"Kadınlara yönelik soruya Çubukçu cevap versin"
Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, Açıköğretim Fakültesi Jandarma ve Polis Önlisans Meslek Eğitimi Programı'nda çıkan final sorularının kadına yönelik bakış açısını ortaya koyduğunu belirterek söz konusu sorularla ne tür bir bilginin ölçülmeye çalışıldığının açıklanmasını istedi.
cumhuriyet.com.trEğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, yaptığı açıklamada, Açıköğretim Fakültesi Jandarma ve Polis Önlisans Meslek Eğitimi Programı final sınavında "Hangisi kadına özgü bir davranış olarak kabul edilir?" sorusunun sorulduğunu anımsatarak seçenekler arasında ise "çok bilmişlik", "baskıcılık", "konuşkanlık", "mantıksal düşünme", "kendine güvenme" olduğunu, doğru cevabın ise "konuşkanlık" olarak gösterildiğini kaydetti. Adıbelli, "Kadına tüm dünya ülkelerinden daha önce Atatürk'ün önderliği ve devrimleri sayesinde haklarını vermiş olan Türkiye Cumhuriyeti'nde bugün çağdaş normlara asla uymayan bir yaklaşım hem de devlet eliyle yapılmaktadır" dedi.
Başka bir soruda ise "Evli erkeğe boynuzlu denmesi durumunda eşine karşı ne tür bir suç işlenmiş olur?" denildiğini, sorunun cevabının da "dolayısıyla hakaret" olduğunu kaydeden Adıbelli, "Bu soruyu hazırlayanları ve sorulmasına onay verenleri tüm halkımızla beraber merak etmekteyiz. Bu kişilerin ruhsal bir sorunu var mıdır, yaşamlarında düşünsel bir travma geçirmişler midir, kendilerine bu yönde bir tedavi uygulanmış mıdır? Eğitim-İş Sendikası olarak bu soruyla ne tür bir bilginin ölçülmek istendiğini gerçekten öğrenmek istiyor, bütün bunların temsilen yetkilisi sayın bakandan bu merakımızı acilen gidermesini bekliyoruz" diye konuştu.
Kadınların siyasal, sosyal ve eğitsel yaşama katılımlarını sağlamak, yaşamın her alanında var olma ve kendilerini ifade edebilme haklarını onlara teslim etmek yerine, hala kadına yönelik cinsiyetçi yaklaşımların yaygınlaştırılması karşısında direnç göstermek durumunda kalındığını söyleyen Adıbelli, "Eğitim-İş olarak, kadınların temsil biçimleri üzerine yeniden düşünmenin gerekliliğinin altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Kadının yaşam hakkını, psikolojik, toplumsal, sosyal ve cinsel açıdan zayıflığa, zekadan ve öz güvenden yoksunluğa, sadakatsizliğe indirgeyen bu söylemin; eğitim sistemi içinde dinsel kökenli tartışmalar başlatmak niyetinde olanların, fırsat eşitliğine sahip, özgürlükçü, laik ve demokratik bir ülke yaratma idealine darbe vurmak gayesinde oldukları ortadadır" diye konuştu.