'İlahi Adalet' geliyor

Yazar İlhan Taşcı'nın yeni kitabı, "Yargının Siyasallaşma Günlüğü – İlahi Adalet" Salı günü okurlarıyla buluşuyor. Taşcı'nın kitabı, okuyanları Türkiye’de yargının siyasallaşması sürecinde bilinmeyen, duyulmayan birçok olaya yüzleştirecek.

cumhuriyet.com.tr

Cumhuriyet Kitapları'nca yayımlanan Maskesiz Soygun, Kulak Misafiri, Babam Sağolsun, Cüppeli Adalet kitapları ile tanınan yazar İlhan Taşcı'nın son kitabı, siyasallaşan yargının perde arkasını açığa çıkarıyor.

İşte 'İlahi Adalet'ten bazı bölümler:

Hangi olay üzerine Ankara'da Ergenekon zirvesi yapıldı? Zirvede neler yaşandı?


(...) Kuruldan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin aranır... Operasyonun yürütüldüğü savcılığın başındaki Aykut Cengiz Engin, telefonda pek fazla bir şey söylemez, ama bir bilgiyi paylaşır:
“Ben ve Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı Ankara’ya geleceğiz. Tüm ayrıntılarını o zaman görüşelim.”
Bir süre sonra da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile özel yetkili başsavcı vekili Turan Çolakkadı Ankara’ya gelirler. Hava alanından doğruca, Hâkimler ve Savcılar Yüksek  Kurulu’na geçerler.
Kurulun asıl üyelerinin tamamı HSYK’dedir. Başsavcı Engin ile Başsavcı Vekili Çolakkadı ve üyeler “gündem ve güncel” konulara ilişkin sohbet ederler bir süre. Daha sonra sohbete başkan vekilliğinin yemek odasında devam edilir. Gündemin odağında adı konulmaz ama İstanbul’daki Ergenekon soruşturmasındaki “aksaklıklar ve sorunlar” vardır.
Herkesin merak ettiği nasıl olup da yürütülmekte olan bir soruşturmada bu kadar sorun ve sıkıntı yaşandığıdır? Kamuoyunda kimi zaman tepki kimi zaman ise tartışmalara neden olan “aksaklıklar” nasıl olup da giderilememektedir? Yaşanan tüm olumsuzlukların kaynağı nedir ve nasıl çözülecektir?

Katibesiyle ilişkisi olan başsavcı ile eşini döven başsavcıyı sürgünden kim kurtardı?

(...) Bir de kamuoyunun tanımadığı, adını sanını duymadığı isimler vardı, rotasyona tabii tutulmak istenen. Bu kişiler bu çalışmanın konusu olmadığı ve haklarındaki suçlamalar da gözetildiğinde isimlerini yazmaya gerek yok. Ama yerlerinin değiştirilmesi zorunluluğu dile getirilen başsavcılardan kiminin emrindeki katibeyle ilişkisi vardı. Bir başsavcının yerinin değiştirilmek istenmesinin altında yatan neden ise “eşini dövmesiydi.”
Fakat krizin sürdüğü dönemde gelişen tablo; kişisel suçları nedeniyle yerleri değiştirilmek istenenlere dahi Adalet Bakanlığınca dokundurtulmamıştı...

HSYK'nin toplantı salonu dinlendi mi? Neden böcek araması yapıldı? Ne bulundu?

Yargıç üyelerin kararname taslağı üzerindeki çalışmaları ve yer yer kendi aralarında tartıştıkları konular ya bakanlık kanadından bertaraf edilecek bir “hamleyle” karşılaşıyor, ya da toplantıyı izleyen günlerdeki gazete ve televizyonlarda “haber” oluyordu! Oluyordu olmasına da nasıl oluyordu!
(...) Öyle ki, neredeyse Kurul üyelerinin aklından geçenler dışındaki her şey ortaya dökülmekteydi. Müzakerelerden biri sırasında HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek, dinleme konusunu açtı: “Ya birileri Kurul salonunu dinliyorlar ya da olup biten her şeyi siz söylüyorsunuz!” Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Özbek'in sözlerine karşı,“Olur mu hiç öyle şey” der demesine de, verilen bir örnek üzerine sessiz kalır. “Nasıl oluyor da sizin daha dünkü görüşmede söylediğiniz yüzde 8’lik oran ifadesi bile bugünkü gazetede yer alabiliyor!”
Adalet Bakanı kendi penceresinden bunun mümkün olmadığını söyler ama Kurulun yargıç üyeleri, “güvenlik” birimlerinin istihbarat şubelerinden böcek araması için bir ekip isterler. Elbette gayri resmi olarak. Gerçi daha çağırırken bile akıllara “Ne olacak, ses kesildiğinde yenisi konulur” diye geçirilir. Neredeyse “emin” olunan bir konunun netleştirilmesi için yine de bir ekip istenir. Gelen ekip her yeri didik didik arar. Kutlamalar için gelen çiçek saksılarından tutun da masaların altına, odadaki televizyondan kalemliğe, kaloriferden şekerliğe kadar bakılır. Tam böcek yok denirken, üyelerden Ali Suat Ertosun’un makamında yapılan bir görüşmenin ortam dinleme kaydı internetten yayılır...

Zekeriya Öz'e hangi HSYK üyesinin makam arabası tahsis edildi?

(...)Aslında bu Ali Suat Ertosun’un ilk makam arabası serüveni de değildi. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü döneminde 32 kişinin yaşamını yitirdiği Hayata Dönüş operasyonları nedeniyle sık sık tehdit alıyordu. Yargıtay üyeliğine seçildiği zaman, kendisine 1991 model, zırhlı, koyu mavi Ford Tanus marka makam aracı verilir. Aracın eski olması, sık sık arıza yapması nedeniyle değiştirilmesini ister, ancak bu isteği yerinde görülmez. 2008 yılında Hâkimler ve Savcılar Yüksek  Kurulu üyeliğine seçilince bu araç yerine yenisi verilir.
Ertosun’dan alınan zırhlı araç ise, Ergenekon soruşturmasını yürüten özel yetkili savcı Zekeriya Öz’e tahsis edilir. Ancak “eski” olması nedeniyle Öz kullanmaz, araç Beşiktaş Adliyesi’nin garajına alınır. Savcı Öz’e ise Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kullandığı zırhlı Mercedes verilir.