Kapatılan belediyeler kaosu sürüyor

Anayasa Mahkemesi, kapatılan belde belediyelerinin seçimlere girebilmek için dava açma sürelerin başlangıç tarihinin, Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un yayımlandığı 22 Mart 2008 yerine Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararının yayımlandığı 6 Aralık 2008 gününün esas alınarak, mahkeme kararının değiştirilmesine yol açan bir sonuca ulaşıldığını açıkladı.

cumhuriyet.com.tr

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayım sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar için, Anayasa Mahkemesi kararının gerekçe bölümünde yasal sürenin başlangıç tarihinin "Adrese Dayalı Nüfus sayım sonuçlarının, ilgili belediyelere yazılı olarak bildirilmediği, Resmi Gazete'de yayımlanmadığı dikkate alındığında, ilgili belediyelerin kendilerine ilişkin nüfus sonuçlarında en geç 5747 sayılı yasanın Resmi Gazete'de yayımlandığı 22 Mart 2008 tarihi itibariyle haberdar olduklarının ve idari dava açma sürelerinin de bu tarih itibariyle başlayacağının kabulü gerekir" biçiminde tespit edildiği belirtildi.
 

Kararlar mahkemenin ulaştığı sonucu yansıtmıyor

Açıklamada şöyle denildi: "Mahkememizin bu çok açık gerekçesine rağmen, kapatılan belde belediyelerinin dava açmalarına ilişkin yasal sürelerinin başlangıç tarihi 5747 sayılı yasanın yayımlandığı 22 Mart 2008 tarihi yerine Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararının yayımlandığı 6 Aralık 2008 günü esas alınacak şekilde değerlendirilerek, Mahkeme kararımızın değiştirilmesine yol açan bir sonuca ulaşılmıştır. Kapatılan belde belediyelerinin dava açma sürelerine ilişkin alınan ve kamuoyuna yansıyan kararlar Anayasa Mahkemesi'nin ulaştığı sonucu yansıtmamaktadır. Anılan kararlar Anayasaya uygun görülerek iptal edilmeyen ve kapatılan belde belediyelerinin de tümünün seçime katılmalarına olanak sağlayacak bir sonuca yol açmıştır. Anayasa'nın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve tüm yargı organlarını bağlayacağı kuşkusuzdur. Bu bağlayıcılığa karşın Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına uyulmaması ya da mahkemenin öngörmediği bir sonuç çıkarılması Anayasa'nın 153. maddesinin ihlal (gözardı) edilmesi sonucu doğurur. Hukuk devletinde herkesin Anayasa'da öngörülen ilkelere uygun davranma ve hukuku üstün tutma zorunluluğu vardır."