KCK davasında ara karar günü
Diyarbakır'da PKK'nin gizli şehir yapılanması Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM) davasında bugün ara karar verilecek.
cumhuriyet.com.trDuruşmayı izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, "Yargı bir adaleti gerçekleştirme aracı olarak değil, muhalifler üzerinde bir siyasal terbiye aracı olarak kullanılıyor. 4 yıldan beri bu yargılamalardan tahliye kararı çıkmadı" dedi.
Diyarbakır 6'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen KCK/TM davasının bugünkü oturumuna 108 tutuklu sanıktan 78'i ve tutuksuz sanıklardan 6'sı katılırken, 30 tutuklu sanık raporlu olduğu gerekçesiyle katılmadı. 175 sanığın yargılandığı davayı BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan da izledi. 14 Ocak tarihinde başlayan 58'nci duruşmanın bugünkü oturumunda kapatılan DTP'nin Parti Meclis üyesi Mazlum Tekdağ'a ilişkin deliller okundu. Tekdağ'a ilişkin deliller arasında BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili seçim çalışmalarını içerek telefon konuşmalarının da bulunduğu dikkat çekti.
Telefon görüşmesine ilişkin savunması sorulan Tekdağ, tercüman aracılığı ile Kürtçe yaptığı savunmada, "Selahattin Demirtaş o dönem DTP'nin Meclis Grup Başkan Vekili olarak görev yapıyordu. O dönem partide birlikte çalışıyorduk. Bu konuşma seçim sürecinde yapıldı" dedi.Tekdağ'a ilişkin delillerin okunmasının ardından mahkeme duruşmaya öğlen arası verdi. Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda mahkeme sanık avukatlarına söz hakkı verecek. Sanık avukatlarının değerlendirmelerinin ardından mahkeme ara kararlarını açıklayarak erteleyecek. Davanın 15 Şubat tarihinde yapılan son duruşmasında Cumhuriyet Savcısı aralarında 4 eski belediye başkanının da bulunduğu 10 kişinin tahliye edilmesini talep etmişti.
Duruşmayı takip ettikten sonra gazetecilere açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır'da 4 yıldan fazladır süren bir yargılama olduğunu belirterek, şöyle dedi:"Türkiye'de yargı çok uzun zamandır muhalifler üzerinde bir siyasal terbiye aracı, bir öç alma aracı olarak kulanılıyor. Bu Diyarbakır'da da, İstanbul'da da, İzmir'de de, Ankara'da da böyle. Yargı bir adaleti gerçekleştirme aracı olarak değil, muhalifler üzerinde bir siyasal terbiye aracı olarak kullanılıyor. 4 yıldan beri bu yargılamalardan tahliye kararı çıkmadı. Umarım yargı bu öç alma mekanizmasını bir tarafa bırakır adalete, hukuka, özgürlüklere uygun bir karar çıkar. Ayrıca yargı bir sayasal terbiye aracı olarak kullanıldığı için, Türkiye'de kutuplaşmanın ve ayrışmanın odak noktası oldu. Türkiye yeni bir sürece girmek üzere. Bu sürece uygun olarak Türkiye'nin her yerinde yargı bu sürece hizmet eden kutuplaşmayı ve ayrışmayı ortadan kaldıran, barışa, çözüme ve uzlaşmaya hitap edebilecek bir araca dönüşmesi lazım. Umuyorum yargıçlar bütün Türkiye'nin vermiş olduğu bu uzlaşma mesajını, çözüm mesajını uygularlar ve Diyarbakır'da hukuka ve adalete uygun yurtaşların istemine uygun bir karara imza atarlar."
Anayasa yapım süreci
Anayasa yapım süreci ile ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tanrıkulu, şöyle dedi:
"Anayasa yapım süreci, diğer yasaları yapma sürecinden çok daha farklıdır. Başbakan geçen günlerde Mısır ve Libya örnekleri verdi. Oralarda 6 ayda anayasa yapıldı dendi. Mısır ve Libya'nın hangi süreçlerden geçtiğini, hangi kanlı süreçlerden geçtiğini ve şimdi hangi rejimler tarafından yönetildiğini çok iyi biliyoruz. Başbakan örneği de batı demokrasilerinden, çağdaş demokrasilerden yana değil. Verdiği örnekler bile gerçekten çok kanlı süreçlerden geçmiş ülkelerin örnekleri. O ülkelerin 6 aylık, 8 aylık süreçleri Türkiye'ye örnek olsun diyor. Türkiye yeni bir süreci başlatmak istiyor anayasa ile birlikte. O nedenle başbakanın sevdasına, siyasal takvimine göre anayasa yapılmaz. Toplumun isteğine göre anayasa yapılır. Türkiye tarihinde ilk defa seçilmiş bir meclis tarafından bir masada, bir anayasa yapmayı deniyor, başbakanın baskısı altında. Başbakan bu takvim dayatmasını kaldırmalıdır. Geçiş döneminde olan ülkelerde hele hele böyle çatışmanın, kutuplaşmanın bu kadar yoğun olduğu ülkelerde anayasa yapmak zordur. Birçok örneği vardır. Türkiye'de anayasa yapmak zordur. Şimdi masada siyasi partiler bu zorluğu aşmaya çalışıyorlar, başbakana rağmen. O nedenle Türkiye gerçek anlamda sorunlarını çözme iddasında olabilecek bir anayasa yapmak istiyorsa başbakan bu takvim dayatmasını ortadan kaldırmalıdır. Biz kendi anayasımızı yaparaz söyleminden uzaklaşmadır." (DHA)