"İstifa, RTÜK'ü de Parlamentoyu da beni de rahatlatır"

Katıldığı bir televizyon programında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın RTÜK Başkanı Zahid Akman ile ilgili girişimine dair açıklamalarda bulunan TBMM Başkanı Köksal Toptan, Akman'ın üyelikten ayrılmasının RTÜK'ü de Parlamentoyu da kendisini de rahatlatacağını söyledi. Toptan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanmasının yolunun açılması, ÇYDD Başkanı Türkan Saylan'ın cenaze töreni ve Anayasa değişikliğine kadar birçok konuda konuştu.

cumhuriyet.com.tr

CNN Türk'te ''Yedi/24 Gündem'' programına katılan TBMM Başkanı Köksal Toptan soruları yanıtladı. Toptan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili olarak Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği karar hatırlatılarak, ''Bu süreçte rolünüz oldu mu?'' sorusuna karşılık şunları söyledi:
''Bugün bir gazetemizin manşetinde var; İşte deniyor ki 'Gül'ü bu noktaya getiren Toptan, Erdoğan ve Şahin'dir' diye. Niye? Ben, buradan dokunulmazlık dosyasını Başbakanlığa gönderdim, Başbakanlık da Adalet Bakanlığına gönderdi. Demek ki biz bunun müsebbibiyiz. Öyle değil. Milletvekilliği şu yahut bu nedenle, hangi nedenle olursa olsun biten bir kişinin bizdeki dosyası hemen, kendiliğinden Başbakanlığa gönderilir. Sayın Abdullah Gül'ün de dosyasını biz, o şekilde Başbakanlığa göndermişiz. Orada 'dokunulmazlığı kalkmıştır, artık yargılayabilirsiniz' anlamına gelecek ne kelime var, ne cümle var. Bu süreçten öyle bir anlam nasıl çıkarılır, doğrusunu anlayabilmiş değilim.''

Toptan, ''Geçen yıl ilk söyleyen sizdiniz; 'RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın görevi bırakması gerekir, hakkında bu kadar iddialara karşı o makamı vermesi gerekir' dediniz. Şimdi o noktaya gelinmiş. Başbakan Yardımcısı istifasını istedi. Deniz Feneri soruşturmasının resmen başlatılması ve Akman'ın konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna, ''Sayın Arınç'ın girişimini çok olumlu bulduğumu ifade etmeliyim. Böyle bir gelişme, hem RTÜK'ü hem Parlamentomuzu hem de Sayın Zahid Akman'ı rahatlatacaktır diye düşünüyorum. Burada şu tespitleri de yapmakta yarar var; Sayın Akman'ın Başkanlık görev süresi, 17 Temmuz'da bitiyor'' dedi.

''İstifa etmiş olmuyor o zaman...'' denmesi üzerine Toptan, ''Açıklaması ne kadar doğru bilmiyorum ama... Başkanlığa aday olmayacağını söylüyor. Ama üyeliği 2013 yılına kadar devam ediyor. Bilemiyorum tabii ama...'' diye konuştu. Köksal Toptan, ''Sizce üyelik de mi devam etmemeli'' sorusuna, ''Yani, RTÜK'te kendisini rahatlatır diye düşünüyorum, Sayın Akman'ın o görevden ayrılmasını... RTÜK'ü de rahatlatır, Parlamentoyu da rahatlatır, kendisini de rahatlatır diye düşünüyorum'' karşılığını verdi.

Ağustos'ta yapılacak Meclis Başkanlığı seçimlerinde tekrar aday olup olmadığı sorusu üzerine Toptan, ''Vakit geldiği zaman arkadaşlarla, parti yönetimiyle, sonuçta ben AK Parti milletvekiliyim. Partinin lideriyle bu konuları konuşuruz. Sonuçta bu bir siyasi tercih, siyasi karardır. Öyle bir paylaşma yapmadan benim bir şey söylemem çok şık bir hareket olmaz'' diye konuştu.

 

Türkan Saylan'ın cenaze töreni

Türkan Saylan'ın cenaze törenine devleti, hükümeti temsil eden kimsenin katılmamasına ilişkin soru üzerine Toptan, yayımladığı başsağlığı mesajında görüşlerine yer verdiğini anımsattı.

Kendisinin Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde Saylan'ın da eğitim gönüllüsü olduğuna işaret eden Toptan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki kızların eğitimi için çok uğraştığını, bu uğraşlarının sonucunu büyük oranda aldığını söyledi.

Hükümetin yahut devletin önemli organlarının temsil edilip edilmemesi olayının tartışıldığını ifade eden Toptan, bu tür cenazelerde bazı grupların istenmeyen eylemleri olabileceğini, bu tür olayların da medyada ''iyi oldu bunlara'' der gibi haber yapıldığını bildirdi.

 

DTP'li milletvekilleri

Toptan, DTP'li milletvekillerin 1994'te yaşanan olay gibi Meclis kapısından gözaltına alınıp alınmayacağına ilişkin bir soru üzerine, ''1994 çok farklı. O dönemde milletvekillerin dokunulmazlıkları kaldırıldı, alınıp mahkemeye götürüldü. Şimdi durum farklı. Savunmalarının alınması için bir girişim var'' diye konuştu.

Farklı kesimler tarafından ''DTP'yi koruduğu veya korumadığı'' şeklinde kendisine yönelik eleştiriler yapıldığını bildiren Toptan, konuyla ilgili sözlerinde bir değişiklik olmadığını, ilk söylediğiyle bugün söylediklerinin aynı olduğunu vurguladı.

 

"215 dosya var"

DTP'li bazı milletvekillerinin seçimlerden önce işledikleri iddia olunan suçlarla ilgili yargılama sürecinin başladığını belirten Toptan, Anayasanın 83. maddesinde dokunulmazlığın düzenlendiğini, Anayasanın 14. maddesi kapsamında ''devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler'' kapsamında suç işlemeleri halinde dokunulmazlığın işlemeyeceğinin, yargılamanın süreceğinin yer aldığını bildirdi.

Yargılama yapılabilmesi için seçimden önce ve devletin birliği, bütünlüğü aleyhinde işlenen bir suç olması gerektiğine dikkati çeken Toptan, şunları söyledi:
''Parlamentoda bazı milletvekillerin dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili 215 dosya var. Ele alınanların dokunulmazlığının kaldırılması dönem sonuna bırakılıyor. DTP'lilere karşı kesinlikle siyasi tavır söz konusu değil. Meclisteki dosyaların (fezlekelerin) 101 tanesi PKK terör örgütünü propaganda, 41'i suçu ve suçluyu övmek, 16'sı halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek. Dosyaların büyük bir kısmı Anayasanın 14. maddesi kapsamına giriyor. Onlarla ilgili bir sorun yok. Kala kala elimizdeki 8 dosya var. Biri hakkında 3 diğerleri hakkında 1'er dosya var.''

 

"Sadece Türk'e tebliğ yapılmadı"

Savunma yapmaları için DTP'li 4 milletvekiline mahkeme tarafından tebliğ yapıldığını, sadece DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'e tebliğ yapılamadığını dile getiren Toptan, kendilerine tebliğ yapılan milletvekilleri hakkında savunma yapmadıkları gerekçesiyle ihzar müzekkeresi (zorla getirme yazısı) çıkarıldığını kaydetti.

''Devletin her katmanındaki insan olaya sühuletle yaklaşıyor'' diyen Toptan, şöyle devam etti:
''Mahkeme bize yazı yazma gereği hissetmiş. Aslında yazmak zorunda değil. TBMM'ye, milletvekilliğine duydukları saygı nedeniyle yazdıklarını belirtiyorlar. Burada ciddi bir hukuki tartışma var. Araştırma çalışmalarımıza devam ediyoruz. Savunma bir hak. Sanığın vazgeçilmez bir hakkı. Savunması alınmadığı takdirde AİHM ve bizim temyizin, Yargıtayın kararına göre dava bozuluyor. Bunu teorik olarak tartışmak lazım. Bir hakkı, mükellefiyet haline getiriyor. Hakkı, mükellefiyet haline getirmek ne kadar doğru tartışılması lazım. Herkesin içini rahatlatan bir sonuca varmak önemli.''

 

"Türkiye bir daha o fotoğrafı görmeyecek"

Toptan, Kürt Sorunu konusunda herkes tarafından dillendirilen bir yumuşama süreci yaşandığına ilişkin soruyu da cevaplandırdı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ortaya koyduğu, hükümet ve başkaları tarafından da dile getirilen söylemler olduğuna değinen Toptan, ''Bu yumuşama süreci belki de Türkiye'yi terör belasından kurtaracak; bilmiyoruz. Buraya herkesin katkı yapması lazım, DTP'lilerin de katkı yapması lazım. Bunlar belki aklanacak. Bunlar mahkum değil ki. Gördük ki bizim gayretlerimize rağmen bana da dönük sert tepkiler ortaya koydular. Yaptığımız bizim işimiz değil. Daha önce müzekkere çıkarılmış, zorla getirin diye yazı çıkmış, idare yapmamış. İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve diğer ilgililerle de görüşüyorum; en makul yolu bulmaya çalışıyoruz. Çıkardığım sonuç, Türkiye bir daha o fotoğrafı görmeyecek'' diye konuştu.

 

"Önce iklim..."

TBMM Başkanı Toptan, Cumhurbaşkanı Gül'ün Kürt açılımını destekleyip desteklemediğine ilişkin soruyu şöyle cevaplandırdı:
''İçeriğini bilmiyorum ama benim üzerinde durduğum niyettir. Devletin en yüksek katı tarafından dillendirilmesidir. Ortamın yumuşatılmasıyla başlatılacak bir süreç. Eylemlere son vermek, açıklamaları çok dikkatli yapmak, iyi niyetin ortaya konması lazım. Önce iklim.
Genel olarak bu tablodan kim memnun olabilir ki; gencecik çocuklar ölüyor, dağa çıkan çocuklar ölüyor. 30-35 bin insan ölmüş 1984'ten bu yana. Bu tablodan kimsenin mutlu olması mümkün değil. İklim sağlandıktan sonra neler yapılabileceği konuşulur. Belli kırmızı çizgilerde kalınması şartıyla; devletin üniter yapısı, tek devlet, tek millet, tek bayrak bunların tartışması olmaz.''

Toptan, PKK'nın değişip değişmediğine ilişkin bir soruya da ''PKK bir nokta, bir lider değil; onu topyekun düşünmek lazım. Bir yere bakıp genelleme yapmak yanlış olur. Hasan Cemal'in yazdıklarını önemsiyorum ama sadece orası değil, Genel olarak bir iklim yumuşaklığına ihtiyacı var'' karşılığını verdi.

 

Anayasa değişikliği

Toptan, Anayasa değişikliğine ilişkin ''Siz işinizi nasıl yapacaksınız?'' sorusuna karşılık, şunları kaydetti:
''1982 Anayasası, dünya şartlarında yapıldığında olabilir ki iyi bir anayasaydı ama 2009 yılının anayasası değil. Hiçbir ihtiyaca cevap vermiyor. Tartıştığımız konulardan da anlaşılıyor ki yanlışları var eksikleri var. Böyle olunca aslında yeni bir anayasa yapmak lazım. Ben önerdim, kimse itibar etmedi. Ama bu günlerde biraz konuşuluyor. Türkiye'nin Anayasa yapımcısı bir Meclise ihtiyacı var. Orada bir takım güvensizlik işaretleri var. Deniliyor ki yeni bir anayasa yaparsa, laiklik ilkesi başta olmak üzere bazı ilkelerden vazgeçilebilir endişesi var. Halbuki, tabii o bir kanun gerektiriyor, Anayasa yapımcısı bir meclis kurulacaksa...Oraya bir hüküm konulur, denilir ki 'Anayasanın ilk 4 maddesi korunmak üzere yeni bir anayasa yapabilir' diye. O zaman bu güven bunalımı aşılabilir. Doğrusu o. Ama onu bir tarafa koyduk, çünkü çok fazla ilgi ve itibar görmedi. Ama 1982 Anayasasının ayağımıza takılan bir takım hükümleri var. Siyasi olarak ,devletin reform hareketleri olarak, yargının, ekonominin, her kesimin şikayetleri var. TBB, TÜSİAD, TOBB ve bazı siyasi partilerin anayasa taslakları var. Ben eylül başında siyasi parti liderlerine mektup yazmıştım. 1 Ekime kadar 4 tane komisyon kuralım diye; Anayasa Uzlaşma, İçtüzük, AB uyum yasaları, siyasi partiler seçim, siyasi etik ve siyasetin finansmanı komisyonları. CHP, önce hiçbirine üye vermedi, diğer 3 parti verdi. Sonradan CHP, İçtüzük Komisyonuna üye verdi. 4 parti iyi bir çalışma yapılarak, uzlaşarak İçtüzük taslağı ortaya çıkardılar. Demek ki uzlaşma mümkün. Anayasa için de aynı şeyi yaparız, yapmamız lazım. Uzlaşamadığımızı anlayabilmek de bir çalışmadır. AK Parti 15 madde, CHP 10 madde getirir- CHP'nin bu Anayasada değişmesini istediği madde yok mu, var. Onlar da onu getirir. MHP 8 madde getirir, DTP 5 madde getirir. Muhtemeldir ki bunların bir kısmı örtüşür. Bu örtüşenlerden başlamak suretiyle bir anayasa değişikliğini bu Meclis yapmalıdır, yapabilir diye düşünüyorum.''

Toptan, ''yapabilir mi?'' sorusuna, ''yapabilir'' derken, ''Bunun için siz ne yapacaksınız?'' sorusuna ise ''Bunun için ben elimden geleni yapacağım'' karşılığını verdi. Toptan, ne yapacağı sorusuna, Anayasa değişikliğiyle ilgili somut olarak öneriler gelmesi halinde bunu diğer partilere götürebileceğini belirterek, ''Öneriyi kim getirirse getirsin. Bunu AKP, CHP, MHP, DTP de getirebilir'' dedi.

''Anayasa değişikliği konusunda AK Parti'nin sayı eksiğini de giderecek bir uzlaşma yaratacağınıza inanıyor musunuz?'' sorusuna, ''Olaya bu dediğim çerçeveden yaklaştığımız taktirde uzlaşma sağlarız'' diyen Toptan, ''Sizin söylediğiniz farklı bir yöntem. Bu söylediğiniz şey Uzlaşma Komisyonu olmayacak'' denilmesi üzerine, ''Olur. Temaslarımın sonunda nihayet bir uzlaşma komisyonu kurmamız lazım. Onu kuramazsak, devamlı ben maddeleri oraya buraya taşıyamam. Müzakere zeminini ortaya çıkarmamız lazım. O da uzlaşma komisyonu ile olur'' ifadesini kullandı.

 

Cumhurbaşkanı ve Meclis'in görev süresi

Toptan, Meclis ve Cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili soruyu yanıtlarken de şunları kaydetti:
''Belli ki bir tereddüt var. O nedenle süreci netleştirmemiz lazım. 4 yılsa, -ki benim kanaatim o- onu netleştirmemiz lazım. Netleştirmediğimiz takdirde iş, YSK'ya kalır. YSK da belirsizlikten şikayetçi. Mutlaka yasa koyucunun bunu netleştirmesi lazım. Belki Anayasanın referandumla değişen maddeleriyle ilgili geçici bir madde konulabilir. Zaten bizim Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir kanun çıkarma zorunluluğumuz var. 5 sene olsun, 7 sene olsun, ne olursa olsun, bundan sonra Cumhurbaşkanını halk seçeceği için onunla ilgili yasal düzenleme de yapmamız lazım. Onu da çok geciktirmeden yapmamız lazım. Ama böyle bir yasal düzenleme yapılmadığı takdirde, bu tartışmalar çok sürer. Süre yaklaştığında bu tartışmalar çok sağlıksız ortama da kayabilir. O nedenle bu çalışmaları yapmamız lazım.''