa ilişkilerinde tamiri zor hasarlar açacağını sayın Sarkozy'e çok açık ve net şekilde ifade ettim. Böyle bir girişim hiç kimseye yarar sağlamaz'' dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şunu da açıkça ifade ediyorum; eğer Fransız Ulusal Meclisi tarihle ilgilenmek istiyorsa, gitsin, bir zahmet Afrika'da yaşananları aydınlığa kavuştursun. Ruanda'yı, Cezayir'i aydınlığa kavuştursun. Gitsin, Cezayir'de Fransız askerlerinin kaç kişiyi katlettiğini, nasıl katlettiğini, hangi insanlık dışı yöntemleri kullandığını araştırsın. Fransa Parlamentosu gitsin, Ruanda'da 800 bin kişinin katledilmesindeki rolünü araştırsın.''

Eğer ellerinde belge yoksa o belgeleri Türkiye'nin onların ellerine rahatlıkla verebileceğini söyleyen Erdoğan, ''Daha da ileri gidiyorum; eğer Fransa Parlamentosu, tarihi olayların peşine düştüyse, lütfen gitsin, 1915 olaylarında Fransa'nın nasıl bir rol üstlendiğini, nasıl bir tavır, tutum ve politika izlediğini aydınlığa kavuştursun'' diye konuştu.

Bu meselelerin parlamentolarda ele alınmasının son derece yanlış olduğunu, bu meselelerin zemininin, üniversiteler, arşivler ve bu konularda yapılmış bilimsel araştırmalar olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Umuyorum ki Fransa Ulusal Meclisi, tarihi çarpıtma, tarihi yalanları inkar edenleri cezalandırma yanlışından bir an önce döner. Türkiye olarak, bu kasıtlı, art niyetli, popülist, haksız ve hukuksuz girişimlere karşı, her türlü diplomatik yöntemle karşı duracağımızı burada bir kez daha vurgulamak isterim.''

1911 yılında Libya'nın işgaline karşı başta gazi Mustafa Kemal olmak üzere Osmanlı Ordusunun Libyalılarla omuz omuza mücadele verdiğini, Libya'yı birlikte savunduklarını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Türkiye'nin tarihinde sömürü yoktur, emperyalist yaklaşım yoktur. Türkiye'nin tarihinde, bir ülkeyi işgal etmek, ardından da o ülkenin tüm kaynaklarını çalmak yoktur. Bizim tarihimizde dost ve kardeş halklara zulüm, baskı, sindirme yoktur. Altını çizerek ifade ediyorum; bizim tarihimizde soykırım asla ve asla yoktur. Bunun en güzel şahidi de ortak tarihe sahip olduğumuz kardeş Libya halkıdır. Aynı Libya halkı, son 100 yıl içinde, bazı Batılı ülkelerin, tüm Afrika kıtasında, özellikle de Kuzey Afrika'da nasıl soykırım işlediklerinin, ne tür katliamlar yaptıklarının, Afrika'nın kaynaklarını nasıl sömürdüklerinin şahididir, en müşahhas örneğidir. Cezayir'de 8 Mayıs 1945'ten itibaren katledilen, fırınlarda yakılarak öldürülen masum sivillerin tam sayısı bugün dahi bilinmiyor. Maalesef, Batılı kaynaklar, 8 Mayıs 1945'te öldürülen 100 Fransız askerini öne çıkarırken, sayısı 45 bin olduğu söylenen Cezayirli şehitlerden bugün hiç kimse bahsetmiyor. Aynı şekilde, 1994 yılında Ruanda'da 800 bin insanın katledilmesinde Fransa'nın rolü de hiç tartışılmıyor. Hiçbir tarihçi, hiçbir siyasetçi, bizim tarihimizde soykırım göremez. Soykırım görmek isteyenler, dönsünler ve kendi kirli, kanlı tarihlerine baksınlar. Kendi tarihleriyle yüzleşemeyenlerin, asılsız iddialar üzerinden Türkiye tarihine saldırmaları çok ciddi bir samimiyetsizlik göstergesidir. Tarih, parlamentolarda yapılan oylamalarla yazılmaz. Tarih, popülizm uğruna, oy toplamak uğruna çarpıtılamaz. Hele hele parlamentolar, tarihin araştırılmasını, incelenmesini, konuşulmasını, tarihi yalanların eleştirilmesini engelleyemez.''

 

Libya

Erdoğan, Libya'da iç güvenliğin tesis edilmesi için Türkiye olarak gerek eğitim, gerek malzeme noktasında bir dizi adım attıklarını ifade ederek, ''Örneğin, Emniyet Genel Müdürlüğümüzden bir heyet, Ocak ayında Libya'ya giderek temaslarda bulunacak. Libya güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyduğu polis teçhizatını da Türkiye olarak temin ettik ve yarın Libya'ya sevkıyatını başlatıyoruz. Trablus Büyükelçiliğimiz nezdinde askeri ataşeliğimizi de en kısa süre içinde faaliyete geçiriyoruz. Ulusal Geçiş Konseyine yönelik hibe ve kredi taahhütlerimiz şu ana kadar 300 milyon dolara ulaştı'' diye konuştu.

Libya'nın ihtiyaç duyduğu ilaç, gıda ve motorin gibi acil ihtiyaçların tedarikini aynı şekilde sürdürdüklerini kaydeden Erdoğan, ''Bugüne kadar binin üzerinde Libyalı kardeşimizin tedavisini Türkiye'deki hastanelerde gerçekleştirdik. Libya'yı ziyaretim esnasında Misurata'da bir hastane kurulması, Libya'nın çeşitli şehirlerinde hasar gören okul, karakol, mahkeme binalarının tamiri noktasında bir sözüm olmuştu. Şu anda 21 Türk şirketinin üstlendiği bu tamir, bakım ve planlama çalışmalarımız Libya genelinde hızla devam ediyor'' dedi.

Libya'nın dış dünya ile bağlantısını yeniden kurmak amacıyla Türk Hava Yollarının, Trablus'a haftada 9, Bingazi'ye haftada 10 sefer düzenlediğini dile getiren Erdoğan, önceki gün itibariyle Misurata'ya da THY seferleri başlatıldığını söyledi.

Erdoğan, bu 3 şehre olan uçak seferlerinin arttırılması yönündeki müzakerelerin de şu anda devam ettiğini dile getirerek, ''Libya'da faaliyet gösteren iş adamlarımızın Libya'ya geri dönmeleri ve zararlarının tespiti çalışmalarımız da aynı şekilde işbirliği içinde sürdürülüyor. Libya Başbakanı değerli kardeşim El Kib'i de Türkiye'ye davet ettik. İnşallah kendisiyle de tüm bu meseleleri ayrıntılı şekilde ele alacak; hem desteğimizi, hem işbirliğimizi daha ileri boyutlara hep birlikte taşıyacağız'' dedi.

Libya'nın fiziken ne kadar uzak olsa da "Türkiye'nin tarihinde, aziz milletin gönlünde müstesna konuma sahip bir ülke" olduğunu savunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bingazi, Tobruk, Sirte, Misurata, Trablus gibi şehirlerin adeta kendi şehirlerimiz kadar, İstanbul, İzmir, Ankara kadar tanıdığımız, bildiğimiz, derin bir muhabbet duyduğumuz şehirlerdir. Libya'nın kimi şehirleri, örneğin Fizan, Türkçe deyimlere dahi girmiş, halk arasında günlük konuşmalarda sık sık tekrarlanmıştır'' diye konuştu.


Sporda şiddet yasası

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sporda Şiddet Yasası ile ilgili olarak,  bazı arkadaşlarının farklı açıklamalarda bulunmuş olabileceğini belirterek, “Ama  nihai açıklama, çıkan son karardır. Dolayısıyla partimizin içerisinde, herhangi  bir ayrılık-gayrılık böyle bir şey söz konusu olamaz” dedi.