‘İlgi ve hediye istiyoruz’

Türkiye’de eğitimine devam eden yaklaşık 400 bin Suriyeli çocuk da, 23 Nisan’ı kutluyor. Elbette buruk bir bayram onlarınki. Yine de geleceğe dair umutları ve istekleri tükenmiş değil.

Deniz Ülkütekin

Bugün Suriyeli çocukların da bayramı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na, ülkemizdeki her çocuk gibi onlar da hazırlandı. Ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan, kimisinin babası şehit olmuş, kimisi sokaklarda geç saatlere kadar bir şeyler satarak hayatını sürdürmeye, ailesinin geçimine katkı sağlamaya çalışıyor. Hepsinin hikâyesi farklı ama tüm hikayelerin bir yerinde hüzün var. Gazioşmanpaşa’da birkaç aydır eğitim veren Suriye Söz Okulu’nda yaklaşık 400 Suriyeli mülteci çocuk derslere giriyor. İkili eğitim sistemiyle eğitimin verildiği okulda, olabildiğince müfredata yönelik eğitim verilmeye çalışılırken, öğrenciler için öncelik Türkçe öğrenmek.

Mahalledeki binaların arasında yer alan okulun bir bahçesi yok. Öğrenciler, teneffüslerde binanın giriş kısmında yer alan ve sokaktan camekânla ayrılan bölümde vakit geçirip oyun oynuyor. Girişteki kaosu atlatıp sınıflara çıkıyoruz. Girdiğimiz sınıfta ilk dikkatimizi çeken, bazı çocukların diğerine göre çok daha büyük olması. Bunlar savaş sırasında eğitime bir ya da birkaç yıl ara vermek zorunda kalmış, şimdi de kaldığı yerden devam eden çocuklar. İlk olarak çocuklara, imkânları olsa ülkelerinde evde olmak isteyip istemediklerini soruyoruz. Suriye dediğimizde büyük çoğunluğu ellerini kaldırıyor. Kaldırmayanlardan biri ise, “ben burayı çok seviyorum, burada kalacağım” diye yanıt veriyor.

Bebek ve araba

İkinci soru, 23 Nisan’la ilgili ne bildikleri... Çoğu kendilerine ait olan bu bayramdan haberdar. Peki ne istersiniz sorumuza verilen yanıtlar ise klasik, kızlar bebek, erkekler araba istiyor... Ancak az önce Türkiye’yi çok sevdiğini söyleyen çocuk “silah” yanıtını veriyor. Bu belki de Suriyeli mülteci çocukların geleceğiyle ilgili herkesin endişelendiği bir gerçeğin dışavurumu. Öğretmeni araya giriyor. “İşte bu yüzden eğitim çok önemli” diyor. “Eğitim olmazsa, bu çocuklara suça ve teröre bulaşmaktan başka bir çare kalmayacak.” Son birkaç yılda yaşadıklarını düşününce bu çocukların silahla ilgili bir gelecek hayali olması pek de akıl dışı gelmiyor...

Teşekkürler Türkiye

Bu kez bir başka sınıftayız. Bu sınıfta, babası şehit olmuş, annesini kaybetmiş bir kız var. Neyseki akrabaları ona sahip çıkmış. Yine sınıfa soruyoruz, “23 Nisan sizin bayramınız, ne istersiniz?” Hep bir ağızdan cevap veriyorlar. “Hediye!” Ve isteklerini sıralıyorlar. En arkada sessizce duran bir çocuk, robot istediğini söylüyor, bir diğeri, araba cevabını detaylandırarak, uzaktan kumandalı bir arabayla çok mutlu olacağını dile getiriyor. Okuldaki bütün öğrencilerin dile getirmediği ama hepsinin gerçekte en çok istediği şeyi ise öğretmenleri dile getiriyor: “ilgi.”

Öğrenciler, dışarıdan gelen ziyaretçileri görünce çok mutlu oluyorlar, bu yüzden okul yetkilileri bize de ısrarla devlet kurumlarının yetkililerinin ziyarete gelmesini istediklerini yazmamızı istiyorlar. Sınıftan çıkarken ise öğretmenleri bizi durduruyor, çocukları ayağa kaldırıyor, “Nasıl yapıyorduk çocuklar?” diyor. Hep bir ağızdan “Teşekkürler Türkiye” diye yanıtlıyorlar.

Sabah gelen öğrenciler, okulu terk ederken, yerlerini öğleden sonra derse girecek olanlar alıyor. Bu öğrenciler, eğitime daha önce başlayanlar, bu yüzden Türkçeye daha hâkimler, 23 Nisan için hazırlanan tiyatro gösterisinde de ağırlıklı olarak onlar yer alıyor. Bize, hazırlıklarından bir bölüm sergiliyorlar. Böylesi bir etkinliğin parçası olmaktan hepsi mutlu görünüyor. Kimbilir, son birkaç yıldır yaşadıkları acıları da belki de biraz olsun unutuyorlar.

Artık veda etme zamanı. Suriye Söz Okulu öğrencileri, Türkiye’deki bir milyonu aşkın Suriyeli çocuğun durumunun küçük bir yansımasını sunuyor. Okula gidenler yine de şanslı. Öğretmenleri, onların sırf dersleriyle değil günlük hayatta çıkan tüm problemleriyle ilgilenmeye çalışıyor. Bir de eğitimden mahrum olan binlercesi var. Onlar 23 Nisan’a, sokaklarda karşılarına çıkabilecek türlü tehlikelere karşı korunaksız giriyor.