İstiklal Caddesi çalgıcıları
Son zamanlarda İstiklal Caddesi'nde giderek artan sayıda sokak çalgıcılarıyla karşılaşılmakta. Müziğin sadece konser salonları, barlar gibi mekânlarda değil, sokaklarda da icra edilmesi çok güzel bir durum. İstiklal Caddesi'nde şu sıralar yerli ve yabancı birçok sokak çalgıcısının yer alması elbette ki renkli bir durum. Sokak çalgıcılığı ciddi bir iştir. Müzisyenlikle ilgisi olmayan, amatör denemeyecek kadar kötü çalan insanların caddeye dizilmeleri gürültü kirliliği yaratmakta.
cumhuriyet.com.trİstiklal Caddesi Osmanlı’dan başlayarak İstanbul’un Batı kültürüne açılan kapısı olmuş. Daha 16. yy’da Alosio Gritti, Osmanlı’nın başkentinde, Beyoğlu’nda bahçeli bir saray inşa eder. Taksim’den İstiklal’e girdiğinizde sağda Fransız Konsolosluğu, solda az içerde ise büyük bir Katolik Kilisesi görürsünüz. Cadde sayısız pasajlarıyla 19.yy Paris’ini de çağrıştırır. Bunlardan en ünlüsü 1876’da Rokoko stilinde inşa edilmiş olan Çiçek Pasajı’dır. Yurtdışından gelen turistlere bu caddeye kesinlikle uğramaları tavsiye edilir. Ancak son yıllarda giderek doğululaştırma eğilimi görülmekte ve oryantal bir kimlik ağır basmakta. Özellikle kitap satan bazı dükkânlardan gelen kalitesiz müzikler yıllarca bangır bangır çalındı. Son zamanlarda bu tarz müziklerde bir azalma görülmesi sevindirici. Eskiden kalma bir iki müzik dükkanının ısrarla 60’lı yılların nostaljik müziklerini çalmaları ise gayet hoş. Ancak iyi ya da kötü, insanlar bu müzikleri dinlemek zorundalar mı?
Cadde uyumuyor
Asıl konumuza yani İstiklal Caddesi’nde çalan çalgıcılara dönersek, özellikle geceleri cadde boyunca sayısız müziğe maruz kaldığımızı belirtmeliyim. Caddeden, cafe ve barlardan gelen canlı ya da kaydedilmiş müzikler birbirinin peşi sıra bir gürültü kirliliği yaratmaktalar. Birkaç yıl önce arkadaşım ressam Rıfat Şahiner, İstiklal Caddesi gürültülerinin müziğini işleyeceğimiz ortak bir proje teklif etmişti. John Cage’in gürültünün de müzik olabileceğini ortaya koymasından sonra, çağdaş müzisyenler gürültü olarak nitelenen birçok sesi müziğe dönüştürdüler. İyi dinlenilirse her seste müzik duyulabilir. Ancak bu durumdan İstiklal Caddesi boyunca gelen müziklerin bir gürültü oluşturmadığı sonucunu da çıkaramayız. Cadde boyunca gelen müziklerin hiçbir bütünlüğü, uyumu yok. Ses olması gerekenden çok fazla açık. En önemlisiyse müzikal kalite birçoğunda sözkonusu değil. Akordu bozuk gitarla hiçbir değeri olmayan pop parçalarını tıngırdatanlar, öğrendiği birkaç ritmi darbukayla çalan çingene çocuklar, kemençe bağlama gibi sazlarımızı sıradan çalanların peşi sıra dizilmeleri, Bremen mızıkacılarını anımsatmakta. Ancak bana en kötü gelen görme özürlü bazı vatandaşlarımızın kalitesiz çalgıları kötü bir şekilde çalarken yanlarında bir başka kişinin kutuyla durup para beklemesi. Bu maalesef bildiğimiz dilencilik durumu ve caddeye hiç uymamakta. İstiklal caddesi gibi sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en önemli caddelerinden birinde bu tarz müzikler nasıl yer alabiliyorlar anlamak mümkün değil. Caddede sürekli dolaşan temizlik aracının oluşturduğu gürültü ise başrolde. Araç çevre temizliği için alınmış ancak ciddi bir gürültü kirliliği yapmakta.