İlk sıfrlama
17 Aralık’ta 60 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verildi. TOKİ dosyası kapandı.
Canan Coşkun/Cumhuriyet17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının TOKİ ayağına takipsizlik kararı verildi. Savcı Ekrem Aydıner, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, işadamı Ali Ağaoğlu, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu ve eski TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın da şüphelileri arasında yer aldığı 60 şüpheli hakkında yeterli delil olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Savcı Aydıner, Abdullah Oğuz Bayraktar’ın Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın oğlu olmasına karşın iş sahipleri ile yakın ilişkiler içinde olmasının eleştirilebileceğini belirterek “Ancak bu durum başlı başına suç teşkil eden bir nitelik arz etmemektedir” dedi.
Takipsizlik kararında, soruşturmanın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne 18 Eylül 2012’de gönderilen elektronik posta ihbarıyla başladığı belirtildi. Söz konusu ihbar e-postasında şu ifadeler yer aldı:
“Ali Ağaoğlu devletten çok ucuza aldığı arazilere binalarını dikti. Ve millete fahiş fiyatlara satarak köşeyi döndü... Ağaoğlu asıl en büyük vurgunu Maslak projeleri ile yapacaktır. Bu projenin çoğu kaçak. Normalde burada emsal değeri 22’dir. Yani toplam inşaat hakkı 550 bin metrekare civarındadır. Ağaoğlu bu projede toplam 680 bin metrekarelik alanı işgal etmiştir. 130 bin metrekarelik inşaat kaçak durumundadır... Ağaoğlu bu durum ortaya çıkarsa ‘bir zarar görmeyeyim’ diye Sadık ve Abdullah diye iki isimle sürekli görüşüyor. Bunlar aracılığıyla olayı kapatmaya çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde bu usulsüzlüklerini bizim bir arkadaş Akmerkez’de Papermoon da Ali Ağaoğlu’nun suratına karşı saymış. Bunun üzerine Ağaoğlu adamlarını bizim arkadaşın üzerine salıyor ve adamları bizimkileri tartaklıyor. Daha sonra arabalarını kurşunluyor. Bu kadar yolsuzluğu sorulmayan Ağaoğlu bu olaydan tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmıştır. Olayı tanıdığı emniyet müdürleri sayesinde kapanmıştır.”
Savcı Aydıner takipsizlik kararında, Akmerkez’de yaşanan olaya ilişkin örgütlü bir yapı olduğu gerekçesiyle Ali Ağaoğlu’nun aralarında bulunduğu 4 şüpheli hakkında iletişim tespitinin yapılması için İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi’ne yapılan talebin reddedildiğini belirtti. Ağaoğlu’nun Maslak 1453 projesinde 600 bin metrekare imara aykırı inşaat yapıldığına ilişkin iddialara yönelik de İstanbul 33. Sulh Ceza Mahkemesi’nden iletişimlerinin 3 ay süre ile dinlenmesine dair 5 Ekim 2012’de karar alındığı, diğer şüphelilerin iletişimlerinin tespitine ilişkin kararların ise alınan bu ilk tespit kararı ile yapılan dinleme ve tespitler sırasında elde edilen bilgilere dayandırılarak alındığı anlatıldı.
Varsayıma dayalı örgüt
Aydıner, haberleşme hakkı ve hürriyetini kısıtlayıcı nitelik arz eden iletişimin tespiti kararının gerekli özen gösterilmeden, varsayıma dayalı bir örgüt oluşturmak suretiyle alındığını kaydederek, bütün soruşturmanın başlangıçta hukuki olmaktan uzak bu karar üzerine inşa edildiğini ifade etti. Aydıner, ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla sınırsız, hukuk kurallarına aykırı ve sanık haklarını hiçe sayan yöntemlerin incelenemeyeceğini kaydederek“Dolayısıyla ceza yargılamasına ters düşülerek elde edilen delillerin yargılama makamı tarafından değerlendirmeye alınmaması gerekir. Çünkü bu deliller hukuka aykırı delil olarak nitelendirilirler ve yargı makamının ‘vicdani delil sistemindeki’ hareket sahasının sınırını teşkil ederler” dedi.
Dağdaki çoban
Aydıner, anayasa maddeleri ve Yargıtay kararlarında da yer verilen takipsizlik kararlarında önleme dinlemesiyle adli amaçlı dinlemeyi birbirinden ayırmak gerektiği vurgulayarak “Aksi halde dağdaki çobanın dahi telefonlarının dinlendiği paranoyasıyla yaşadığı bir toplum yaratırız ki şu an ülkemizde ortaya çıkan durum aşağı yukarı budur. İnsanların haberleşme özgürlüğünden söz edemeyecekleri bir ortamı yaratmak temel hakların korunmasında tavizsiz üzerine düşeni yapmak zorunda olan bir hukuk devletinde kabul edilebilecek bir durum değildir” değerlendirmesi yaptı.
Korkutmak amacıyla ateş etti
Kararda, dinlemelerin başlamasına neden olan ihbar mektubunda yer alan Ağaoğlu’nun hukuksuzluklarını dile getiren kişinin aracını kurşunlatma iddialarına ilişkin Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğü’nün verdiği yanıta göre olayın araba kurşunlatma olmadığı, korkutmak amacıyla Ağaoğlu’nun korumalarından birinin yere ateş ettiği ve suçun faili meçhul kaldığı anlatıldı. Kararda, bu eylemde suç işlemek için örgüt kurmak suçunun unsurlarından herhangi birinin bulunmadığı belirtilerek, isimsiz ihbar mektuplarıyla sırf bu ihbarlar gerekçe gösterilerek ve ihbarın doğruluğuna dair varsayımlara dayanılarak kişilerin iletişimlerinin tespiti gibi hak ihlallerine yol açabilecek yollara başvurulması ve bu yolla delil elde edilebilmesinin mümkün olmadığı anlatıldı.
Maslak 1453 projesi
Savcı Aydıner, Maslak 1453 projesinin imara aykırı olarak rüşvet karşılığında yapıldığı iddialarına ilişkin, “Projede imar planlarına aykırı olarak yapılan işlemlerin nelerden ibaret olduğunun açıklanmadığı, kimin ne şekilde projenin imara aykırı yapılmasını sağladığının delilleri ile belirtilmediği, Abdullah Oğuz Bayraktar’ın Ali Ağaoğlu ve bakanlık bürokratları olan şüpheliler ile senli-benli konuşmasının doğal olmadığından yola çıkılarak aralarında bir menfaat ilişkisinin olduğunun izaha çalışıldığı, telefon dinlemelerinde de yasadışı işlem yapıldığı ve göz yumulduğu sonucunu çıkaracak konuşmalara rastlanmadığı tespit edildi” dedi.
Zorlu Center
Aydıner, Zorlu Center’da imar usulsüzlüğü ile ilgili iddiaların somut bir delile dayanmadığını ifade ederek, projenin imara aykırılığı veya verilen imar izinlerinin iptali istemi ile açılan idari davaların Zorlu Yapı Yatırım A.Ş. lehine sonuçlandığı, suç örgütü olarak adlandırılan kişilerin rüşvet anlaşması yaptığı ve menfaat temin ettiğine yönelik hiçbir delil elde edilmediğini aktardı. Kararda, şüpheli TAŞ Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı’nın Şişli Endüstri Meslek Lisesi’nin yerine alışveriş merkezi ve rezidans yapmak için Hüseyin Avni Sipahi ile irtibata geçtiği iddiasına ilişkin de iletişimin denetlenmesi sırasında söz konusu alanın özel proje alanı ilan edilmesi konusunda görevlilerin Turanlı’ya yardımcı olduklarına yönelik delillere rastlandığı ancak bu delillerde yardımların menfaat temini karşılığında yapıldığına yönelik hiçbir unsur bulunmadığı anlatıldı.