"İstanbul'da umut var"

Alternatif tiyatro topluluğu "Didaskali'nin kurucuları Paris'te başladıkları kariyerlerinin rotasını Türkiye'ye çevirdi.

cumhuriyet.com.tr

Genç oyuncular Çisil Oğuz ve Nadir Sönmez tarafından kurulan tiyatro topluluğu Didaskali, topluluğun ilk oyununu, 6 Eylülde Galata Performda sahnelemeye hazırlanıyor.

Oyunculuk ve yönetmenlik çalışmalarına Galatasaray Lisesi Tiyatro Topluluğunda başlayan ikili, ilk kez 2007 yılında, Jean Genetnin Hizmetçilerini sahnelemek için bir araya gelmiş. Ardından, Nadir Sönmez, 2008de Paris Sorbonne Nouvelle Üniversitesinde tiyatro eğitimi almak için Fransaya gitmiş, lisansının son yılında Erik Satie Konservatuvarına kabul edilmiş. Çisil Oğuz da 2009da yine Paris Sorbonne Nouvelle Üniversitesinde tiyatro eğitimine başlamış; ardından, o da lisansının son yılında Maurice Ravel Konservatuvarına kabul edilmiş.

Adını, tiyatro metinlerinde parantez içinde yazılan, genelde sahne hakkındaki kısa bilgi, direktif ve açıklama anlamına gelen Didaskaliden alan topluluğun hikâyesinin gerisini onlardan dinliyoruz.

Çisil Oğuz,Paristeki özel tiyatro okulu Studio Mullerin düzenlediği yarışma olan Grand Concours de duo Dacteurse katılmak için, tekrar beraber çalışmaya başladık. Bu yarışmanın sonucunda, bu yılın şubat ayında da, Harold Pinterın The Loverıyla ikincilik ödülünü aldık. Sonrasında beraber proje üretmeye devam etmeye karar verdik, Fransız yazar Marie Nimiernin La Confusion adlı oyununu Keşmekeşadıyla Türkçeye çevirip İstanbulda sahnelemek üzere Didaskaliyi kurduk sözleriyle anlatıyor süreci.

Tam da bundan sonrasını konuşmalıyız aslında. Türkiyede tiyatro alanında son dönemde dozajı giderek artan yıkıcılıkta söylem ve eylemler hayata geçmeye başlamışken, ikilinin Paristen kalkıp Türkiyeye gelmesi şaşırtıcı bir bakıma. Neden Türkiyeye dönmeye karar verdiklerini soruyorum, Çisil Oğuz yanıtlıyor:

Pariste devlet tiyatrolarında önemli ve büyük oyunlar sahnelenir, bu oyunların belli bir kitlesi vardır. Özel tiyatroların da kendine göre, daha farklı bir kitlesi vardır. Oyuncular, devlet tiyatrosuna geçmek için önce özel tiyatroyla işe başlamak durumundadır. İstanbulda ise durum bambaşka. Burada yeni mezun bir oyuncu, alternatif tiyatrolara başvurup çok iyi projelerin içinde yer alabiliyor. Diğer yandan burada devlet ve özel tiyatrolar arasında apayrı kitlelerden söz edilemez de.

Her iki tiyatro da her türlü kitleye hitap ediyor. Burada yeni bir oluşum ve umut var gibi hissediyoruz ve bu yeni oluşuma dahil olmak için Türkiyeye geldik. Tabii, hükümet yetkililerinin bazı açıklamaları endişe verici ama sırf bu nedenle bizlerin tiyatro yapmayı bırakmaması lazım.”

- İki kişiden oluşan Didaskali topluluğunun belli bir duruşu var mı?

N.S: Katı bir duruşumuz olmamasına rağmen her ikimiz de çağdaş tiyatro metinlerini çok beğeniyoruz. Oyun seçkilerimizde, hayatın içindeki olağan, banal ve küçük detaylar üzerinden hareket ediyoruz. Normal hayatta bakmayı sevmediğimiz şeylere dikkat çekmeyi istiyoruz.

-İlk oyun olarak neden Keşmekeşi seçtiniz?

Ç.O: Keşmekeş, ikili ilişkiler üzerine bir oyun. Metinde Sandra ve Simon adında iki karakter var ve aralarındaki ilişki kolayca, hemen tanımlanabilir bir ilişki değil. Biz, oyuncular olarak bu tanımlama çabamızdan sıyrılabileceğimizi düşündük. Aynı şeyi seyircinin de yapmasını istedik, tanımlamaktan vazgeçip yalnızca bakmakla yetinmesi. Oyun yalnızca bakma ve baktırma eylemi üzerine.

- Zorlanmıyor musunuz?

N.S: Zorlanıyoruz çünkü oyuncu olarak sıradan sözcüklerle ilişkinin derinliğini vermeye çalışıyoruz. Diğer yandan yönetmensiz çalışıyoruz, yaptığımız işe hem oyuncu hem de yönetmen gözüyle bakmaya çalışıyoruz. Bunun da belli zorlukları var.

 

‘Keşmekeş’eylülde sahnede

Galataperform:

6 Eylül Perşembe

7 Eylül Cuma

11 Eylül Salı

13 Eylül Perşembe

14 Eylül Cuma

www.didaskali.org