İşçi Oyları ve Genel Seçim
cumhuriyet.com.trSiyaset iktidar olmak için yapılır. İktidar olabilmek için sadece parti liderinin karizması yetmez. Parti örgütü üyelerinin donanımlı, heyecanlı ve iktidar olmayı istemeleri gerekir. Seçmen çoğunluğunun oyunu alabilmek için hedef kitlenin iyi seçilmesi ve parti örgütünün bu toplum katmanı üzerinde yoğun çalışması gerekir. Doğumda, ölümde, düğünde parti temsilcilerinin varlığı ve katkısı önemli halkla bütünleşme örnekleridir. Ayırım gözetilmeden yapılan bu tür siyasal çalışmaların o parti için muhtemel bir siyasal destek kaynağı oluşturabileceği açıktır.
Popülist yaklaşımlar sergilemesi zor olan özellikle sosyal demokrat partilerin iktidar umudu için kendilerine bir ideolojik taban oluşturmaları önemlidir. Parti ve seçmen tabanın bağı yapay ve önemsiz çıkar ilişkilerine değil, belli ölçüde ideolojik bir ilişkiye dayanacağından bu tür parti-seçmen ilişkisinin kalıcı ve uzun ömürlü olma şansı bir hayli yüksektir. Acaba bu konuyu ülkemiz açısından irdelediğimizde, toplumumuzda bir sosyal demokrat partinin kalıcı tabanı olacak nitelikte bir sosyal katman var mıdır? Bu sorunun yanıtını Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) yayımladığı Aralık 2010 istatistik verilerinde bulabiliriz. Bu verilere göre ülkemizde 16.088.757 aktif sigortalı, 9.498.444 pasif (SGK’den aylık alan) sigortalı ve bunların bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerinden oluşan 34.555.356 kişi bulunmaktadır. Toplam olarak 60.092.557 kişi SGK’nin şemsiyesi altında yaşamaktadır. Bunlar geçimini emeğiyle sağlayan ve toplumsal güvenceye en çok gereksinim duyan insanlar ve yakınlarıdır. Bunlar birikim olanakları zayıf, gelecek kuşkuları yüksek ve toplumun devlet korumasına en çok muhtaç olan kesimidir.
Sanayi ve hizmetlerde bir iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan aktif sigortalılar ve bunların bağımlı aile bireylerinin emekli işçi ve memurlarla birlikte iktidar olmayı isteyen bir parti için ne kadar önemli bir toplumsal kesim olduğu açıktır. Bu toplumsal kesimin siyasette, kendi çıkarları doğrultusunda, aynı yönde oy kullanmasının sağlanması, başka bir deyişle sosyal demokrasinin erdemine inandırılması önemlidir. Bu erdemi emekçilere ve ailelerine kim kazandıracaktır?
Bu sorumluluk her şeyden önce işçi ve memur sendikalarına düşen bir görevdir. Şunu üzülerek belirtelim ki ülkemizde işçi ve memur sendikaları parasal çıkarlara dayalı bir sendikacılık anlayışına odaklanmışlardır. Sosyal sendikacılık, siyasal sendikacılık anlayışından uzak durmaktadırlar. Ürkek güvercin gibiler ve üyelerine siyasal bilinç vermekten, çıkarlarının ancak sol bir parti ile bütünleşerek, o partide emeğin etkili olması ile sağlanabileceğini öğretmekten, üyelerini aydınlatmaktan korkuyorlar. Bunu, “siyaset yaparsak üye kaybederiz” diye yanlış bir inanca dayandırıyorlar. Bu nedenle iktidarda olan sağ partilerden sürekli dizlerinin üstünde “ricacı” konumunda kaldıklarının ve çalışanların haklarını koruyamadıklarının ayırdında olmuyorlar.
Sosyal demokrat partiler ve özellikle CHP de böylesi bir ortamın kendilerini iktidara taşıyacak gücünden yeterince yararlanma becerisini gösteremiyorlar. Emekçiler için yeni modeller oluşturamıyorlar. Emekçilerle sürekli iletişimde bulunacak örgüt birimleri kuramıyorlar. İktidardaki parti ülkemiz için inanılmaz bir borç yükü yaratmış, toplumun yoksulluğu pahasına yandaşlarını zengin etmiş, aydın düşmanlığı yaparak muhaliflerini susturmak için hukukun üstüne şal örtmüş, özgür basın, özerk üniversite, bağımsız yargı kavramlarını karartmıştır. Sosyal demokrat partilerin ve işçi sendikalarının yönlendirmekte başarısız olduğu işçi oyları bu iktidarı değiştirecek güçtedir ve çok önemlidir. Sözde yoksulun ama özde varsılın yanında olan bu iktidar, işçilerin oyları ile değiştirilebilir. İşçiler sosyal devlet için, güvenli çalışma, güçlü sendika için oylarını AKP’den esirgemelidir. Bunun sağlanması için işçi ve memur sendikaları, geç kalınmış olsa bile, iktidara en yakın sosyal demokrat parti ile emek eksenli bir iktidar için, işbirliği yapmak zorundadır. İşçiler, memurlar ve sendikaları, yaratılmak istenen korkuya dayalı toplum yerine, şeffaf ve güvenli bir toplum için oylarını kendilerinin ideolojik yandaşı sosyal demokrat bir partiye yönlendirmelidirler.