Karadayı: 28 Şubat darbe süreci değildir
Refah-Yol hükümetini devirmeye teşebbüs suçlamasıyla açılan 28 Şubat davasında, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, bugün mahkemeye gelerek savunmasını yaptı.
Alican Uludağ/CumhuriyetSabah 09.30 sıraları davanın görüldüğü Ankara Adliyesi'ne giriş yapan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, bir süre DGM katındaki baro odasında oturdu. Karadayı, adliyeye girişte gazetecilerin sorularına yanıt vermedi. Saat 10.00'da davanın görüldüğü Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna gelen Karadayı'ya avukatı Erol Aras eşlik etti. Duruşma salonunda avukatının yanında oturan Karadayı, bir süre yanına gelen tutuklu sanık Çetin Doğan ile konuştu.
Karadayı'nın savunmasının tam metni
Savunma öncesinde Karadayı'nın kimlik tespiti yapıldı. Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, “Sabıkanız yok değil mi” diye sorunca, Karadayı “Sabıkam yok” dedi. İddianamede bir numaralı sanık olan Karadayı'ya haklarını okuyarak, “Haklarınızı anladınız mı” diye soran Köksal, suçlamanın “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak etmek” olduğunu söyledi.
Karadayı: 28 Şubat darbe süreci değildir
Haklarını anladığını söyleyen Karadayı, savunmasında şunları kaydetti: “Sayın Başkan, önelikle heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Olayların alt yapısını tamamıyla ortaya koymadan önce, bir tabloyu ortaya koymak suretiyle olayların bütün tedaylarını arz etmek istiyorum. Bu olayları iyi anlayabilmek için 28 Şubat süreci nedir, onu iyi anlamak lazım. Şu gerçekği aktarmak istiyorum. 28 Şubat süreci, bazı çevrelerce söylendiği gibi bir darbe süreci asla değildir. Ülke genelinde ciddi bir gerginlik yaşanmıştır, evet bu doğrudur. Bu neden yaşanmıştır. Bunu çok iyi değerlendirmek gerekir. Bir olayın sebepleri ciddi şekilde incelenmezse, varılan sonuçlar daima hatalarla dolu olur. Böylece gerçeğin ortaya çıkmasından uzaklaşılacaktır. Öncelikle bu gerginlikler ve huzursuzluklar olmuştur? Her şeyden önce gelişmelerin bu yönünü ele almak gerekir."
Karadayı, "Bu huzursuzluğun kaynağı kesinlikle Silahlı Kuvvetler olmamıştır. Bazı çevreler bunu silahlı kuvvetlere bir darbe anlayışı çerçevesinde yansıtmak isteseler de bu iftiradır. Bu saçma ve asılsız darbe iddiaları çeşitli maksatlarla kullanılmıştır. Silahlı Kuvvetlerimizin tecrübeleri darbelerin ülkeye kaybettirdiğini görmüştür. Bilindiği gibi zaman zaman tek partiler ülkelere gelir, ülkeyi yönetir. Bazen de koalisyon hükümetleri göreve gelir. 54. hükümet de bu koalisyon hükümeti olarak kurulmuş ve ülkeyi yönetmeye başlamıştır. Erbakan-Çiller koalisyonu. Bu hükümet, kuruluşundan bir süre sonra temel anayasal prensiplerinin dışına kaymak suretiyle özellikle, dini siyasete alet ederek, irticai gelişmelere kucak açmak, laikliği yıpratmak, bazı çevreleri tahrik etmek suretiyle kamuyounda ciddi huzursuzluklara neden olmuştur. Bu gelişmeler, bu sürecin başlangıcı olmuştur. O günleri iyi hatırlamak gerekir. Bu süreci bu siyasi gerginlik başlatmıştır. Kışkırtma tamamen siyasi boyuttadır. Toplumda huzursuzluk yapan bu hareketlerin bir kısmını hatırlamak bakımından birer cümle ile hatırlatmak gerekir. Erbakan, kürsüye çıkıp “kanlı mı olacak kansız mı olacak” demiştir. Başbakanın son derece lüks araçlarla Başbakanlığa gelen sakallı cübbeli tarikat mensuplarına verdiği iftar yemeği. Erbakan'ın ülkemizin itibarını düşüren bazı yurt dışı gezileri. Libya, İran gibi. Cihat çağrıları. Ayrıca caddeleri trafiği dolduran toplu namaz görüntüleri, sakallı Aczmendilerin sokaklardaki şeriat çağrıları, Fatih'ten cuma namazıdan çıkan bir grubun yeşil bayrakla şeriat çağrıları, Sincan'daki şeriat gösterisi. Susurluk kazasının ortaya çıkardığı karışık tablo. Güneydoğu'da başlayan örgüt cinayetleri, domuz bağıyla öldürülmüş insan cesetlerinin bulunması. Dönemin 3-4 milletvekilinin Cumhuriyet karşıtı söylemleri..." dedi.