'İşkence altında ifade'

Cumhuriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın tutuklama kararı öncesi 24 saate varan sorgusu tartışmalara neden oldu. Avrupa Konseyi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlarında kişilerin yorgun halde ifadelerinin alınması kötü muamele olarak değerlendiriliyor.

cumhuriyet.com.tr

Perşembe günü sabah saat 07.00 sularında evinden alınarak İstanbul’a götürülen ve uzun adliye sorgusunun ardından sevkedildiği mahkemede yorgunluğu dikkate alınmadan bir daha sorgulanan Mustafa Balbay’a yönelik uygulamaya hukukçular tepki gösterdi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, durumu değerlendirirken, tutuklamanın istisna, tutuksuz yargılamanın ise esas olduğunu vurguladı. Özok, “Başından beri her şeyin hukuka uygun yapılması gerektiğini söylüyoruz. Ergenekon davasına söyleyecek bir şeyimiz kalmadı. Cumhuriyet ailesine geçmiş olsun diyorum” dedi.

Hukukçu, Prof. Dr. Ülkü Azrak, yaşananlara üzüldüğünü belirterek, “Balbay’ı 1 Temmuz’da ifadesine başvurup, serbest bırakmışlardı. Bu kadar uzun zaman geçtikten sonra yeniden alınmasının sebebini bilemiyorum. Allah kolaylık versin. Kafamda bir şüphe var; Emin Çölaşan ile yaptıkları programı durdurmak istiyorlar. O program hoşa gitmiyor. Amaç siyasi. Yargıda siyasi amaç hâkim olur mu işte bunu anlayamıyorum” değerlendirmesini yaptı.


‘Uykusuz bırakmak kötü muamele'

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, geniş yetkili mahkemeler de olsa her mahkemenin kendi yetki çevresinde işlem yapabileceğini vurgulayarak, “Yetki çevresi dışında, işlem yapılmasına gerek görmesi halinde kendisi doğrudan işlem yapamaz. Kişinin bulunduğu yer mahkemesine veya savcılığına yazı yazarak, oradan bu işlemin yapılmasını talep edebilir. Oysa ülkemizde son dönemlerde tüm Türkiye çapında işlem yapma adeta kural haline gelmiştir” dedi. Balbay’ın ifadesinin alınma biçimini de değerlendiren Eminağaoğlu, şunları söyledi: “İfade için yasadaki kural, mutlaka davetiye ile çağrı yapılması yolundadır. Ayrıca, gerek Avrupa Konseyi’nin tavsiye kararları, gerekse de AİHM kararlarında kişilerin aç, susuz, uykusuz bırakılmaları, yorgun halde ifadelerinin alınmalarının kötü muamele niteliği taşıdığı, bu halde ifadeye zorlanmaması gerektiği çok açıkça vurgulanmıştır.”

Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi ve Ceza Hukuku ve Kriminoloji Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ümit Kocasakal ilgili kanundaki kuralın ifadenin tamamen serbest iradeye dayanması gerektiği ve serbest irade dışındaki birtakım yasak sorgu usullerine başvurulamayacağı yönünde olduğunu söyledi. Kocasakal, şunları söyledi: “Yasak sorgu usulleri arasında yorma da bulunuyor. Balbay, bir gün boyunca dinlendirilmemiştir. Balbay’ın sağlıklı bir ifade için değerlendirme yapabilme imkânı tanınmadan, ifadesinin alınması ‘yasak sorgu usulü’ kapsamına girer. Bu yöntemle alınan ifade mahkemede kullanılamaz. Balbay’ın ‘yorma’ yöntemiyle alınmış ifadesi, işkence altında alınmış ifadeden ayrı tutulamaz.”

‘Tutuklama kararı hukuka aykırı'

Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Ceza Hukuku Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Köksal Bayraktar da Balbay’ın işlemlerinin 23 saatte tamamlanması ve sorgu için dinlendirilmeden tutulmasının insan haklarına aykırı olduğunu vurguladı. Söz konusu uygulamanın AİHM kararlarına ve CMK’nin dayandığı esaslara aykırı olduğunun altını çizen Bayraktar, “Böyle bir sorgulama çok yanlıştır. Bunun sonucunda bu sorguyla alınan ifade hem ‘kanuna aykırı’ olacak, hem de ‘hukuka aykırı delil’ niteliği taşıyacaktır. Balbay’ın ifade verdiği şartlar, işkence altında ifade kapsamına girer” diye konuştu.

Balbay’ı tutuklama kararının dayanağının bilgisayarında ele geçirilen günlükler olduğunu söyleyen Bayraktar, şunları söyledi: “Oysa aynı günlükler 8 ay önce gözaltına alındığında da bilgisayarında mevcuttu. Tutuklama için yeni delil gereklidir. Ele geçirilen belgeler ‘Yeni delil midir’ diye sorulduğunda olumlu yanıt vermek mümkün değil ve bu anlamda tutuklama kararının hukuka uygun olduğunu söyleyemeyiz.”