İmamoğlu, 'Yıldırım soruları istedi' sözünün perde arkasını açıkladı!

Seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, "Binali Yıldırım, soruları istedi" sözleri üzerine Binali Yıldırım'ın sözlerini yalanlaması ve özür dilemesini istediği soruldu. İmamoğlu, ispatlayacağı bir şey olmadığını söyleyerek "Soruların tespitli olması konusunda ben burada yokken tatildeyken bazı ön görüşmeler olmuştu. Ben bunu söyledim. Bana ilk bilgi ulaştığında '10 soru biz hazırlayalım, 10 soru siz hazırlayın' dediklerinde o zaman İsmail Küçükkaya ismi ortada bile yokken buna gerek yok diyen kişiyim. Bu talebi getirip götüren iki arkadaşımız var. Konuyu büyütmeye gerek yok. Sayın Yıldırım'ın tercihi bu süreçten sonra 'Evet buyurun serbest sorularınızı sorun' diye dönüşmüşse bana mutluluk verir. O zaman bize iletilen bu yöndeydi. Bu konuları da sayın Küçükkaya bilmez. Dahil olmasına gerek yok." dedi.

cumhuriyet.com.tr

Seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maltepe'de Sivaslılarla buluştu. ''31 Mart öncesi açıkladığımız tüm söylemlerimiz kopya ediliyor'' diyen İmamoğlu, ''Beni şaşırtan, açıklamalar var. 2004'ten itibaren İstanbul'u yöneten kişilersiniz. 'Baktık, inceledik, 800 mahallede hiç kreş yok' diyorlar. Bulmuşlar. 'Gelir gelmez yapacağız' diyorlar. Neredeydiniz, nereye geliyorsunuz? Yöneten irade vaatte bulunmaz, yapar. Biz, 18 günde çatır çatır yaptık. Önceliğimiz sosyal politikalar olacak. Ben, 31 Mart öncesi vaatte bulunduk. Geldik, 18 günde çatır çatır yaptık kardeşim'' dedi.

Seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maltepe'de bir otelde Sivaslı İş İnsanları ve Sanayicileri ile buluştu. Toplantıya, kendileri de Sivaslı olan eski İBB başkanlarından Nurettin Sözen ile CHP Konya milletvekili Abdüllatif Şener de katıldı. Toplantıyı, çok sayıda basın mensubu takip etti. İmamoğlu, konuşması sırasında örnek olması için getirdiği ''Sivas'ın 108 Günü'' kitabını Şener'e hediye etti. Konuşmasında, hemşehri derneklerinin siyaset üstü olması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, ''Bir hemşehri derneği, memleketinin kültürüne hizmet etmeli ve kültürünü yaşatmalı. Bu prensipler doğrultusunda yol almalı. İstanbul'un bir varoluş biçimi var. İstanbul'da, Türkiye'nin muhtelif yerlerinden gelip hayata umutla bağlanmak istedikleri bu kentte bir araya gelip, bir şehir var ettiği bir ortamdayız. Hemşehriliklerini en derinden yaşamaya çalışan insanların, İstanbullu olmayı da en üst seviyede çözme noktasında çaba gösteren insanlar olmalı diye düşünüyorum. Bizim, İstanbullu olma konusunda sorunumuz var. Bunu aştığımız taktirde, buradaki renkliliği hepimizin zenginliği haline getirdiğimiz taktirde İstanbul'un kitlesel anlamda en önemli sorunlarından birini aşmış oluruz'' dedi.

''23 HAZİRAN NORMAL BİR SEÇİM DEĞİL''

''İstanbul'da 23 Haziran'da bir seçim yaşayacağız'' diyen İmamoğlu, ''Bu seçim normal bir seçim değildir. Bu seçim, yapılmış bir seçimin, hatta sonucu belli olmuş bir seçimin ne yazık ki hukuka aykırı bir şekilde, 16 milyon insanın iradesini gasp ederek, bir hukuksuzluğa sebep olarak bir seçimin yenilenmesidir. Sanki bu seçim, en adil koşullarda, en özgür koşullarda, demokrasinin bir parçasıymış gibi yapıldığı izlenimi ortaya koyanlara, ben buradan '1 dakika' diyorum. Bu seçim, Türkiye'nin demokrasi yolculuğuna uğratılan o haksız müdahaleyi tekrar düzeltme seçimidir. 23 Haziran, 31 Mart'ta kazanılmış ve sonucu belli olmuş bir seçimin, yenilenen haline vatandaşın bu yönüyle iradesini koyduğu bir seçim olacaktır. Yeniden İBB Başkanı seçilecek, aynı zamanda da demokrasi mücadelesine İstanbul halkı katkı sunarak, bir avuç insanın demokrasi sürecine zarar vermesine engel olacaktır'' şeklinde konuştu.

''TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE''

Sivas'ın Cumhuriyet'in kuruluşundaki önemine dikkat çeken İmamoğlu, ''Sivas Kongresi, bir ülkenin varoluş biçimini tanımlıyor. 'Tam bağımsız Türkiye' diyor.

Milletin iradesinin kayıtsız şartsız varlığını tescil eden bir kongre. Böyle bir kentin insanları elbette daha hassas davranacak ve sürece en seviyede katkı sunacaktır. Sivas'a, İmranlı Belediye Başkanı'yla beraber gittim 2 yıl kadar önce. Büyük onur duydum. Kıştı. Atatürk'e çok ilgili bir insan olarak, Sivas'ın ıskaladığım bir tarafını belirtmek isterim. Mustafa Kemal Atatürk'ün 108 gününü orada geçirdiğini çok da analiz edebilmiş değildim. Bu 108 günü orada hissedince, Sivas'ın bu özelliğinin biraz daha öne çıkması gerektiğini hissettim. İstanbul'a döner dönmez arkadaşlarımdan bu konuda araştırma yapmalarını istedim. 'Sivas'ta 108 Gün' adlı bir eser çalıştık. 108 günün her gününü tek tek anlatan film tadında bir çalışma oldu'' diye konuştu.

''ÜLKE HEPİMİZİN''

''İstanbul, Türkiye'nin motor gücü'' diyen İmamoğlu, şunları söyledi: ''Türkiye'de işler iyi gitmiyorsa, İstanbul'da da sorun var demektir. Bugün Türkiye'nin ana gündemleri var. Komşularla olan süreç, ekonomik sıkıntılar, terörle olan mücadelemiz… Bütün bunlar Türkiye'nin ana meseleleri. Geçen yıl seçilmiş bir hükümet var. Cumhurbaşkanı var. Yeni sistemle atadığı kabinesi var. Biz, diler ve isteriz ki, bu kadar yoğun süreç yaşanırken, siz işinize bakın. Burada da yerel seçim süreci yürüsün. Israrla bunun karşısında duruldu. Bugün geldiğimiz noktada, aslında bir nebze haklı çıktığıma seviniyorum. Hukuki süreci bir kenara koyarsak, gördüğümüz kadarıyla bir kısım ülke iradesini elinde tutan insanlar, anlıyorum ki İstanbul yerel seçim süreciyle pek ilgilenmeyecekler. 31 Mart öncesi çağrımın bunda bir nebze katkısı varsa, mutlu olurum. 23 Haziran'da Allah'ın izniyle göreve başladıktan sonra, yine hizmet yarışı yapacağız. Ülke hepimizin.''

''ŞU SALONDAN BİLE ÜLKEYİ YÖNETECEK KADRO ÇIKAR''

İmamoğlu, sözlerini, ''31 Mart öncesinde 'beka' sorunu yok dediğimizde, beka sorunu olmadığını şimdi kendileri anlatıyor. 'Tek siyasi kadro bizde var, başka kimsede yok' diyen kibirli anlayışa karşı, şunu söylüyorum: Şu salondan bile ülkeyi yönetecek kadro çıkar. Kendi insanına güvenmeyen kibirli anlayış, o ülkenin insanlarını yönetemez. Ancak kendine ve yakın çevresine hizmet eder. İstanbul'da yaşanan süreç tam da böyle bir süreçtir. 'Dur' demek istediğimiz süreç de tam olarak budur. İBB'yi halka açık hale getiren, şeffaf bir biçimde milletin huzuruna getiren yeni bir yönetim dönemi ve anlayışı. Şu an İBB, partizanlık duygularının içine gömülmüş hatta yakın akraba ve eş, dost ilişkisiyle yönetilir hale gelmiştir. Bizim derdimiz, o bir avuç insanla. Biz, bu şehrin nimetlerini bir avuç insanla değil, 16 milyon insanla paylaşmaya geliyoruz'' şeklinde sürdürdü.

''ÖNCELİĞİMİZ SOSYAL POLİTİKALARDA''

''31 Mart öncesi açıkladığımız tüm söylemlerimiz kopya ediliyor'' diyen İmamoğlu, ''Kelimesi kelimesine kopya ediliyor. Bu, beni üzmüyor, sevindiriyor. Çünkü söylediğimiz şeyler İstanbul'un gerçek sorunları. Beni şaşırtan, açıklamalar. 2004'ten itibaren İstanbul'u yöneten kişilersiniz. 'Baktık, inceledik, 800 mahallede hiç kreş yok' diyorlar. Bulmuşlar. 'Gelir gelmez yapacağız' diyorlar. Neredeydiniz, nereye geliyorsunuz? Yöneten irade vaatte bulunmaz, yapar. Biz, 18 günde çatır çatır yaptık. Önceliğimiz sosyal politikalar olacak. Ben, 31 Mart öncesi vaatte bulunduk. Geldik, 18 günde çatır çatır yaptık kardeşim. Önceliğimizi sosyal politikalara verdik. Bu kentin seçilmiş belediye başkanıyım. Şu anda Vali Bey, atanmış olarak vekalet ediyor. Rakibimiz açıklama yapıyor, 'Doğalgaza yüzde 10 indirim yaptık' diyor. Ya sen kimsin? Hangi sıfatla indirim yapıyorsun? Eğer yapılmışsa Vali Bey açıklasın, anlarım. Komik tarafı da yazın ortasında İGDAŞ indirimi yapılıyor. Bütün bu trajikomik durumlar ve kopyalamalar beni rahatsız etmiyor. Halkını unutmuş insanlara, vatandaşı hatırlattık. Pazarlara girme, esnafla buluşma çabası var. Bu millet bizden samimiyet, partiler üstü bir tavır, içtenlik istiyor. 'Benim malımı koru' diyor. Kimse şirketine patron seçilmeyecek'' diye konuştu.

GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI

İmamoğlu, toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"İKİ TANE GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VAR İSPATLI"

Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu'na dün katıldığı bir tv programında "Binali Yıldırım, soruları istedi" sözleri üzerine Binali Yıldırım'ın sözlerini yalanlaması ve özür dilemesini istediği soruldu. İmamoğlu, ispatlayacağı bir şey olmadığını söyleyerek "Soruların tespitli olması konusunda ben burada yokken tatildeyken bazı ön görüşmeler olmuştu. Ben bunu söyledim. Bana ilk bilgi ulaştığında '10 soru biz hazırlayalım, 10 soru siz hazırlayın' dediklerinde o zaman İsmail Küçükkaya ismi ortada bile yokken buna gerek yok diyen kişiyim. Bu talebi getirip götüren iki arkadaşımız var. Konuyu büyütmeye gerek yok. Sayın Yıldırım'ın tercihi bu süreçten sonra 'Evet buyurun serbest sorularınızı sorun' diye dönüşmüşse bana mutluluk verir. O zaman bize iletilen bu yöndeydi. Bu konuları da sayın Küçükkaya bilmez. Dahil olmasına gerek yok. Çünkü bu görüşmeleri yürüten başka insanlar vardı. Bana ulaştırılan not '10 soru biz hazırlayalım, 10 soru siz hazırlayın moderatöre verelim' şeklindeydi. Ben bunu anlattım. İki tane genel başkan yardımcısı var ispatlı. Ben hala diyorum ki konu bellidir. 31 Mart seçimi sonrasında olanlar ve İstanbul. Sorularını sorsun biz de cevaplayalım." ifadelerini kullandı.

"VALİ BEY'İ ÇOK BÜYÜTMEYİN GÖZÜNÜZDE"

Bir başka gazeteci ise "Ordu'da yaşanan olayla ilgili siz valinin basitliğini anlattım demiştiniz ama reddetme ya da kabul etme gibi durum olmadığı için 'Evet orada bir hakaret var' olarak yorumlandı. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?" diye sordu. İmamoğlu, ne söylediğini bile söylediğini daha önce hatırlatarak, "Orada polislere ne söylediğimi bile söyledim. 'Sizin bir kusurunuz yok, olaylardan dolayı kusura bakmayın' dediğimi söyledim. Vali Bey'in basitlik yaptığını da söyledim. Vali Bey, benim için pek inandırıcı bir insan değil. Vali Bey'i çok büyütmeyin gözünüzde. Islak imzalı bana ulaştırılan belgeler var. Engelliler gününde bile ne hikmetse Vali Bey bir ay önce bana hakaret etmeyi vazife edinmiş bir adam. Basitlik yaptı dedim aksi bir şey söylediğimi tabi ki reddediyorum. Kurduğu tuzağın hesabını versin. Her hesap verilir bu ülkede. Tuzak kurmuştur, yazık etmiştir. Biz de gittik öbür salondan uçağımıza bindik. 70 yaşındaki annem ve 72 yaşındaki babamla uçağa bindik ve ayrıldık. Engelliler gününde, Engelliler Derneği Başkanı'nın bizzat kaleme alıp altına da imzasını attığı, tanıklık yapacağını söylediği, Ordu Valisi'nin şahsıma hakaret eden söylemlerin olduğu tutanak. Ne alakası varsa. Ben ne tanırım ne bilirim Ordu Valisi'ni. Yüz yüze gelmiş miyimdir hiç hatırlamıyorum. 11-12 Mayıs günlerinde şahsıma yönelik hakaretler. Nasıl bir vazife edinmişse anlamış değilim. Onun için çok gözünüzde büyütmeyin. Bir tuzak kurmuştur. Bunu bilinçli yapmıştır. Bunu da tek tek tane anlattım" diye konuştu.