Kafkaslar'da Barış Arayışı

cumhuriyet.com.tr

Ermeni diyasporasının ve Ermenistan’ın özellikle son yıllarda “sözde soykırımla” ilgili olarak birçok ülkede yoğunlaşan çabasının son derece önemli bir nedeni vardır.

Ermeni diyasporası ve lobisi, Azerbaycan topraklarının işgalini, Dağlık Karabağ sorununu ve Hocali katliamını unutturmak için, sürekli olarak 1915 olaylarını gündeme taşımaktadır. Böylece daha 19 yıl önce işgal edilen Azerbaycan topraklarını, bir milyona yakın, evinden barkından kovulan Azeri Türk’ünün büyük dramını unutturmak ve gündem dışı tutmak istemektedir.

Bilindiği gibi Ermenistan, kendi kontrolünde kalan ağır Sovyet silahları ve Rus askerlerinin de yardımıyla Dağlık Karabağ’ı ve çevresindeki eyaletleri 1992-1994 yıllarında işgal etmiştir. Bu savaşta 20 binin üzerinde insan ölmüş ve bir milyona yakın Azerbaycanlı işgal edilen topraklardan, evini barkını, malını mülkünü bırakarak Bakû ve çevresine kaçmak zorunda kalmıştır.

25-26 Şubat 1992’deki bu işgal esnasında Hocali kasabası tanklarla yerle bir edilmiş, çoğu kadın ve çocuk 613 kadar Azeri Türk’ü katledilmiştir. Hocali katliamı her yıl gündeme alınmalı ve anılmalıdır. Almanya’da Türk ve Azerbaycan kuruluşları, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Berlin, Frankfurt ve Hannover’de yaptıkları geniş katılımlı toplantılarla bu acı günü andılar. Günümüze kadar sürmekte olan bu durum nedeniyle Azerbaycan topraklarının beşte biri Ermenistan’ın işgali altında bulunmaktadır. Bir milyona yakın Azeri Türk’ü hâlâ kendi evlerine ve topraklarına kavuşmayı beklemektedirler.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1993’te aldığı bir kararla, Dağlık Karabağ’ın ve çevresindeki bölgelerin işgalini kınamış ve Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesini istemiştir. Günümüze değin Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi de bu doğrultuda kararlar almışlardır. Ve hatta Almanya Parlamentosu -benim de katkımla- 2007’de aynı doğrultuda bir karar almıştır. ABD, Rusya ve Fransa’nın başkanlığını yürüttüğü ve Azerbaycan, Ermenistan, Beyaz Rusya, Finlandiya, İtalya, İsveç ve Türkiye’nin de üyesi olduğu “Minsk Grubu” 1994’ten beri, bu soruna çözüm bulmaya çalışmaktadır. Kanımca bu ülkelerin farklı çıkarları, bugüne değin bölgede bir çözüm bulunmasına engel olmuştur. Son olarak 10 Haziran 2009’da Minsk Grubu eşbaşkanları olarak Obama, Medvedev ve Sarkozy, G-8 zirvesinde aşağıdaki kararı almışlardır:

1- Dağlık Karabağ’ın etrafında işgal edilen Azerbaycan toprakları Azerbaycan’a geri verilmelidir. 2- Dağlık Karabağ’a geçici bir statü ve kendini yönetme güvencesi verilmelidir. 3- Ermenistan’la Dağlık Karabağ’ın arasında bir ulaşım koridoru açılması kabul edilmelidir. 4- Dağlık Karabağ’a kalıcı bir statü kazandırmak için iki taraf kararlılıklarını açıklamalıdırlar. 5- Yerlerinden yurtlarından edilen Azeri Türklerinin geri dönmeleri hakkı, uluslararası güvencelerle sağlanmalıdır. Ermenistan, Minsk Grubu’nun bu kararını da, daha önce alınan birçok uluslararası kararlarda olduğu gibi, göz ardı etmekte ve çözüme yanaşmamaktadır. Kafkaslar’da barışın sağlanması, Azerbaycan topraklarının işgali son bulmadıkça; Azeri Türklerinin kendi topraklarına geri dönmeleri sağlanmadıkça; Dağlık Karabağ sorununa kalıcı bir çözüm bulunmadıkça mümkün olamayacaktır. Bu nedenle barıştan yana herkesin bu sorunun çözümüne katkı vermesi gerekmektedir.

Hiçbir ülke, topraklarının yüzde 20’sinin bir başka ülke tarafından işgaline seyirci kalamaz. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, bu konudaki kararlılığını defalarca vurgulamıştır. Pek gerçekçi gözükmese de, 4 Mart 2011 tarihinde Soçi’de Azerbaycan ve Ermenistan cumhurbaşkanlarının yapacağı zirve görüşmesinde çözüm bulunması, giderek artmakta olan gerginliği giderebilir.