İnsanlık tarihinin en iyi 10 yılı yaşandı

1999-2009 arası, insanlığın küresel ölçekte yaşadığı en barışçı, en sağlıklı en müreffeh 10 yıl olduğu belirtildi.

cumhuriyet.com.tr

2000'li yıllar 11 Eylül Saldırısıyla başlayıp, Irak ve Afganistan Savaşları ile devam etti. Kapanışı ise küresel ekonomik kriz ve Haiti depremi ile yaptı. Endonezya'daki Tsunami felaketi, Katrina Kasırgası, SARS ve domuz gribi salgınları, Sudan ve Kongo'daki kanlı içsavaşlara rağmen 2000'li yılları övmek zor ancak, Foreign Policy Dergisi'nin Eylül sayısında yayınlanan küresel rakamlar, 1999-2009 arasını, insanlığın küresel ölçekte en iyi 10 yılı olduğunu kaydetti. Bugüne kadar en fazla sayıda insan daha müreffeh, daha sağlıklı ve daha barış içinde yaşadı.

1990 yılında insanlığın yüzde 50'si günde 1 doların altında yaşarken 2007 yılında bu oran yüzde 28'e indi. 2010 sonu itibarı ile daha da düşük bir orana ulaşacak. Çünkü ekonomik krize rağmen son 10 yılda genel olarak tüm dünyada gayri safi milli hasılalar yükseliş eğiliminde geçti. Yine, dünyanın kişi başına yıllık gelir ortalaması 2000 yılından beri yüzde 25 artarak 10 bin 600 dolara ulaştı.1,3 milyar insan yılda günde 10 dolardan fazla gelirle yaşıyor. Bu da dünyadaki orta sınıfın tarihte hiç olmadığı kadar büyümesine yol açıyor. Daha önemlisi, Sahara'nın güneyindeki Afrika'da gelir oranı dünyanın geri kalanından daha hızlı oranda büyüyor.

Dünyada hala akşamları yatağa aç giren 1 milyar insan var ancak tahıl fiyatları 1960 ve 1970'lerde olduğundan artık çok daha düşük. Az gelişmiş ülkelerin yetersiz beslenme sınırındaki nüfus oranı 1970'teki yüzde 34'ten 2008'de yüzde 17'e geriledi. Tarımsal üretim de artıyor. Az gelişmiş ülkelerdeki tahıl üretimi 2000 - 2008 yılları arasında iki katına çıktı.

İnsanlık bulaşıcı hastalıklarla mücadelesinde de önemli başarılar kazandı. 2009'da başlayan domuz gribi şu ana kadar 18 bin kişinin ölümüne neden oldu. Ancak etkisi birkaç yıl önceki kıyametvari öngörülerin çok altında oldu. Salgınların etkisi azalıyor. Dünyada yaygınlaşan aşılar nedeniyle 1999 - 2005 yılları arasında kızamıktan ölen çocuk sayısı yıllık yüzde 60 oranında azaldı. 1985 - 2008 yılları arasında difteri, boğmaca, tetanoz aşısı olan çocuk oranı yüzde 40'lardan yüzde 82'ye yükseldi. 2000 - 2008 yılları arasında yıllık çocuk ölüm oranları yüzde 17 oranında azaldı. Ortalama insan ömrü 2 yıl uzadı.

Bütün bunlarda dünyada hızla artan okur yazarlık oranı da etkili oldu. İnsanlığın 5'te 4'ü artık okuyup yazabiliyor. Buna Afrikalıların üçte ikisi de dahil. Üniversiteye giden genç sayısı 2000'deki yüzde 15'lerden 2007'de yüzde 25'lere yükseldi. Yüksek öğrenim gören kadın sayısı arttı. 1997'de dünyadaki parlamenter kadın oranı yüzde 11 iken 2009'da yüzde 19'a yükseldi.

Çatışmalarda ölen insan sayısı 2000 - 2008 yılları arasında yüzde 40 azaldı. Sahara'nın güneyindeki Afrika'da çatışmalarda 2000 yılında 46 bin kişi ölürken, 2008 yılında 6 bin kişi hayatını kaybetti. Dünyada Milli Gelirlerin askeri harcamalara giden kısmı 1990 yılındakinin yarısı düzeyinde.

Her ne kadar insanlığın doğada sebep olduğu tahribatla yılda 50 bin tür bitki ve hayvanın nesli tükenmeye devam etse de bu alanda bile iyi haberler var. Kloro floro karbon gazı kullanımı yasaklarıyla ilk insan yapımı küresel atmosferik krizi geri çevirmeyi başardık. 2015 itibarı ile Antarktika'daki ozon deliğinin alanı 1.03 milyon kilometrekare azalmış olacak.

Teknolojik hayatın nimetlerinden de artık daha fazla insan yararlanıyor. 2000 yılında dünyada 700 milyon cep telefonu abonesi varken bugün 4 milyardan fazla abone var. Cep telefonları, Filipinlerde finansal hizmetlerde, Nijer'de okuma yazma eğitiminde kullanılıyor. İnternet üzerinden yayınlar nedeniyle, başka ülkelerdeki televizyon yayınları ve gelişmeler artık dünyanın her yerinden anı anına takip edilebiliyor. Ancak aynı zamanda bu teknoloji, insanlığın küresel anlamda çok daha iyiye gittiği gerçeğini görmemizi engelleyen unsur olduğu ifade ediliyor. Çünkü milyonlarca insanın yaşadığı trajedileri tarihte hiçbir kuşağın sahip olmadığı oranda ve anında görebilmesi, bu sebeple de dünyadaki birçok trajediye tarihte hiçbir kuşağın olmadığı kadar tepki vermesi örnek gösterildi