İstanbul'da aşk yok
Burcu Güneş'e göre aşk bir sihir. O yüzden aşkı becerebiliyorsak hepimiz sihirbazız. Yeni albümünün adı işte bu yüzden "Sihirbaz". Güneş, 30 yaşının sınırında "artık yara alacak zaman yok benim için" diyor. İçindeki çocuğa söz geçiremediği zamanları olsa da şimdi daha olgun. Pusulası sezgileri. Popüler kültürün kaygan zemininde tutunmanın yoruculuğa inat bildiğini okumaya devam ediyor.
cumhuriyet.com.trBurcu Güneş‘in yeni albümünün adı “Sihirbaz”. Sanatçı için bu albüm bir arayış. O yüzden içinde pop, arabesk, Türk sanat müziği, rock gibi pek çok tadı barındırıyor. Artık daha fazla caz söylemek istiyor, akustik bir pop albümü planı, Zeki Müren şarkılarını yorumlama hayali var. En çok istediği ise doğduğu İzmir’de hazırlayacağı bir albüm yapmak.
-Bir önceki albümünüz “Ben Ateş Ben Su” ile yeni albümünüz “Sihirbaz” arasında üç yıllık bir ara var. Gerçi o sırada bir de remiks çalışmanız oldu. Yine de bu süre biraz uzun değil mi?
Repertuvar, ekip çalışması, müzisyen seçimi, demlenme ve konserler derken zaman akıp gidiyor. Zaten artık albümlerden beklenen anlam da farklı. Ben de daha pratik bir şekilde ne yapabilirim diye düşündüm. Ama tek şarkılık ya da kısa albümler yapmak istemiyordum. Albümler satmıyor, rekabet amansız. Artık iyi şarkılar ve iyi görsel gerekiyor. Bunların tek geri dönüşü ise konserler. Tüm bunlara karşı benim isteğim vitrinimle, her şeyimle müziğe hizmet etmek. O yüzden bu süreyi uzun bulmuyorum.
Yaşanmışlıklar...
-Bu albümde neyin peşinden gittiniz?
Aslında hep arayıştaydım. O yüzden albümde farklı nitelikte bestelerim var. Bir çok pop tarzı, arabesk, Türk sanat müziği ve rock bir arada. Sözel olarak da duygularımı ve yaşanmışlıklarımı iyi ifade etmeye çalıştım.
- “Sihirbaz”da Selami Şahin ve Fuat Güner’le çalışmalarınız var.
Selami Şahin’le karşılaştık, “Bundan İbaret”i mırıldandı ve o an albüme girdi şarkı. Diğer şarkılarla uyum sağlar mı diye elbette düşündüm. Ama şarkı kendini dinletiyordu, kendine özeldi ve ruhu vardı.
-Can Yücel’in “Ateş ve Suyun Aşkı”ı da Fuat Güner yorumuyla fazlasıyla dinlenebilir olmuş.
Albüm sürecinde Fuat Güner ile sık sık görüşüyorduk. Çok fazla ortak noktamız olduğunu düşünüyorduk ve bu ortak çalışma doğdu. Fuat Güner şarkıya çok şey kattı, su gibi akıyor, pırıl pırıl... Hem bu şarkı Can Yücel’e de bir selam oldu. O insana dokunan bir adamdı, düşündürüyordu. Sadeydi, bizdendi, hayattan ve gerçekti.
- “Sihirbaz” şarkısı albüme ismini de veriyor. Bu, neye bir gönderme?
Sihirbaz, sözcüklerin bir oyunu. Müzikte deneyselliği seviyorum. Diğer yandan Sihirbaz dinleyenin algısına açık. Sade, kolay anlaşılır. Aşık olmayı anlatıyor, çünkü aşk bir sihir. O yüzden aşkı becerebiliyorsak hepimiz sihirbazız. Hem aşk her şeyi yaptırır, aşkla her şey yapılır demek bu. Ben ise kolay aşık olamam. Sanırım o yüzden benim için daha da sihirli.
Dürüstlük ve samimiyet
-Peki, neden?
Bazen hazır oluyorum ve aşk geliyor. Aşık olduğumda gözüm kararıyor ve her şeyi ona adıyorum, önceliklerim değişiyor. Bu çok güzel, biraz da çocukça ama yaralayıcı. Kendimi dengelemeye çalışıyorum, kolay olmuyor. Zırhlarımı indirdiğimde korumasız kalıyorum. Bu da her zaman göze alabileceğim bir şey değil.
-Ama bu kadar duvar aşkın önüne geçmek için yeter de artar bile.
Eskiden daha özgürce hareket ediyordum. Sanırım aşk artık mantık duvarına çarpıyor. Çünkü aşkta hayatımı suiistimal ediyorum. Karşılığını ne kadar aldığımı düşünüyorum ve bilemiyorum. İstanbul’da aşka inanmak ise çok zor.
- Yani “bu şehirde aşk yok” mu?
İstanbul’da bunu pek yakalayamadım ya da ben yanlış seçimler yaptım. Özellikle bu yakada, Avrupa’da aşk yok. Her şeyi tüketiyorlar, herkesin acelesi var. Hayat bu kadar hızlı yaşanmaz ki! Buradaki aşkları Türkiye’den ve dünyadan ayırmak gerekli. Ben ise dürüstlüğe ve samimiyete inanıyorum. Bu da güven demek.
-Artık 30 yaş sınırındasınız. Hep söylenen o değişik ruh ya da olgunluk halini hissediyor musunuz?
Hayatımda çok yaralar aldım. Artık yara alacak zaman yok benim için. Seçimlerimi doğru yapıyorum. Yine de olgunlaşmadım ama daha fazla kendimle konuşuyorum, tartışıyorum, kararlarımı net veriyorum. Akıp geçmesine izin vermemiz gerekir hayatın diye düşünüyorum. İçimdeki çocuğa söz geçiremediğim zamanlarım da oluyor.