Kadın sanatçılar güldestesi

İstanbul Modern'deki 'Hayal ve Hakikat' sergisinde modernden çağdaşa 74 kadın sanatçının yapıtları yer alıyor. Sergi, Türkiye'nin toplumsal ve kültürel dönüşümünü kadın sanatçıların yapıtları üstünden gündeme getiriyor. Küratörlerden Fatmagül Berktay, serginin, kadınların kendilerine dayatılan sınırlamalara duydukları tepkiye ayna tuttuğunu vurguluyor.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Modern, Türkiye’nin en büyük kadın sanatçılar sergisine ev sahipliği yapıyor. Dün açılan ve 22 Ocak 2012 tarihine kadar gezilebilecek olan “Hayal ve Hakikat-Türkiye’den Modern ve Çağdaş Kadın Sanatçılar” sergisi, Türkiye’nin toplumsal ve kültürel dönüşümünü kadın sanatçıların yapıtları üzerinden gündeme getirmeyi amaçlıyor.

Serginin açılışına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın yanı sıra sanat ve iş dünyasından çok sayıda kişi katıldı.

Açılışta konuşan Emine Erdoğan, kadınların hayata dair her alanda olduğu gibi sanat alanında da öne çıkmaları gerektiğini belirterek, kadın eli değmiş sanata da insanlığın ihtiyacı olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, “Bugün kadınlarımızın siyasal, sosyal ve ekonomik faaliyetlere her geçen gün daha fazla katılmayı arzu etmeleri, son derece sevindirici. Kadın sanatçıların 1900’lü yılların başından günümüze uzanan eserlerini bir arada görmek herkese yeni ilhamlar, yeni ufuklar açacak” dedi.

Osmanlı döneminden başlayarak günümüz çağdaş sanatına uzanan bir yelpazede 74 kadın sanatçının yapıtlarının yer aldığı sergi, Türkiye’de düzenlenen en büyük ve içeriğiyle en uzun tarih kesitini sunan sergi olma özelliğini taşıyor. Bu serginin daha önceki örnekleri ise 1994 yılında Arkeoloji Müzesi’nde Tomur Atagök’ün küratörlüğünde düzenlenen “Modern Türkiye’nin Kadın Sanatçıları” ve Beral Madra’nın küratörlüğünde 2009’da Berlin Pariser Platz’ta düzenlenen “Ayaklarımın Altında Cenneti Değil, Dünyayı İstiyorum” sergileri.

“Hayal ve Hakikat” sergisinin dört küratörü bulunuyor; Fatmagül Berktay, Levent Çalıkoğlu, Zeynep İnankur ve Burcu Pelvanoğlu. Türkiye’de Kadın Çalışmaları alanında tanınan bir isim olan Berktay, bu serginin, kadınların kendilerine dayatılan sınırlamalara duydukları tepkiye, çeşitlilik ve derinlik içeren bir ayna tuttuğunu belirtiyor. Çalıkoğlu ise serginin kendisi üzerinde bıraktığı etkiyi şu sözlerle anlatıyor: “Bir erkek aynı anda 74 kadına birden âşık olabilir mi? Bu sefer sanırım öyle oldu.”

Bir antoloji niteliğindeki sergi, adını, Çalıkoğlu’nun önerisiyle ilk Türk kadın romancı Fatma Aliye’nin Ahmet Mithat ile birlikte kaleme aldığı 1891 tarihli “Hayal ve Hakikat” romanından alıyor. Kadın sanatçıların hayal ve hakikat ile kurdukları ilişkiyi ve hayallerini hakikate nasıl dönüştürdüklerinin izini süren sergi, ‘kahve falları’yla başlıyor. Feminist sanatçı kolektifi Guerrilla Girls’ün 2006’da İstanbul-Venedik sergisi sırasında İstanbul Modern’de sergilenen “Guerrilla Girls’e Malum Olduğu Şekliyle Türk Kadın Sanatçıların Geleceği” adlı afişi karşılıyor ziyaretçileri. Afişte yer alan simgesel faldan öğreniyoruz ki, Türkiye’deki kadın sanatçıların durumu Avrupa ve ABD’den daha iyi durumda. Ziyaretçileri bekleyen ikinci fal ise Ayşe Erkmen’inki.

“Kehanetler”i geride bıraktığımızda ise Türkiye’de kadın sanatının tarihine yolculuğa başlanıyor. İlk Türk kadın ressamlardan Mihri Müşfik’le başlayan sergi, kronolojik olarak ilerlerken, hayat hikâyeleri ve üretimleri hakkında fazla bir bilgiye sahip olmadığımız ve artık adları unutulmaya yüz tutmuş öncü kadın sanatçıları ve günümüz sanatçılarını birbirine bağlıyor. Bu sanatçıların arasında Melek Celal Sofu, Belkıs Mustafa, Güzin Duran, Fahrelnissa Zeid, Aliye Berger, Nermin Faruki, Sabiha Ziya Bengütaş, Hale Asaf, Maide Arel, Şükriye Dikmen, Eren Eyüboğlu, Semiha Berksoy, Tülay Tura Börtecene, Alev Ebüzziya Siesbye, Tomur Atagök, Neş’e Erdok, Meriç Hızal, İpek Duben, Gülsün Karamustafa, Canan Beykal, Fatma Tülin, Hale Arpacıoğlu, Canan Tolon, İnci Eviner, Handan Börüteçene, Hale Tenger, Şükran Moral gibi adlar yer alıyor.

1980’den bu yana kadın sanatçıları öne çıkaran çok sayıda sergi yapmış olan Beral Madra’nın ise sergiye ilişkin eleştirileri var: “Söz konusu gelişimi belirginleştiren bir sergi konsepti göremedim; sergilenen yapıtlar arasındaki ilişkiler ya da ilişkisizlikler belirgin değil; her şey çok yan yana dizilmiş. Eski tip müze düzeninden artık vazgeçmek gerekiyor. Öznel öyküler, değişim ve söylemler belirtilmiyor. Bu tür tekdüze yan yanalığı sanat tarihi açısından sakıncalı görüyorum.”