İşte Dışişleri'nin çifte standardı

AKP hükümeti dinci Hamas ile yakın temas içinde olmayı sürdürüp hemen her düzeyde görüşme yaparken Dışişleri Bakanlığı'nın, siyasal İslama vize vermeyen yapısı ile bilinen ve halen Fas'ın işgali altında bulunan laik Batı Sahra ile resmi temas kurmaktan kaçındığı ortaya çıktı.

cumhuriyet.com.tr

Hükümet, dinci Hamas ile görüşmede sakınca görmezken, Dışişleri Bakanlığı laik Batı Sahra’nın meşru temsilcisini kabul etmedi. Behssiat Ankara’dan eli boş döndü.

Dışişleri Bakanlığı, BM Güvenlik Konseyi üyesi olması nedeniyle Türkiye’ye Batı Sahra sorunu konusunda bilgi vermek için randevu talebinde bulunan özel temsilci Muhammed Behssiat’a hiçbir gerekçe göstermeden “hayır” yanıtı verdi. BM şemsiyesi altında Fas ile doğrudan görüşme sürecinde olmasına karşın, Dışişleri Bakanlığı, Batı Sahralı temsilciye adres olarak Türkiye’nin New York’taki Daimi Temsilciliği’ni gösterirken, Behssiat, “Ankara’dan önce Viyana’daydım. Onlar hiçbir çekince göstermediler ve beni kabul ettiler. Oysa biz, laik demokratik yapısı ile Türkiye’yi örnek alıyoruz” dedi.

 

‘Türkiye’yi örnek aldık’

Behssiat, geçen salı günü yaptığı ve olumsuz yanıt aldığı randevu talebi sonrasında sorularımızı yanıtladı. Batı Sahra sorunu ve sorunun yakın tarihi konusunda bilgi veren Behssiat, Ankara’nın diplomatik olarak tanımadığı Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti’nin laik ve demokratik yapısı ile Türkiye’yi örnek aldığını söyledi. Türkiye’nin 2009-2010 BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi olması nedeniyle, Batı Sahra sorunu konusunda bilgi vermek üzere Polisario Cephesi (Batı Sahra’nın Özgürlüğü için Halk Cephesi) adına Ankara’ya geldiğini dile getiren Behssiat, Dışişleri Bakanlığı’nın Kuzey Afrika ile ilgili Genel Müdürlüğü’nden telefonla randevu talebinde bulunduğunu, ancak kendisine hiçbir gerekçe gösterilmeden “hayır” yanıtı verildiğini anlattı. Behssiat, Türkiye’ye gelmeden önce Güvenlik Konseyi’nin diğer üyeleri olan Avusturya ve Hırvatistan’a da gittiğini, her iki ülkede üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin kendisi ile görüştüğünü belirtti ve “Oysa, Güvenlik Konseyi üyesi olarak Türkiye’nin bizim sorunumuzla ilgilenmesi, bizim için büyük önem taşıyor. Bana, Türkiye’nin New York’taki Daimi Temsilcisi ile görüşebileceğimi söylediler. Biz Fas ile resmi müzakere yürütüyoruz. Türkiye’nin Fas ile olan ilişkilerinden dolayı, beni kabul etmemeleri söz konusu olmamalı” dedi. Fas’ın çok ciddi bir İslamcı yönelimi olduğuna dikkati çeken Behssiat; Fas halkının, kralı, Tanrı’nın dünya üzerindeki temsilcisi şeklinde gördüğünü, Faslıların birer vatandaş değil, kralın kulu olduğunu anlattı. Türkiye’nin ayrılıkçı terör konusundaki hassasiyetinin hatırlatılması üzerine, Polisario Cephesi’nin hiçbir zaman terörle ilgisinin olmadığını, hiçbir terörist faaliyette bulunmadığını, Batı Sahra’nın meşru temsilcisi olduğunu vurgulayan Behssiat, AKP’nin bütün dünya tarafından terörist ilan edilmiş olan Hamas ile görüşmekte bir sakınca görmediğini, bunun da kendileri için hayal kırıklığı olduğunu dile getirdi. Behssiat, Kosova örneğini de gündeme taşıyıp, “Türkiye, Kosova bağımsızlığını ilan ettikten hemen sonra onu tanıdı ve orada büyükelçilik açtı. Batı Sahra’nın uluslararası meşruiyeti, Kosova’ya göre çok daha fazla. Kimse Kosova’yı bilmiyorken, Batı Sahra sorunu vardı” dedi.

Sözlerini, “Biz laik insanlarız. Anayasamız da laiktir. Anayasamıza göre Batı Sahra’da deklare edilmiş ya da edilmemiş hiçbir dinci parti kurulamaz. Biz, Fas’tan bize yönelik dinci baskıyı da hiçbir şekilde kabul etmiyoruz” diye sürdüren Behssiat, diğer Arap ülkelerinin az gelişmişliğini de dinci yönetim yapılarına bağladı. Behssiat, Fas’taki AKP’nin Türkiye’deki iktidar partisi ile bire bir benzeştiğine işaret ederek “Ilımlı İslam çok büyük bir tehlike. Özellikle zayıf bünyeli toplumlar için. O nedenle güçlü olmak zorundayız” dedi.