''İnatlaşmalara fırsat vermemek gerekir"

Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Can, "Türkiye'de gerilimi düşürmek, kutuplaşmalara ve inatlaşmalara fırsat vermemek gerekir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Yaşar Can, Diyarbakır Miroğlu Otelinde düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Gezi Parkı ve çevresinde tüm toplumu huzursuz eden hadisenin halen yaşandığını belirten Can, parti olarak konuyu 15 temel madde ile değerlendirdiklerini anımsattı.

Can, ülkenin inatlaşmaya kurban edilmemesi gerektiğini ve bunun hiç kimyese fayda sağlamayacağını bildirerek, şöyle konuştu:

"Türkiye'de gerilimi düşürmek, kutuplaşmalara ve inatlaşmalara fırsat vermemek gerekir. Anarşiden kimseye fayda gelmez ve adalet sağlanmaz. Türkiye'yi yönetenlerin de iktidarın da 'güç bende istediğimi yaparım' demeleri ne kadar yanlış ise 'asarım, keserim, yakarım' diyerek gerilimi tırmandırmak, can ve mal kaybına sebep olacak hareketlerde bulunmak yine son derece yanlıştır.

Tabii sükuneti temin etmek özellikle iktidarın görevidir. Bu vesileyle iktidarın daha sağduyulu, yatıştırıcı ve yapıcı bir üslup takınmasını baştan beri tavsiye ediyoruz. Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesilmemesi ve oradaki yeşil dokunun tahrip edilmemesi ile ilgili samimi olan insanlar haklıdır. Ancak ülkeyi kaosa sokacak sokak hareketleriyle, çatışmalarla sağı solu yakarak yıkarak bir yere varılmasının da uygun olmayacağını, doğru olmayacağını hep ifade ettik. İktidarda ne kadar sorumluluk varsa ana muhalefet partisinde de o kadar sorumluluk vardır. Maalesef ana muhalefet partisi de bu olayları kışkırtacak bir üslup geliştirmiş, adeta yangına körükle gitmiştir."

Tüm kesimleri sağduyulu olmaya davet eden Can, "Aynı evin insanlarıyız, farklı düşünceler, renkler, görüşler hatta aykırı düşünceler olabilir. Bu düşüncelerin teröre ve şiddete bulaşmadan ortaya konmasından yanayız" diye konuştu.


Çözüm süreci

Can, Türkiye'de son 80 yılda baskıcı bir rejiminin yürürlükte olduğunu, birçok haksızlık ve hukuksuzluk yaşandığını vurgulayarak, İslamın kökünü kazımak için pekçok uygulamanın ortaya konulduğunu ifade etti.

Türkiye'de, 1930'dan 1946'ya kadar "Allah" demenin, çocuklara besmele öğretilmesinin yasaklandığına dikkati çeken Can, şunları kaydetti:

"Ülkemizdeki ırkçı eğitim sebebiyle insanlarımız, birbirlerine adeta düşman olacak, birbirlerine tahammül edemeyecek bir ortamda yetişmişlerdir. Red, inkar ve asimilasyon politikaları, özellikle bu bölgede uzun yıllar sürdürülmüştür. Sözde değil özde kardeşliğin sağlanması gerekirdi, maalesef bu da sağlanamamıştır. Anadil, ana sütü kadar helaldir."


Suriye olayları

Suriye'de yaşanan gelişmelere de değinen Can, Suriye olaylarıyla ilgili Türkiye'nin sonuna kadar arabuluculukta ısrar etmesi gerektiğini dile getirdi.

Can, Suriye'deki savaşın, İslam ülkelerinin çözmesi ve dış müdahaleye karşı durulması gerektiğini bildirerek, "Suriye'deki bu yangın söndürülebilir, bunun için Türkiye ile İran'ın mutlaka devreye girmesi lazım. Ama kendi siyasi tercihleri, hesapları için değil, gerçekten oradaki kardeş kanının akmaması, iç savaşın bitmesi için bunu yapabilirler" ifadelerini kullandı.