Kefiyeli cengâver: Yaser Arafat

Mücadelesiyle dünya kamuoyunun yıllarca adından söz ettiği büyük lider, bu kez ölümünden sekiz yıl sonra zehirlenerek öldürüldüğü kuşkusuyla gündeme oturdu.

cumhuriyet.com.tr

Ne İsrail’den ne de ABD’den çekmedi İslamcı örgütlerden çektiği kadar. Tüm dünyaya Filistin sorununu kabul ettirdi ama İslamcıları aşamadı. Tümünü özgürleştirmek istediği ancak bir bölümüne “layık görüldüğü” vatanında bile etrafı büyük güçlerle kuşatılmış bir “esir”di. Canını en çok Hafız Esad ile Kral Hüseyin yaktı.

Muhammed Abdülrauf Arafat es Qudwa el-Hüseyni, yoldaşları arasındaki adıyla Ebu Ammar ya da tüm dünyada bilinen adıyla Yaser Arafat öldüğünde 75 yaşındaydı. Paris’te Percy Askeri Hastanesi’nde 2004 yılında hayatını kaybettiğinde onunla birlikte bir devir de kapanmıştı. Filistin sorununu dünyaya duyuran, heyecanlı konuşmasıyla, kısa boyuyla, askeri üniformasıyla ve elbette ünlü kefiyesiyle tam bir ikon haline gelmiş olan Osmanlı subayı bir babanın çocuğu bu Ortadoğulu küçük dev adam geride ihanetlere, arkadaş kayıplarına, siyasi cinayetlere tanıklık etmiş bir yaşam ve acılı bir halk bırakmıştı.

Aradan sekiz yıl geçtikten sonra, eşi Süha Arafat’ın “zehirlenerek öldürüldü” iddiası çarpıcıydı ama kimse için şaşırtıcı olmadı. İddianın doğruluğundan ötürü değil, böyle bir ölümün Arafat için çok normal olacağına inanıldığından. Çünkü General Arafat’ın İsrail’den olduğu kadar yakın çevresinden de kaynaklanan suikast girişimlerinin hedefi olduğu bilinmedik değildi. Süha Arafat’a göre eşinin giysilerinde istihbarat örgütlerinin kullandığı bilinen Polonyum zehirinin izine rastlanmıştı. “Kimseyi suçlamıyorum” diyordu Süha Arafat ve ekliyordu: “Sadece gerçek ortaya çıksın.”

İslamcılardan çok çekti


Asıl zorluğu İslami Cihad, Hizbullah ve Hamas gibi İslamcı örgütlerle yaşadı General Arafat. Bu örgütler Arafat’ın liderliğinde bağımsız bir Filistin olacağına inanmadıklarını hep dile getirdiler. Aslında hep İsrail’le görüşmeler gerçekleştirilmesinden yana olan Arafat’ın, kontrol edemediği İslamcı örgütlerce gerçekleştirilen İsrailli sivillere yönelik saldırılar, İsrail’in işine geliyor, Arafat’ı dünya kamuoyunun gözünde zor durumda bırakıyordu. Uyguladığı kuşatma ile her türlü kurumunu çökme noktasına getirdiği Filistinliler arasında Hamas özelinde İslamcı hareketlerin gelişmesinde dolaylı katkısı olmuştur İsrail’in.

Oslo’yla gelen Nobel

Ama yine de İsrail’in “siyasi liderliği bitmiştir” dediği, İslamcı örgütlerin “bizi temsil edemez” diye çıkıştıkları Arafat, 1993 yılında İsrail’i Oslo Anlaşması için Washington’da masaya oturtmayı başarmıştır. Bu anlaşma sonucunda İsrail, Arafat’ın 1958 yılında kurduğu ve yıllarca liderliğini yaptığı Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) Filistinlilerin tek temsilcisi kabul etmiştir. Arafat, yıllarca savaştığı İsrail’in Başbakanı İzak Rabin ile birlikte Nobel Barış Ödülü’ne layık görülecektir.

Ama İsrail ne Oslo Anlaşmasındaki ne de sonra yapılan anlaşmalardaki vaatlerini tutacaktır. Kudüs’de, Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimleri kuracak, Gazze Şeridi’nde katliamlar gerçekleştirecektir. Ariel Şaron’un, 2002 yılında “Oslo Anlaşması ölmüştür” demesi malumun ilanıdır sadece. Arafat’ın, Filistin’de dizginleri artık elinden kaçırdığı, İslamcı hareketler sokaklara egemen olduğunda anlaşılacaktı. 1995’te İkinci Oslo Anlaşması’nı imzaladığında Filistin’de Hamas’lı militanlarla FKÖ militanları çatışıyordu.

Arafat, İsrail ile mücadele ettiği kadar Suriye’nin entrikacı lideri Hafız Esad’ın “büyük Suriye” hayalleri ile de mücadele etmek zorunda kaldı. Esad, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) uzun yıllar destek verdi ama örgüt içinde Suriye yanlılarını etkin hale getirmeye çalıştığı bilinir. Hafız Esad’ın desteklediği Lübnan’daki Şii Emel örgütü militanları, 1985 yılında Beyrut’ta bir Filistin mülteci kampına saldıracak, büyük bir Filistinli mülteci kıyımı gerçekleştirecektir. Emel örgütü ile Filistinlilerin savaşı üç yıl sürecektir. Tam 3000 Filistinlinin hayatına mal olmuş bir “kirli savaş”tır bu. Uzun süre kuşatılmış olan kamplardaki Filistinlilerin açlıktan kedileri, köpekleri bile yediği haberlere konu olmuştur. Hafız Esad, FKÖ’nün efsanevi lideri Yaser Arafat’la arasını 1991 yılında düzeltebilecektir.