"Kadı efendi, hilal göründü!"
Sunay Akın, bir zamanlar ramazanın bile mahkemelik olduğunu anlatıyor: Bir gün kadının karşısına çıkan adam, "Efendim, hilal göründü!" deyince, kadı 'Şahitlerin var mı' diye sormuş. "Evet" yanıtını alınca da, ramazanın başladığına karar verip davul zurnayla mahkemeden duyurmuş. Anlayacağınız, ramazan bile mahkemelik olmuş...
cumhuriyet.com.trNerede o eski ramazanlar, nerede o eski bayramlar... Temcit pilavı tadındaki bu sözlerin peşine düşüp bayram şekeri lezzetinde bilgiler sunan şair, yazar Sunay Akın’a misafir olduk. Ramazan kültürünü, eğlenceleri, geleneği ve hikâyeleriyle onun ağzından aktaralım istedik. Ortaoyunu, meddah, Karagöz gösterilerinin bir zamanlardaki merkezi Direklerarası’ndan saray eğlencelerine, mahya sanatından ramazan yazılarına, hatta Jules Verne’e uzanan bir söyleşi...
Siyasetten futbola pek çok konunun mahkemelik olduğu bugünden söze başlıyor Sunay Akın ve soruyor: “Ramazan ayının da mahkemede başladığını biliyor muydunuz?” Kadının huzuruna çıkan adam “Efendim hilal göründü” deyince, kadı “Şahitlerin var mı?” diye sormuş. “Evet” yanıtını alan kadı, ramazanın başladığına karar verip davul zurnayla mahkemeden duyurmuş. Anlayacağınız ramazan bile mahkemelik olmuş...
Peki Jules Verne’in 1865 yılında yazdığı “Ay’a Seyahat” romanında İstanbulluların Ay’a gitmek üzere yapılan uzay aracı için para topladığını biliyor muydunuz? “Bu ünlü romanda Ay’a gitmek isteyenler bir uzay aracı yapmak isterler ancak paraları yoktur. Gazetelere ilan verip para toplarlar. İstanbullular da Ay’a gidileceğine inanıp para gönderirler. Jules Verne, kitapta diyor ki, ‘Tabii para gönderirler çünkü onların kutsal ayı ramazan, gökyüzünde Ay’ın görülmesiyle başlar’.”
Sarayda ramazan
Sarayda ramazan ritüeline dair ilginç bir bilgi: 1700’lü yıllarda, kutsal emanetlerden peygamberin hırkası, su dolu bir kazana değdirilip çıkarılır ve iftar o suyla açılırmış. Saraya ait bu uygulama, 1800’lü yıllarda, II. Mahmut döneminde kaldırılmış. Aynı dönem, bir ramazan ayında salgın hastalıklar baş gösterdiği için ramazan davulu da olmak üzere bütün uygulamalar, etkinlikler yasaklanmış.
Direklerarası başta olmak üzere, küçük meydanların, kahvelerin ramazan günlerinde dolup taştığı mekânlar olduğunu biliyoruz. “Meddah bir saate bin kitabın ışığını sığdıran insandır” diyor Akın, “Okuma evi anlamına gelen kıraathaneler de meddahın doğduğu yer. Burada insanlar bilgilerini sohbet ederek birbirine aktarır, zaman içinde içlerinden sivrilenlere bir yükselti yapılır ve meddah orada oturup anlatırdı.” Ve zamanla meddah gösterileri, Direklerarası eğlencelerine dönüşmüş... 1880’lerden sonra Şehzadebaşı semtinde, Direklerarası’nda, çeşitli tiyatro topluluklarının oyunları izlenirmiş. Tiyatro etkinliklerinin bolca olduğu ramazan ayında ayrıca yazarlar, şairler de gazetelerde ramazan konulu özel yazılar yazarlarmış.
Eski ramazanlarda İstanbul’un bir kültür merkezine dönüştüğünü, insanların bir sanat galerisinde gezer gibi camileri ziyaret edip mahyalara baktığını söylüyor Akın.
“Batı’nın, Avrupa’nın Noel ışıkları varsa Doğu’nun da mahya ışıkları vardır. Ramazan ayı her şeyden önce mahya ışıkları demektir” diyor, “İslam kültürünü yaşayan kentler arasında mahya yalnızca İstanbul’a özgüdür, yani mahyanın nüfus cüzdanında doğum yeri olarak İstanbul yazmaktadır. Sultan III. Ahmet döneminde saraydan çıkan izinle ramazan ayı boyunca ilk 15 gün mahyalarda yazı yazılacak ikinci 15 gün de mahyalarda resim yapılacaktır. ”
Bu izin çıkmış ya, Üsküdar halkı, Mihrimah Sultan Camii önünde toplanıp isyan çıkarmış. Sebep de caminin tek minareli olması: “Biz ramazan ayında mahyalarda resim göremeyecek miyiz?” Bunun üzerine saray, camiye ikinci minareyi de yaptırmış.
Bir sorun da ramazan ayı kışa rastlayınca, yağmurlu gecelerde mahyayı korumakmış... Halk, iki minare arasında ateşten resimleri göremiyormuş. Bunu dert edinen bir mahyacı, içine su almayan özel kandiller tasarlamış. Bir de bardaktan boşanırcasına yağmurun yağdığı bir İstanbul ramazanına iki minare arası şemsiye resmi yapmış.
“İşte ramazan kültürü bu” diyor Sunay Akın, “Yağmurda ateşten şemsiye açılan bir aydır ramazan. Batı’nın Noel ışıkları varsa, bizim de mahya ışıklarımız var.”