Kadınların hakkını verin...

‘Damsel’ filminin yıldızı Mia Wasikowska:

Esin Küçüktepepınar

Mia Wasikowska bildiğiniz gibi, hangi filmde kadraja girse enerjisiyle her şeyi değiştiriyor. Bu yıl Berlin’de Altın Ayı için yarışan “Damsel”de de filmim adına nazire hiç ‘küçük hanım’ değil, bilakis Vahşi Batı’da genellikle dekor olarak kullanılan kadın imajını tersyüz ediyor.Yanlış anlaşılmasın, “Alice Harikalar Diyarı” veya “Kızıl Tepe”, en tantanalı filmlerde dahi tek kelime etmeden kameraya bakarak merakını veya endişesini ziyadesiyle geçirebilen şahane oyunculardan, konuşurken de bir o kadar bile sakin, teker teker anlatıyor derdini.

Berlin’de görüştüğümüz 28 yaşındaki genç oyuncu, “Artık zamanı gelmişti, erkeklerin yarattığı mitolojilerin bazen çok sıkıcı olduğunu yüksek sesle söylemek gerekiyor. Zaten kadınların övülmeye değil, en basitinden hakkının verilmesine ihtiyaç var” diyor ve ekliyor: “Feminist olmanın manası çok basit. Yani kadının yanında, kadınla birlikte olmanın bu hayattaki vazgeçilmez bir şey olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Nedense yıllar içersinde feminizmin de içi boşaltıldı, daha da kötüsü farklı manalar yüklenmeye çalışıldı. Oysa ki bu hayatta hayvanlar, bitkiler, böcekler, kadınlar ve erkekler birlikte yaşamak zorundayız. O zaman neden bir, diğerini ezmek zorunda, bunu kavramak imkânsız”. Western türünü tiye alan ve bunu da başrole bir kadını yerleştirerek köpürten film, eğlenceli anlarına rağmen ortalığı sallayamıyor. Yine de Vahşi Batı’nın koskoca bir yalnızlık ve mücadele alanı olduğunu gösterirken kadının yalnızlığındaki gücü yüceltmesiyle öne çıkıyor.

Bu yıl Berlin’in yarışmasında filmler genelde vasat ve altında seyrederken iyi yazılmış ve oynanmış kadın karakterler muhtelif, bu nedenle Mia Wasikowska’ya bir ödül çıkmasını beklemiyoruz. Kendisi de zaten, “Kim bilir ne şahane oyuncular vardır” diyerek, ihtimal vermiyor. Tim Burton, Guillermo del toro ve Park Chan-Wook’a uzanan önemli yönetmenlerle çalışma başarısını da “Şanslıydım, bana güvendiler” diyerek alttan alıyor. “Damsel”de rol icabı Robert Pattison misali yakışıklıların ısrarlı ilgilerinden de sıkılıyor, western âlemindeki kadın algısından da. David Zellner ve Nathan Zellner’in birlikte yönettikleri ve oynadıkları filmin işte bu kanıksadığımız erkek egemen alemin alışkanlarını tiye alma fikrine bayılmış ve teklifi kabul etmiş: “Kadını zayıf bir yaratık olarak görmenin gerçek bir acizlik olduğunu izlemek çok keyifli. Seyirci de bu adeta “ezber bozan” ve bunu eğlenceli bir şekilde yapan filmin zekâsını takdir edecek umuyorum” diyor.