'İyi bir dünya mümkün'

Altın Palmiye yarışına dönen Fatih Akın’ın ödüle yakınlığı bu kez tartışılır ama dün öğlen katıldığı ve alkışlarla karşılandığı basın toplantısında yine açık sözlüydü,

Esin Küçüktepepınar

Cannes’da en iyi senaryo ödülünü kazandığı “Yaşamın Kıyısı”ndan on yıl sonra “In the Fade” filmiyle Altın Palmiye yarışına dönen Fatih Akın’ın ödüle yakınlığı bu kez tartışılır ama dün öğlen katıldığı ve alkışlarla karşılandığı basın toplantısında yine açık sözlüydü, dünyayı saran terör olayları ve adalet mevzuları gibi gergin mevzularda kızgınlığını ve kaygısını belirtse de son kertede iyimser olduğunun altını çizdi ve farklı kültürlerin bir arada kaynaşarak tek bir ses olabileceğini söyledi, “İyi bir dünya mümkün” dedi.

Bombalamada ailesini kaybeden Alman genç bir kadının (Diane Kruger) adalet arayışını anlattığı filmin basın toplantısında gazetecilerin karşısına çıkan Akın, senaryo için Türklerin de öldürüldüğü bombalama olaylarıyla gündeme gelen Neo Nazi ırkçı terör örgütü NSU’nun davasını da araştırmış. “O dönem de olayların ardında Türkler ve Türk mafyası arandı ve bu beni daha da öfkelendirdi” diyen Akın, yine de terörün arkasındaki politik nedenlerle değil insanla ilgilendiğini söyledi: “Bu film kayıplarla ve matem tutmakla ilgili”. “Senaryoyu yazma aşamasında Paris, İstabul, Nice misali sayısız terör olayı yaşandı. Kırmızı halıda veya evde çamaşır yıkarken, terörün yarattığı yıkım insanın aklından hiç çıkmıyor” diyen Akın ekledi: “Küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz ve elbette korkutucu tarafları da var. Ama aynı zamanda bizi geliştiren tarafları da eksik değil ve bu yaptığımız iş, sinema da küresel bir iş, ben de küreselleşme çocuğuyum. Yine de iyimserim çünkü bu dünyada ışık da var. Işığın olduğu yerde gölge de vardır ve hepimizin gölgeleri var”.

‘Elbette kızgınım’

“Savaşlar ve çatışmalarla çevrili bir dünyada yaşıyoruz. Buna kızgınım elbette. Diğer yandan kızgınlık özellikle bir sanatçı için iyi bir şey, sizi harekete geçiriyor. Elbette korkuyorum ama sonuçta iyimserim” diyen Akın, filmin tartışmalı finaliyle ilgili “Bazen toplumun ve bireyin adalet duygusu çatışır. Çatışma varsa drama da vardır. Katja’nın yaşadıklarını ben hiç yaşamadım, bu durumda hiç bulunmadım. Baba ve koca olarak çok korkunç bir kâbus olarak görüyorum. Yazar olarak da kâbuslarımla yüzleştim” dedi. Diana Kurger ise “Sadece Manchester değil maalesef dünyada şu an birçok yerde yıkım yaşanıyor ve insanın aklından çıkmıyor. Tabii ki kurban ailelerini, kayıp yaşayanları gerçekten anlamam mümkün değil ama kalbimde hissediyorum” mesajını gönderdi.