İsviçre: Türkiye bir Batı ülkesidir

İsviçre Cumhurbaşkanı Pascal Couchepin, Kasım ayında Türkiye'ye yapacağı ziyaret öncesinde "Türkiye Avrupa'nın parçası olmalıdır." diye konuştu. Couchepin, sözde Ermeni soykırımı, laiklik, Terör zanlılarının iadesi ve küresel kriz konularında da değerlendirmelerde bulundu.

cumhuriyet.com.tr

İsviçre Cumhurbaşkanı Pascal Couchepin, kasım ayında Türkiye'ye yapacağı ziyaret öncesinde başkent Bern'de bir grup Türk gazeteciyi kabul ederek, çeşitli konularda görüşlerini dile getirdi.

İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 80. yıl dönümünü kutladıklarını belirten Couchepin, "Türkiye'nin İsviçre'nin en önemli ortaklarından biri olduğunu düşünüyorum" diyerek, şöyle devam etti:
"Öncelikle Atatürk döneminde başladı ilişkiler. Kanunlarımızı örnek aldınız. Türkiye bizim gibi AB'nin dışında. Bizim önceki cumhurbaşkanımız Kırgızistan'a gittiğinde, Türkiye'nin dünyanın o bölgesindeki nüfuzunu görünce şaşırmıştı. Türkiye'nin iki seçeneği var önünde. "Türk commenwealth"i (uluslar topluluğu) oluşturma imkanı var. Öte yandan Avrupa ve Batı ile ilişkilerini de geliştiriyor."

Türkiye'nin her iki yöne de gitmesi gerektiği görüşünü dile getiren Couchepin, "İstanbul'a gittiğimde kendimi Avrupa'da hissediyorum. Anadolu'yu dolaşırken, daha doğuda olduğunuzu düşünebilirsiniz. Ama Doğu Avrupa'da bazı yerlerde de kendinizi Avrupa'da hissetmezsiniz. Türkiye Avrupa'nın parçası olmalıdır" diye konuştu.

 

Sözde Ermeni soykırımı çelişkisi

İsviçre Cumhurbaşkanı Couchepin, ülkesinde Ermeni iddialarını yalanlayanların yargılanmasıyla ilgili bir soru üzerine de "Bence artık bunu tartışmamalıyız, geleceğe bakmalıyız. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün futbol maçı için Ermenistan'a yaptığı ziyareti saygı ve hayranlıkla karşıladım" dedi.

Couchepin, tarihi konuların tarihçilere bırakılmasını kendisinin de savunduğunu ve tarafların "trajik" olayların tarifini ortak şekilde belirlemeye çalışmaları gerektiğini söyledi.

Yahudilere karşı Nazi soykırımını inkar etmeyi yasaklayan ve ırkçılığa karşı çıkarılan bir yasaya dayanılarak, Ermeni iddialarını yalanlayanlar hakkında soruşturma açılmıştı. İsviçre Adalet Bakanı Christoph Blocher 2006 yılında Türkiye'ye yaptığı ziyarette, "Soykırım yasası başağrısı" diyerek yasayı eleştirince, şimdiki Cumhurbaşkanı Couchepin ve başka bakanlar, yargıya müdah kendisini sert şekilde eleştirmişti.


Laiklik farkı                                         

Couchepin, bir soru üzerine, İsviçre'de Türkiye'ye ilişkin yanılgılar olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birçok İsviçreli, Türkiye ve İsviçre'deki laikliğin benzer olduğunu sanır. Tarihi süreçler farklı. Modern Türkiye'nin kurucusunun iradesiyle laiklik Türkiye'de başladı. İsviçre'de ise bu süreç, iç savaşların da meydana geldiği asırlara yayıldı. Sürecin sonunda farklı dini gruplar, kavgaların son bulması için laiklik yolunu seçti. Bugün ise İsviçrelilerin çoğunluğu dindar olmadığı için böyle sorunlarımız yok."
 

Ilısu barajı

Ilısu barajı projesine ilişkin bir soru üzerine İsviçre Cumhurbaşkanı Couchepin, bu projeye katılacak firmalara İsviçre, Avusturya ve Almanya'nın ihracat kredisi teminatı vermeden önce Türk tarafının çevre ve sosyal konulardaki tedbirlerini açıklamasını beklediklerini söyledi.

 

Terör zanlılarının iadesi

Couchepin, İsviçre'nin, Interpol tarafından aranan zanlıları Türkiye'ye iade etmediğinin söylenmesi üzerine, şöyle konuştu: "Ama bizim bir terör örgütleri listemiz yok. Ben birisine terörist diyebilirim, ama örgütleri öyle sınıflandırmıyoruz. BM Güvenlik Konseyi böyle bir sınıflandırma yaparsa yaptırım kararı alırsa adım atarız. Biz diktatörlük değiliz, demokratik bir ülkeyiz. Her şeyi yürürlükteki yasalara göre yaparız."

Couchepin, Türkiye'yi hedef alan terör eylemlerini şiddetle kınadıklarını da sözlerine ekledi.

Küresel finans krizi

Daha önce ekonomi bakanlığı da yapmış olan Pascal Couchepin, dünyayı sarsan finansal krizin kökeninde finans kurumlarının düzene sokulması amacıyla yapılan düzenlemelerde aşırıya kaçılmasının rol oynadığını söyledi.

Couchepin, küreselleşme yüzünden risklerin tahminlerin ötesinde yayıldığını, bankacılık teknolojisindeki yenilikler ve matematiksel modellerle yeni mali enstrümanlar geliştirilmesiyle risklerin bilanço dışında çıkarıldığını belirtti. Couchepin, bilançoların risklerden arındırılmış halde sunulmasının sebebinin de aşırı düzenlemeler olduğunu kaydetti.

Piyasaları düzenleyici kuralların aşırıya kaçmaması gerektiğini, serbestliğin ağırlık kazanmasını savunduğunu anlatan Couchepin, "Tabii ki güçlü devletten yanayım. Ama piyasaları düzenleyici kurallar zaman içinde değişime uğramalıdır" diye konuştu.