İnsan hayal ettikçe!.. Y. Bekir Yurdakul'un yazısı...
Karanlıkta olduğumuzun ayırdına varamazsak ışığı aramanın derdine de düşmeyiz. Kitaplar, kendimiz olmanın yolunu açar. Mavisel Yener de, Sonsuzluk Kütüphanesi’nde hepimizi yüzlerce yıl sonrasına çağırıyor. Hepsi insanlığın hayal soyağacından gelmiş, her zaman adalet isteyen, birbirinin akrabası masal kahramanlarıyla ve onların yaratıcısı “hayal gücü yöneticileri”yle buluşturuyor.
Y. Bekir Yurdakul / Cumhuriyet Kitap EkiYerel dilde, “masal kahramanları adası” anlamına gelen Maskanunka; Oz Ülkesi’nin kuzeyinde, yanardağların oluşturduğu öteki benzerleri gibi küçük, ölçekli haritalarda yer almayan bir adadır.
Gökyüzünden güneş ışınlarına, ada sakinlerinin ten rengine kadar neredeyse her şeyin yeşil olduğu Oz Ülkesi’nin en önemli eğitim kurumu Sanatsal ve Atletik Mükemmellik Okulu’nun hocalarından biridir Prof. Woggle-Bug.
Neden mi söz açtık başından hiç çıkarmadığı yeşil silindir şapkasıyla da ünlü Prof. Woggle-Bug’dan? Maskanunka Adası’ndaki büyük kütüphanenin kurucularından biridir de ondan. Prof. Woggle-Bug, yeşilden başka renk bilmediği için, kütüphanenin rafları, kitapların ciltleri de yeşilin tonlarındaydı. Her şeyi alıştığı renklerde görmek isteyen Profesör adada yaşadıkça öteki renkleri de öğrenip kullanacaktı.
Ne ki Maskanunka’da her şey sanki biraz tuhaftı. Oz sakinleri gibi ufak tefek değillerdi, şapka da kullanmıyorlardı. Zaman döngüsünde hoplayıp zıplayabiliyor, yüzyıllar öncesiyle sonrasını aynı anda yaşayabiliyorlardı. Başka bir tuhaflık da ada sakinlerinin ten renginin duygu durumlarına göre değişmesiydi.
KİTAP YASAKLI ÜLKE: MASKANUNKA!
Maskanunka’nın büyük kütüphanesinin (Sonsuzluk Kütüphanesi) bu dönemdeki bekçisi, kuruculardan Prof. Woggle-Bug’ın torunu, Prof. Şapka’ydı. Adaya dışarıdan gelen biri daha vardı: Gepetto Usta’nın haylaz kuklası Pinokyo.
Maskanunka’yı yönetenler, ada halkı birörnek insanlar olsun, düşünmesin, düş kurmasın, “hayal gücü sendromu”na yakalanmalarına yol açan (!) kitaplardan uzak dursunlar, diyerek kitap okumayı yasaklamış, adadaki bütün kitapları da (Yok etmenin bir yolunu bulamadıkları için... Oysa önlerinde örnek çoktu!) o büyük kütüphaneye hapsetmişler.
Böylece Sonsuzluk Kütüphanesi, “yeryüzü var olduğundan bu yana yazılı olarak bırakılmış kültürel hazinelerin izlerini de saklayan kocaman bir bellek” haline gelmiş, “klasik masal kahramanlarının yeni kılıklara bürünerek her dönemde karşımıza çıktığı, tarihin en gizemli kütüphanesi” olmuş.
Ne ki böyle bir yerde keşfetmek, kendimiz olmak, hayal gücümüzü geliştirmek, harika anılar biriktirmek varken, kitap okumak bir yana, kitaplara dokunmanın, kitap sözü etmenin bile yasak olduğu bir ülkeye dönüşmüş Maskanunka!
EZOP’TAN OSCAR WILDE’A…
İşte öykümüz de burada başlıyor.
Yazın türlerinin neredeyse tamamında yapıtlar kaleme alan Mavisel Yener, hepimizi yüzlerce yıl sonrasına çağırıyor. Hepsi insanlığın hayal soyağacından gelmiş, her zaman adalet isteyen, birbirinin akrabası masal kahramanlarıyla ve onların yaratıcısı “hayal gücü yöneticileri”yle buluşturuyor.
Sonsuzluk Kütüphanesi’nde kimler çıkmıyor ki karşımıza! Maskanunka yasalarına göre çocuk yaşta “başkan” olması gerekirken hayvanlarla konuştuğunu söyleyip onlarla ilgili hayali olaylar anlattığı, bir de bunları yazacağını söylediği için görevden uzaklaştırılan Ezop ki başkan olduğunda kaykayla işe gidecektir… Kahvaltıda balık çorbası içen Jules…
Gepetto Usta’ya, “Doğadaki her şey birbirinden farklıdır. Farklılıklar sayesinde yaşıyoruz...” dedirten Collodi… Arada bir kişnemesi duyulan Rosinante; kütüphanenin girişinde “Hayal gücü bizi bildiklerimizde daha bilge, hissettiğimizde daha iyi, olduğumuzdan daha soylu kılar; bize hayatı bir bütün olarak gösterir.” seslenişini okuduğumuz Oscar Wilde…
Gerçek bir çocuk olmayı hayal eden Pinokyo… Beydeba’nın Kelile ve Dimne’si; Dede Korkut’un unutulmazı Deli Dumrul… Lewis Carroll’ın “harikalar diyarı”ndan tanışımız Alice… Bir atı bile havaya kaldırabilen Pippi Uzunçorap… Hayal gücü yöneticisi L. Frank Baum’a biraz kızgın Kanatlı Maymun...
DÜŞLETEN, DÜŞÜNDÜREN BİR MACERA
Yazılan her metnin, insanlığın o büyük hazinesinin bir parçası olduğu gerçeğinin altını bir kez daha çizen Yener; düşün, düşünün, düşüncenin ve gülümsemenin alttan alta ve el ele seslendiği bir maceraya çıkarıyor okurunu.
Evet, adlar değişiyor. Yönetim biçim ve teknikleri de... Teknolojideki gelişmeler baş döndürüyor. Ne ki tutum ve davranışlarımız, alışkanlıklarımızla egemene güç katıyor, veriliye boyun eğiyoruz.
Herkes ne yapıyorsa anlamadan, dinlemeden, düşünmeden aynı şeyi yapmalarımız; düş kurmamızdan, bilgilenmemizden hoşlanmayan yöneticileri kolayca kahraman yapıp alkış tutmalarımız; geçmişin kıymetlisi ne varsa kimi gün ellerimizle silmelerimiz; düşünmeyi, fikir üretmeyi “büyükler”e bırakmalarımız; sınırsız düş gücünü sınırlı akılla anlamaya çalışmalarımız... Bunları olağan karşıladıkça hayat daha da zorlaşıyor.
KAHRAMANLAR ÇOCUKLARLA EL ELE
Ada’nın balık ithal etmeye, çevre ülkelerden doktor görevlendirmeye varan çöküşü karşısında sessiz kalmayanlar da vardır. Ezop, mücadelenin kazanılması için yeterince kişinin hazır olması gerektiğinin farkındadır.
Kahramanlar, hayal gücü yöneticileri ve çocuklarla el ele verir. İnsanların okudukça özgürleştikleri, kendilerini ve başkalarını tanımaya başladıkları gerçeğinden hareketle önce kitap okuma yasağını, onu koyanlara kaldırtırlar. Başkan Derdiçok, birörnek giysi ve tutumlarıyla meclis üyeleri, her adımda büyüyen kaygılarıyla varırlar Sonsuzluk Kütüphanesi’ne...
Günü geldiğinde Ezop, babası Derdiçok’un mezar taşına Oscar Wilde’ın kütüphane girişindeki sözünü yazdıracaktır. Ada’dan ayrılma vakti gelen Prof. Şapka içinse Sonsuzluk Kütüphanesi’ne yeni bir koruyucu bulmak hiç de zor olmamıştır.
Merve Atılgan’a olağanüstü resimleriyle kitaba kattığı boyut için teşekkür edip sözü şöyle bağlayalım:
Farkında olmalıyız ki “Karşılaştığımız her şey sonsuzluğa açılan bir penceredir. Bir insan, bir ağaç, bir hayvan, bir kitap... bizi sonsuz bilgi dünyasına davet eder.” Tıpkı bu yapıt, burada adı geçen karakterler ve bütün “hayal gücü yöneticileri” gibi...
Sonsuzluk Kütüphanesi / Mavisel Yener / Resimleyen: Merve Atılgan / Tudem Yayınları / Ekim 2020 / 176 s. / 9+.