Katledilen Kadınlar Anıtı "Al Yazma" Antalya'da açılıyor

Sanatın insanlık onuruna çağrı gücüyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında açılışı yapılacak Al Yazma Anıtı kadına şiddetin zalimliğini ve çağ dışılığını gösteriyor.
 
Üzerinde öldürülen kadınlardan ancak 476’sının isminin ve memleketinin yazıldığı metal levhalardan oluşan Al Yazma Anıtı, yaklaşık 6 metre yüksekliğinde 100 m² içine girilebilen bir yazma formunda tasarlandı. Anıt Antalya Kenti Bayındır Mahallesi Palmiye Parkı içinde yaklaşık 100 m2 lik yeşil alana konuyor.

Prof. Meriç Hızal’ın ” Al Yazma” adlı eseri ülke genelinde oluşturulan seçici kurulla; 02.09. 2010 tarihinde seçime katılan 12 eser arasından seçilmişti.

Anıt projesi

4 Şubat 2010 tarihinde Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin tüm sivil toplum örgütleriyle yaptığı toplantıda kadın cinayetlerine karşı çıkmak,toplumda bu konuda duyarlılık geliştirmek amacıyla bir Kadın Cinayetleri Anıtı yapılmasına karar verilmiş ve bu konuda çalışacak bir komisyon oluşturulmuştu. Bu projeye gerek duyulmasının temel nedeni; son yıllarda artarak süren kadın cinayetlerinin artması, bir insan hakkı ihlali  ve bir insanlık suçu olması nedeniyle toplum açısından birincil derecede önem taşımasıdır. Kadın cinayetlerinin son bulması için duyarlılık yaratmak ve somut olarak her kurban edilen kadının adının görünür kılınmasıdır.

Prof.Meriç Hızal'ın Anıt konsepti
 
Yapının kanatlı üçgen formu boş, sahipsiz bir al yazmayı; kırmızı renk kadını,
yaşamı aynı zamanda cinayetleri simgeler.

Sol üst planda basın taranarak bulunacak namus ve töre cinayeti mağduru
kadınların adları, tabandan yukarıya (günümüzden geriye) giderek silinecek ( yani
maalesef unutulacak) şekilde ve dış yüzden doğru okunacak biçimde oyma olarak
yazılır.

Gündüzleri dışarıdan gelen ışık huzmeleri bu isimleri; parlaklığı ile derinlik etkisi
yaratan ve siyah rengiyle ölümü, karanlığı, kederi simgeleyen zemine yansıtır.

Geceleri; sol ön kanat içine yerleştirilmiş iki projektör, yan yüzleri içeriden
aydınlattığında bu isimler işık huzmeleri halinde gökyüzüne yayılır.

Gece ve gündüz anıtın içine girildiğinde, isimlerin oyulduğu deliklerden giren
tedirgin edici rüzgar bize sürekli onların adını fısıldar.