Kaymakamlık 'emir büyük yerden' diyerek 'Kolektif Yaz Kampüsü'nü yasakladı
Üniversitelilerin 11 sene boyunca sponsorsuz ve reklamsız olarak düzenlediği yaz kampı, “12. Kolektif Yaz Kampüsü”, kampın düzenleneceği Menderes ilçesi kaymakamlığı tarafından “Emir büyük yerden” denilerek engellendi.
cumhuriyet.com.trÜniversitelilerin, sponsorsuz ve reklamsız bir biçimde kendi emekleriyle ördüğü; bilimin, sanatın ve dayanışmanın kampı 12’inci Kolektif Yaz Kampüsü kampın yapılacağı Menderes ilçesi kaymakamlığı tarafından OHAL bahane gösterilerek engellendi.
Üniversitelilere, “Güvenlik gerekçesi ile 12. Kolektif Yaz Kampüsü yapılamaz” yazısı gönderildi. Bu yazının ardından yetkililerle görüşmeye çalışan üniversitelilere verilen yanıt olarak ise “Hukuki bir cevap beklemeyin. Bu işin hukuksal bir düzlemi yok. Emir büyük yerden” denildi.
Bilim engellenemez, gençlik itaat etmez!
Kolektif Yaz Kampı’nın yasaklanmasına ilişkin üniversitelilerin yaptığı açıklaması ise şöyle:
22-28 Ağustos 2017 tarihlerinde İzmir/Kargacık Koyu’nda düzenleyeceğimiz 12. Kolektif Yaz Kampı (Yaz Kampüsü) hukuksuzca engellenmeye çalışılmaktadır. Menderes Kaymakamlığı ve Menderes İlçe Jandarma Komutanlığı ile muhatap olduğumuz süre boyunca herhangi bir geçerli açıklama yapılmadan ve sadece OHAL bahane edilerek kampın fiilen engellenmesi söz konusudur. Engelleme tavrına yönelik görüştüğümüz resmi makamlar bizlere ve konuyla ilgilenen milletvekillerine, kararın “yukarıdan” geldiğini, bizlere herhangi bir hukuki gerekçe sunamayacaklarını bildirmiştir.
Buraya kadarki durum son 1 haftadır resmi makamlar ile aramızdaki görüşme trafiğinin özetidir.
11 yıldır düzenlenen ve şu ana kadar binlerce lise ve üniversite öğrencisine; sanatçı, aydın ve akademisyenlere ev sahipliği yapan Kolektif Yaz Kampı’nın engellenmesi, siyasi bir karardır. OHAL KHK’leri ile ihraç edilen akademisyenler ile özerk-demokratik üniversite için mücadele eden üniversitelilerin yan yana geleceği ve diktatörlük inşasına karşı bilimin, adaletin ve özgürlüğün saflarında bir mücadele seferberliği örgütleneceği korkusu bu kararın asıl gerekçesidir. Elbette bu gerekçenin kanuna dayanmasını beklemiyoruz. Gerekçe diktatörlük heveslilerinin yeni bir rejim inşa ederken yolda ayaklarına takılacak engel bırakmama isteğidir.
Bilim engellenemez, gençlik itaat etmez!Dikta heveslilerinin, bilimden, gençlikten, mücadeleden ve bitmek bilmeyen özgürlük türkülerinden korkmasını anlıyoruz. Ancak korkunun ecele faydası yoktur. Kampımızın tüm programı, tüm tartışmaları ve tüm hedefleri bu engellemeyle bir kez daha vücut bulan istibdat rejimine karşı hürriyet mücadelesinin içinde, her yerde eksiksizce yerine getirilecektir.
Bu hukuksuz engelleme; gençliği durdurmak, bilimi susturmak için yeterli değildir. Gençliğin yan yana gelmesine tahammül edemeyen ve bundan korkusunu gizlemeyenlere karşı tüm üniversitelileri bilimin ve üniversitenin özgürlüğü mücadesinde bir araya getireceğiz.
Ne yasaklarınızı tanırız ne özgürlük kavgasında geri adım atarız. Bu andan itibaren her yer kamp alanı, her üniversite mücadele sahasıdır. Gençliğe dayatılan kalıba sığmayız; bilimi, sanatı, özgürlüğü savunuyoruz. Bu çürümüş gayrı meşru iktidarın yasaklarına, bilim düşmanlığına, gerici-faşist programına karşı tüm gençliği bir adım öne davet ediyoruz.
Peki yasaklanan Yaz Kampüsü’nün “müfredatı” neydi?
Düzenlecek olan yaz kampında, kampın yapılacağı alan üniversiteliler tarafından temizlenecek, yemekleri yine dayanışma içerisinde yaparak kolektif dayanışmayla geçmesi planlıyordu.
Kampta, Ercan Kesal’la sinema ve edebiyat, Mücella Yapıcı ile kentsel dönüşümden rantsal dönüşüm, Halkevleri Genel Başkanı ve KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’yla “Herkes için adalet ve mücadele”, Metin Yeğin’le Latin Amerika’da neoliberalim karşıtı halk hareketleri, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’yle ise “flört şiddeti” üzerine tartışmalar yürütülmesi planlanıyordu.
Ayrıca kampta astronomiden tiyatro pek çok sayıda atölye düzenlenmesi planlıyordu.
AKP’nin kadın politikaları ile kadın mücadelesi arasındaki çatışma ve üniversitelerdeki kadın mücadelesi Hülya Gülbahar ve Beyhan Demir ile tartışılacak, yeni dönemde üniversitede kadın mücadelesi için tartışmalar yapılacaktı.
LGBTİ+ mücadelesi tarihi Pınar Arkan ile birlikte LGBTİ+ atölyesinde enine boyuna incelenecekti.
İletişim atölyesinde medyaya uygulanan sansür ve bunu aşma yöntemleri Funda Başaran, Aylin Aydoğan ve Diyar Saraçoğlu’nun yürütücülüğüyle tartışılacaktı.
KHK ile üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenler; hukuk bilim, sinema, tiyatro alanlarında öğrencileri ile tekrardan buluşacaktı. Kocaeli Dayanışma Akademisi'nden (KODA) Ömer Furkan Özdemir ve Yücel Demirer söyleşileri ile KHK ile ihraç edilen akademisyenler üniversitelilerle buluşacaktı.
Tüm Türkiye’den, onlarca üniversiteden gelen üniversitelilerin katılacağı ve üniversitenin gelecek dönem mücadelesini ana hatlarıyla tartışacağı Türkiye Üniversiteler Meclisi toplanarak üniversitelerin, üniversitelilerin ve ülkenin gündemine dair tartışmalar yürütülmesi planlıyordu.(Sendika.Org)