İnsan Hakları İzleme Örgütü: Türkiye en ağır krizine girdi

New York merkezli insan hakları kuruluşu Human Rights Watch 2017 dünya raporunu yayımladı.

Kayhan Ayhan

 Türkiye’ye geniş yer verilen 687 sayfalık ra- porda, darbe girişimi sonrası artan işkence ve kötü muamele iddialarına değinildi. HRW Avrupa ve Asya Direktörü Hugh Williamson, “Yüz binlerce in- sanın görevden atılması, tutuklanması, medyanın susturulması ve Kürt milletvekillerinin hapse atıl- masıyla birlikte, Türkiye son kuşağın en ağır krizine girdi” ifadelerini kullandı. Türkiye’de darbe sonrası dönemde işkenceye karşı önlemlerin askıya alındığı belirtilen raporda, çıkartılan KHK’lerin temel insan hakları güvenceleriyle ve Türkiye’nin uluslararası ve iç hukuk altındaki yükümlülükleri ile çelişen önlemler içerdiği aktarıldı.

400 bin insan yerlerinden edildi

Barış sürecinin sona ermesiyle birlikte 2016’da şiddettin arttığının aktarıldığı raporda, Güneydoğu şehirlerindeki operasyonlar sonucu 400 binden fazla insanın yerlerinden edildiği, Cizre’de silahsız bölge sakinlerinin öldürüldüğü kaydedildi. Diyarbakır, Şırnak, Nusaybin gibi kentlerde geniş alanların yerle bir edildiğinin belirtildiği raporda, askeri ve sivil devlet görevlileri ve polisler hakkında soruşturma açılmasını izine bağlayan bir yasayla güvenlik güçlerine fiilen dokunulmazlık tanındığı da belirtildi.

Raporda, darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ile geniş çaplı bir tasfiye hareketi başlatıldığı belirtilerek hükümetin aldığı sert önlemlerin HDP’ye uzandığı, bu partinin iki eşbaşkanları, bazı milletvekillerinin ve belediye başkanlarının tutuklanmasıyla milyonlarca seçmenin temsilcilerinden mahrum bırakıldığı ifade edildi.

Medyaya baskıda dünya lideri

Raporda, hükümetin medyaya yönelik olarak uyguladığı baskılar da yer aldı. Gazeteciler hakkında açılan soruşturma ve tutuklamalar, medya şirketlerine kayyım atanması ve mal varlıklarına el konularak kapatma yoluyla ele geçirilmesi, gazetecilere yönelik fiziksel saldırı ve tehditler, eleştirel gazetecilerin işten çıkartılması ve basın akreditasyonlarının iptal edilmesi hükümetin basına yönelik uyguladığı baskılar arasında sıralandı.

Raporda, darbe girişimi sonrasında hükümetin, 160’dan fazla medya organını KHK ile kapattığı aktarılarak, “Yazdıkları yazılar ve gazetecilik faaliyetleri nedeni ile tutuklanmış gazeteci ve basın çalışanlarının sayısının Kasım ayının sonu itibarıyla 144’e ulaşmasıyla Türkiye gazetecileri hapseden ülkeler sıralamasında bir kez daha dünya lideri oldu” denildi.

Gazetemize yönelik soruşturmaları da yer verilen raporda, “Yetkililer PKK ile bağlantılı olmakla itham ettikleri gazeteci ve yazarları hapse attılar ancak bu ithamlarını destekleyecek herhangi bir delil sunmadılar.

Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül mahkûm edildiler. Kasım ayında gazetenin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu’yla birlikte gazetenin dokuz yazarı ve kurul üyesi de tutuklandılar” ifadeleri kullanıldı. HRW Avrupa ve Asya Direktörü Hugh Williamson, “Türk hükümeti, demokrasiyi güçlendirmek için partiler arasında oluşmuş darbe karşıtı birlikten yararlanmak yerine, eleştirel seslerin ve muhaliflerin üzerine acımasızca gitmeyi tercih etti.

Yüz binlerce insanın hukuksal işlemleri ve yargı süreçleri işletilmeden görevden atılması ya da tutuklanması, bağımsız medyanın susturulması ve Kürt milletvekillerinin hapse atılmasıyla birlikte, Türkiye son kuşağın en ağır krizine girdi” ifadeleri kullanıldı.