Kavga hiç bitmedi ki şimdi başlasın!
Ayşe Saran’ın yeni albümünün adı “Kavga Başladı”. İsmi gibi sert bir albüm bu. Epey depresif, yalnızlık ön planda. Sistem eleştirisi ve itiraflar da var, aşkta, ölümde... Çıkış şarkısı “Ben Senin Gibi Biri Değilim” ise izlenmeli. Çünkü albüm kapağında karşımıza çıkan “yüzsüz adam” sisteme sert bir gönderme.
Ali Deniz Uslu / Cumhuriyet
Türkiye'de rock müzik piyasaya uygun formüllerle ayakta duruyor. Popüler olmak, içeriğin ve kalitenin önünde. Saran da biz matematikçi değiliz, dolayısıyla formülize işler işlemiyor. Durmadan tabanı delik bir havuzun dolum hesabı yapılıyor ama havuz yosun tutmuş artık, yama yapsalar da tutmuyor. Alternatif soundlara bugün hala herkesin kapısı kapalı” diyor.
-“Rüyadan Kaçış” kapıyı kırmıştı şimdi “Kavga Başladı” geldi. Neler sindi bu albüme, şarkılara?
‘Rüyadan Kaçış’ ilk göz ağrısı benim için ama ‘Kavga Başladı’ çok daha içime sinen bir albüm oldu. Bu albümün tavrı daha net. Derdini hem lirik hem de müzikal anlamda açıkça ortaya koyan bir albüm. Belki biraz daha depresif, yalnızlık ön planda. Sistem eleştirisi ve itiraflar da var, aşkta, ölümde...
- Bildim bileli hep bir mücadeleydi Ayşe Saran. Direnmeyi iyi bilenlerdensiniz. O yüzden aslında kavga hep vardı?
‘Kavga Başladı’ sanki ‘Benim Kavgam’ gibi tınlıyor ama sadece öyle değil. Hem toplumsal hem de kişisel açılımları var. Kavga hiç bitmedi ki şimdi başlasın. İşin toplumsal boyutunda n’oldu; bugüne kadar tek taraflı bir sataşma vardı fakat gün geldi karşılık verildi ve kavga başladı. ‘Zoru severim’ derler ya, ben zoru falan sevmem, her şey güllük gülistanlık olsun, çıkalım her yerde müziğimizi çalalım, fikirlerimizi tartışalım, sorgusuz sualsiz başka ülkeleri gezelim görelim, yiyelim, istediğimiz kadar içelim, isteyen istediği müziği yapsın! Ama yok olmuyor, formüller var. Bu noktada ‘öyle mi kardeşim, ben kurallarınıza uymuyorum’ kısmı, işin kişiselleştirdiğim kavga boyutu.
-Albüm süreci nasıl geçti, malum her sektörde olduğu gibi müzik sektöründe de bağnazlık büyük, kalıpları kırmak yerine matematiğini bildikleri popüler yollardan gidiyorlar. Bu anlamda sorunlarınız oldu mu?
Össan Deneç albümün prodüktörü, ilk albümde de beraber çalışmıştık. Onunla beraber kimselerin bilmediği, gitmediği bir yerlere gittik. Şarkılarımızı yazdık, çizdik ve şehre dönüp stüdyoya girdik, Arın Baykurt’la Jingle Jungle’da kayıtlarımızı yaptık ve albüm On Air Müzik’ten çıktı. Matematikçi değiliz, dolayısıyla formülize işler işlemiyor. Durmadan tabanı delik bir havuzun dolum hesabı yapılıyor ama havuz yosun tutmuş artık, yama yapsalar da tutmuyor. Alternatif soundlara bugün hala herkesin kapısı kapalı, ‘radyolar çalmaz’, ‘tvler yayınlamaz’ yeter yahu yıl 2014, hala aynı lafı konuşuyoruz. Nereye kadar yani...
- Bildiğini okuyanlar için hayat zor! Siz de sözlerinizde “bilmek başıma dert, katilim içimde” diyorsunuz...
Yok, bildiğini okuyan bir kimse olmadım hiç. Bu sözleri Harun Can, nam-ı diğer Korkuluk ile beraber yazdık, bu cümle de ona ait, ki o da bildiğini okuyan bir adam değildir. Buradaki ‘bilmek’ ibaresi; bazı olayları ön görmek, yani sonuçlarının olumsuz durumlara vesile olacağını bile bile, karşı tarafın ya da kendinin canının yanacağını bile bile yine de müdahale etmemek ve yaşamak. Bazı durumlarda, kendince bir şans verirsin, neticesini bilirsin içten içe ama kendini tutarsın. Katil ise hepimizin içinde var, illa adam öldürmesi gerekmez.
-Albümün kapak çalışması da çok “manidar”. Omurgasız medyaya ağır bir gönderme. Yüzlerinin olması da çok ironik. Nedir derdiniz?
Derdim yüzlerinin olmaması, hepsi bu. Bunu sadece kendi ülkemiz olarak düşünmemeli, ben bütün dünyadan bahsediyorum. Böyle tek tip jilet gibi giyinen (sözüm meclisten dışarı), büyük işler yürüten(!!!), halkı AVM'li hayatlara teşvik eden, zenginlik içinde yaşayıp, işçisine, işsizine, madencisine, evsizine, aç yaşayanına, sanatçısına kısacası halka sırtını dönen bazı kimseler var, dünyanın her yerinde varlar. Sözüm ona, hepsi de ‘halk’ için çalışıyorlar, herkesin ağzında bir ‘halkın takdiri, milletin takdiri’ dir almış gidiyor. Dünyanın çivisi çoktan çıktı, uyanışlar oluyor ama bazı şeyler için artık çok geç.
- “Ben Senin Gibi Biri Değilim” klip şarkısı. Penguenlere alışık memleket insanları için biraz sert. Rock lobisi faliyeti mi bu?
Herkesin bir lobisi var, ne bu yahu? Robot lobisi, faiz lobisi, vaiz lobisi, lobi de lobi.... Bir şey söylemek isterim; bu çektiğimiz klip, gerçek yaşananlardan yola çıkarak kurguladığımız bir mizansen. Esas sert olan, öldürülen kardeşlerimiz veya yirmi günlük çok acı, çok yorucu bir direniş hikayesi veya gaz veya su veya soğuktan donan insanlar veya evladını şehit veren analar babalar. Sert olan bunlardır! Klipteki ve albüm kapağındaki ‘yüzsüz adam’ karakteri tek bir kişiden ya da tek bir zihniyeti simgeleyen kişilerden yola çıkarak yarattığımız bir karakter değil. Bir tane değil ki...
- “Taarruz” şarkısında benim de küçük bir payım var. “Cehennemde doğan günahtan korkar mı?” twitimden bu şarkı nasıl çıktı?
Bu bir soru cümlesinden ziyade, çok ağır, okkalı bir ünlem cümlesiydi bana göre. O gün ev kalabalıktı, çıkıp şirin bir pansiyona gittim, hiç yapmadığım şey. Ne zamandır Össan’ın bestelediği ve üzerine söz yazmak istediğim bir şarkısı vardı, o gün çok kısa bir sürede şarkıyı yazdım, nakarata geldiğimde senin cümle düştü aklıma ve tam oturdu, zaten o cümleyi Twitter’da ilk gördüğüm an da sana yazdım ‘ben bunu kullanabilir miyim’ diye. Anlattığım şeyi gerçek anlamda tamamlayan bir cümleydi. Benim için çok değerli bir şarkı, yeri başkadır yani hep söylerim, tekrar cümleni paylaştığın için teşekkürler.
-Sahneleri işgal edeceğiniz günleri bekliyoruz, neler var önümüzde?
Provalar başladı, yeni albümün ilk konserini gerçekleştireceğiz İstanbul’da ve ardından şehir şehir konser planımız var. Geçen albümde şehir gezemedik, çok fazla mesaj, mail geliyor ve şimdi onların görüşmeleri var, konseri bol bi sene olur umarım.