İstinaf mahkemesi, DBP'li Zuhal Tekiner'e verilen hapis cezasını bozdu
Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nin görevden alınan Belediye eski Eş Başkanı DBP'li Zuhal Tekiner'e sokağa çıkma yasakları ilgili gazeteci Hasan Cemal'e verdiği röportajda 'örgüt propagandası yaptığı' iddiasıyla verilen 1 yıl 3 aylık hapis cezası, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi'nce (İstinaf) bozuldu.
DHAİfade özgürlüğünün terörle mücadele kapsamında en çok müdahale ve sınırlanmaya maruz kalan temel haklardan olduğunu belirten mahkeme, dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Silvan İlçesi'nde ilan edilen sokağa çıkma yasakları ilgili 2015 yılında gazeteci Hasan Cemal'e verdiği röportajda, "Artık tek başımıza değiliz, sonuna kadar mücadele edecek gücümüz var" ifadelerini kullanan Silvan Belediye Eş Başkanı DBP'li Zuhal Tekiner, Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kararın açıklanmasının ardından Tekiner'in avukatı hapis cezasına Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi'nde itiraz etti. Yapılan itirazı değerlendiren Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4'üncü Ceza Dairesi, Zuhal Tekiner hakkında verilen ceza kararını oy birliğiyle bozarak, dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, EN ÇOK MÜDAHALEYE MARUZ KALAN HAKLARDANDIR'
Kararın gerekçesinde Yargıtay içtihatları, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüne ilişkin maddelerine atıfta bulunan mahkeme, ifade özgürlüğünün teminat altına alındığını vurguladı. İfade özgürlüğünün terörle mücadele kapsamında en çok müdahale ve sınırlanmaya maruz kalan temel haklardan olduğu belirtilen kararda şöyle denildi:
"Nitekim Terörle Mücadele Kanunu'ndaki propaganda yasağı bu duruma örnek teşkil etmekle birlikte yasa koyucu maddede zaman zaman yaptığı degişikliklerle, özgürlüğü genişletmiştir. Terörle mücadele kendine özgü bir takım zorlukları barındırdığından, devletlerin bu mücadelede daha geniş bir takdir marjına sahip olduğu kabul edilmekle birlikte terörle mücadele de bir hukuk rejimidir. Uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerin ihmal edilebileceği bir alan değildir. İfade özgürlüğü, sadece memnuniyetle karşılanan, zararsız veya önemsiz sayılan, insanların kayıtsız kalabileceği bilgi ve fikirler için değil, aynı zamanda demokratik toplumu şekillendiren çoğulculuğun, hoşgörünün ve geniş fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik olarak saldırgan, şok eden, rahatsızlık veren veya ayrılık yaratabilen fikirler içinde uygulanabilmelidir. Sanığın sözlerinin ne şekilde terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek nitelikte olduğu ve ifade özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı, atılı suçun yasal unsurlarının ne şekilde oluştuğunun tartışılıp, buna göre sanığın hukuksal durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeyerek, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden karar verilidiği anlaşıldığından; sanık avukatının itirazları yerinde görüldüğünden, hükmün bozulmasına, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir."