'İktidar olamayacağını bildiği için bol bol atıyor'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Çorum'da, Sungurlu'nun il olmasına yönelik taleplere, ''Yaparız ya ne demek, ondan kolay ne var'' dediğini belirterek, ''Sorumluluk diye bir şey yok. Çünkü sırtında yumurta küfesi yok. Bol bol veriyor. Bekara karı boşamak kolaydır. İktidar olamayacağını zaten biliyor. Bildiği için de bol bol atıyor'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Erdoğan, yeni Ümraniye Meydanı'nda parti otobüsünden konuşurken kalabalığın içinde "Kahrolsun Tayyip" diye bağırdığı öğrenilen bir kadın partililerin tepkisini gördü. Polis tarafından öfkeli kalabalığın elinden alınan kadın gözaltına alındı. Adı öğrenilemeyen kadın, bir ambulansa bindirilerek miting alanından uzaklaştırıldı.

 

''Çevreci kimmiş Bay Kemal?

Ümraniye'ye anlamlı bir dertleşmeyi yapmaya geldiğini belirten Erdoğan, miting konuşmasında sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çünkü 12 Haziran'da özellikle şu Anamuhalefete, şu CHP'ye, şu Kılıçdaroğlu'na çok farklı bir ders vermemiz lazım. Bu kardeşiniz İstanbul'da büyükşehir belediye başkanlığı yaptı. Şimdi sizin bu bölgede milletvekili adayınızım. O belediye başkanlığım döneminde bizi yaralayan neydi? Ümraniye çöplüğüydü. Ümraniye çöplüğünde bizim kaç vatandaşımız öldü? 39 vatandaşımız öldü. Kim burada o zaman belediye başkanıydı? CHP. Çünkü bunlar, vahşi çöp depolama anlayışıyla burada çöp depoluyorlardı.

Çıkıyor bu Kılıçdaroğlu, 'biz çevreciyiz' diyor. Ne çevrecisi? Çevrecilik sizin semtinize uğradı mı? Çevreciliği gel Ümraniye'ye sor. Burada 39 can gitti. CHP zihniyeti bunun bedelini nasıl ödeyecek? Ödedi. Nasıl ödedi? İktidarı kaybederek ödedi. Kim aldı iktidarı? Biz aldık. Biz aldıktan sonra ne yaptık? Ümraniye çöplüğünü parka dönüştürdük. Artık orada yavrularımız eğleniyor. Çevreyi ona göre düzenledik ve farklı bir hale getirdik. Çevreci kimmiş Bay Kemal? Senin daha alacağın çok ders var. Öğreneceksin bu işi de daha çok zamana ihtiyacın var.''

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, bir mitingde yaptığı konuşmada yurttaşlara, ''Bizi birinci lige çıkartın, görün'' dediğini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

''Ben sana ne dedim? Sen daha amatör kümedesin. Bir defa amatör kümeden Süper Lig'e çıkmak için sınıf atlayacaksın. Önce üçüncü lige çıkacaksın, ikinci lige çıkacaksın. Bank Asya'ya yükseleceksin ondan sona Süper Lig'e çıkacaksın. Bu da 4 seçim ister. Buna da zaten senin ömrün vefa etmez. Bunu neden söylüyorum? Siyasi ömrü bakımından şu anda Bay Kemal'in mücadelesi, 'CHP içindeki yerimi nasıl korurum', bunun mücadelesini veriyor.

Ben ne dedim? 'Var mısınız?', dedim. Evet, 'AK Parti birinci parti olamazsa, ben bu işi bırakıyorum. Genel başkanlıktan çekiliyorum' diyorum. Fakat CHP birinci parti olamazsa, çekilmeye var mısın? Kılıçdaroğlu'nun verdiği cevap ne? Cevap şu: Kimin oyu düşerse, o çekilsin. Dünyanın neresinde böyle bir siyaset var. 'Kimin oyu düşerse çekilsin' derken birinci olamayacağını biliyor. Muhalefette olmayı kabul ediyor da 'hiç olmazsa buradan gireyim' diyor. Kendine göre uyanık ya! Siyasette iktidar olmaktır aslolan. Eğer sen iktidar olabilme yeteneğine sahip değilsen bu işi bırak git. Başkalarını da meşgul etme. Bir defa kendisinde bunun olmadığını görüyor hemen arkadan dolanıp, 'kimin oyu azalırsa o çekilsin' diyor. Niye? Çünkü Sayın Baykal'dan 20,9'da devraldı, şimdi üstüne artı bir ilave ederse işi yırtacak. Hesap bu. Niye 50'nin hesabını yapmıyorsun, niye 40'ın hesabını yapmıyorsun da 20,9'un üzerine artı bir koymanın hesabını yapıyorsun? Ben şunu anladım; demek ki bu defa, seçim sandığıyla alakalı olarak herhalde seçmen kütüklerine isminin yazıldığını iyi takip etmiş. Oradan bir oyu kazanıyor. Çünkü daha önce belediye seçimlerinde, Kağıthane diye bir ilçenin olup olmadığını bilmiyor, Kağıttepe ilçesinde oturduğunu söyledi ve maalesef seçmen kütüklerine ismi yazılmamış, onu da kaybetti, oy bile kullanamadı. Şimdi de çıkıyor yine hala bakıyorsunuz yalan üstüne yalan.''

 

''Bay Kemal bundan haberin yok senin"

Meslek liselerinde, lisede okunan derslerin hepsinin okunduğunu belirten Erdoğan, ''Bay Kemal, bundan haberin yok senin. Ben bir İmam Hatip Lisesi mezunuyum, benim Büyükşehir Belediye Başkanım İmam Hatip Lisesi mezunu'' dedi.

Kendilerine o dönemde, İmam Hatip Lisesinden sonra üniversite yolu açılmadığını, bir de lise sınavlarına girdiklerini, okudukları derslerden tekrar sınav olduklarını, sonra üniversiteye girdiklerini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bize böyle zulmettiler, sonra bunların önü açıldı. Daha sonra 28 Şubat ile beraber tekrar meslek liselerinin önü kat sayı ile kesildi. Şimdi bu kat sayı da hallolacak. Zaten yoluna girdi. Bu büyük bir adaletsizlik değil de nedir? Sen üniversite imtihanına tabi tutmuyor musun? Tutuyorsun. Meslek liseli kalkıp düz liseli ile yarışta bunu başarıyorsa, önünü niye açmıyorsun? İlla İmam Hatip Lisesinden çıkan imam, vaiz mi olacak? Olmayabilir. Ziraat Meslek Lisesinden mezun olan illa ziraat işiyle mi uğraşacak? 'Uğraşmam' der. Girdi üniversite sınavına farklı yer kazandı orada okumaya devam eder, niye önünü kesiyorsun? Aç, prangalardan kurtulsun bu gençlik, bırak. Biz bunu yaptık, yine yapacağız. Gençliğin önünü açacak ve rahat olacağız. Er veya geç bu hallolacak. 12 Eylül bunun önünü açtı. Şimdi yeni anayasa diyoruz ya, yepyeni anayasa ile bunu daha da güçlendireceğiz.''
 

''Şu SSK hastanelerin dili olsa da"

Sağlık alanında yaptıkları yatırımlar hakkında da bilgi veren Erdoğan, artık her yurttaşın istediği hastaneye gittiğini, istediği eczaneden ilacını aldığını belirtti.

''Biz buraya çileleri çeke çeke geldik. Şu SSK hastanelerini dili olsa da konuşsa... Bay Kemal, 8 yıl SSK'da genel müdürlük yaptın. Allah aşkına o yılları yaşayanlar yaşamayanlara anlatsın'' diyen Erdoğan, Tam Gün Yasası'nı çıkarttıklarını, bıçak parasını ortadan kaldırdıklarını söyledi.

 

"Eskiden görev zararı derlerdi"

Erdoğan, İçerenköy'deki Carrefour önünde partisince düzenlenen Ataşehir mitinginde daha önceki iktidarların ekonomiyi çökerttiğini savunarak, eskiden Ziraat ve Halk bankalarının zararları için ''görev zararı'' denildiğini, halkın bunlarla aldatıldığını, bugün ise her iki bankanın da Avrupa'nın sayılı bankaları arasında yer aldığını iddia etti.

Eğitim yatırımlarını ve elektronik kitapları anlatan Erdoğan, okullardaki derslik açığını kapattıklarını ve 163 bin derslik yaptıklarını bildirdi.

Erdoğan, seçimlere 12 gün kaldığını, sadece İstanbul'da, Ataşehir'de kalmayacaklarını, Anadolu'yu da ayağa kaldıracaklarını söyledi. Anadolu'nun gümbür gümbür geldiğini ifade eden Erdoğan, Ankara, Kayseri, Eskişehir, Hatay'da çok geniş katılımlı mitingler düzenlediklerini, bu katılımların bir sevdanın, bir aşkın göstergesi olduğunu dile getirdi. ''Sağlıkta Bay Kemal bize ilaç bulamazken, hastanelerde hastalarımızı tedavi ettiremezken şimdi istediğimiz hastaneye gidebiliyor muyuz? İstediğimiz eczaneden ilacımızı alabiliyor muyuz? Zengin, fakir ayrımı var mı? Biz buyuz, AK Parti farkı bu'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bununla da kalmadık. Ne dedik? İstanbul finans merkezi olacak. İstanbul'da da finans merkezi olarak nereyi planladık? Ataşehir'i planladık. İşte bu vizyon meselesi. Buna kim karşı çıktı? CHP karşı çıktı. Ne dedi CHP? 'Başkenti İstanbul'a taşıyorlar' dedi. Ayıp, ayıp... Bu ülkenin iki önemli başkenti var. Siyasi başkent Ankara, finans başkenti de İstanbul. Bunun önüne geçilmez. Aynen dünyada da olduğu gibi Washington-New York ne ise biz de onu yapıyoruz. Her şey bir vizyon meselesi.''

Başbakan Erdoğan, konuşması sırasında kendisine seslenen bir vatandaşa Karadeniz şivesiyle ''Bir dur, bitirelim ondan sonra seninle konuşuruz, mitingdeyiz. Sonra görüşürüz'' dedi. Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu Ataşehir'e yerleştiğinde ilçenin bambaşka bir merkez olacağını dile getiren Erdoğan, ''Ben şimdi CHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; Allah aşkına bu CHP'ye nasıl oy vereceksiniz? Bunun önüne geçme gayreti içinde olanlarla yola devam edilir mi? Belediyelerimiz burs dağıtıyor, CHP alıyor bunu götürüyor Anayasa Mahkemesi'ne. Belediyelerin öğrencilere burs vermesi yasaklandı. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi 50 bin öğrenciye burs veriyordu. CHP bu. Gençliğin bunları tanıması lazım. Eğer bugün belediyelerden burs alamıyorsanız, müsebbibi CHP'dir'' diye konuştu.

İstanbul'a iki tane şehir hastanesi yapacaklarını, bu hastanelerin en ileri teknolojiyle donatılacaklarını belirten Erdoğan, seçim sonrası bu hastanelerin ihalelerinin yapılacağını ve çalışmalara başlanacağını anlattı. Toplu konut projeleri kapsamında 490 bin konutun inşa edildiğini, 360 bin konutu sahiplerine teslim ettiklerini ifade eden Erdoğan, Ataşehir'in bunların en önemli örneklerinden biri olduğunu belirtti. Ataşehir'e özel olarak seslendiğini ifade eden Erdoğan, ''Diyorum ki; sizin üzerinizde herhalde bu Başbakan'ın bir hakkı var, AKP iktidarının bir hakkı var. Marifet iltifata tabidir. Sizin iradenizdir, verirsiniz, vermezsiniz o ayrı mesele. Biz zaten yola çıkarken, 'at denize, balık bilmezse Halik bilir' dedik. Çünkü biz bu şehri güzelleştireceğiz, İstanbul'u İstanbul yapacağız dedik'' diye konuştu. Artık herkesin bir aile hekimi olduğunu belirten Erdoğan, ''Bunlar geçmişte niye yoktu? Ufuk, vizyon yok bunlarda. Buna da karşı çıktı bu CHP'' dedi.
 

'Bu vatanı kimseye böldürmeyiz'

Hakkari mitingini yaptıktan sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da Hakkari'de miting düzenlediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Kimlere konuştu biliyor musunuz? BDP'ye konuştu, CHP'ye değil. Çünkü Hakkari'de CHP yok. BDP'lilerin eline CHP bayraklarını verdiler ama bu bayrakların içinde Türk bayrağı yok. Düşünebiliyor musunuz? Türk bayrağının olmadığı bir CHP mitingi. Şimdi ben bunu söylüyorum diye bana söylenen ne? 'Artık Erdoğan da milliyetçi söylemlere başladı.' Ben milletini, vatanını, bayrağını, devletini sevmeyi milliyetçilik olarak tanımlıyorlarsa dört dörtlük bir milliyetçiyim. Bunu böyle bilmelerini de istiyorum. Yola çıkarken ne dedik? 'Tek millet' dedik. Bu tek millette ne var? Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Abhazası, Romanı, Alevisi, Sünnisi, aklınıza ne gelirse var. Çünkü biz yaratılanı, Yaradan'dan ötürü sevdik. Onun için tek millet dedik ama milletin ifadesi nedir? Bayrak. Bayrağımızın rengi niye birilerini rahatsız ediyor? Bu bayrağın rengi nereden geliyor? Şehidimizin kanından. Hilal niye rahatsız ediyor? O nereden, bağımsızlığımızın sembolü. Yıldız? Şehidimizin simgesi. Onun için biz ne diyoruz? 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' diyoruz. Onun için ne diyoruz? 'Tek vatan' diyoruz. Bu vatanı kimseye böldürtmeyiz. Hiçbir zaman etnik milliyetçilik yapmadık, karşıyız. Bölgesel milliyetçiliğe de karşıyız. 780 bin kilometrekarede bu vatan bizimdir, hepimizin, 74 milyonun. Lisan milliyetçiliğine de karşıyız. Alevi, Sünni, Müslüman, Hristiyan ayrımı da yok, hepsinin güvencesi biziz.''

BDP Genel Başkanının, kendisinin tek dinden, tek dilden bahsettiğini söylediğini belirten Erdoğan, ''Ben hiçbir yerde tek din, tek dil ifadesini kullanmadım. Dil konusunda bizim hassasiyetimiz şudur: Resmi dil Türkçe'dir. İkinci bir resmi dil tanımıyoruz ama herkes ana dilini her yerde istediği gibi konuşmalıdır diyoruz'' dedi. Bu nedenle kursları açtıklarını, TRT-ŞEŞ'in 24 saat Kürtçe yayın yaptığını belirten Erdoğan, şunları söyledi: ''Benim Kürt kardeşim annesiyle, evladıyla istediği dili rahatça konuşuyor. Fakat orada sayın Kılıçdaroğlu, Türk bayrağının olmadığı konuşmayı yapıyor. Orada yerel özerklik şartından bahsediyor. 'Biz size yerel özerkliği getireceğiz' diyor. Benim de partimin programında bunun olduğundan bahsediyor. Bay Kemal, senin öğreneceğin daha çok şeyler var. Sen belediyeciliği bilmezsin. Yerel özerklik olayı 1988'de ülkemiz tarafından tanınmıştır ancak bizim iktidarımız döneminde, sekiz tane şerh vardı, bu şerh kaldırılmıştır. Biz ne demişiz? Sadece yerel idarelerin inisiyatif kullanmasının önünü açmışız. Bay Kemal bunları öğren ama Ardahan'a gidip, 'Ardahan'da biz eyaletleri kastetmedik' deme. Çorum'a gidiyor, 'Çorumsporu düşürenler bu ülkeyi yönetebilir mi?' diyor. Şu mantığa bak, şu kafa yapısına bak. O zaman bu mantıktan hareketle Bay Kemal ben sana şunu söyleyeyim; 'Tunceli'yi üçüncü, ikinci lige çıkaramayandan bu ülkede siyasetçi olur mu' diyebilir miyim? Böyle bir mantık olur mu?''

Başbakan Erdoğan'a mitingde, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile milletvekili adayları eşlik etti. 

 

Erdoğan, Kadıköy-Kartal Metrosu deneme seferini yaptı

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 22 kilometrelik Kadıköy-Kartal hattının, 1.6 milyar dolara mal olduğunu belirterek, hattın yapımının bu yıl sonu itibarıyla sona ereceğini bildirdi. Erdoğan, partinin Ataşehir mitinginin ardından, Kadıköy-Kartal Metrosu deneme seferini yapmak için Kozyatağı İstasyonu'na geçti.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile birlikte metro hakkında yetkililerden bilgi alan Erdoğan, daha sonra deneme sürüşünü yapmak için metronun yanına geldi. Makinist koltuğuna oturan Başbakan Erdoğan, Kozyatağı'ndan Kartal Soğanlık'a kadar metronun deneme sürüşünü gerçekleştirdi. Kozyatağı ile Kartal Soğanlık arası yaklaşık 25 dakika sürdü. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Kadıköy-Kartal metrosu ile ilgili sıkıntılı bir sürecin yaşandığını ve test sürüşü aşamasına gelindiğini belirtti.

''22 kilometrelik Kadıköy-Kartal hattı, 1.6 milyar dolara mal oldu'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''Kaynarca'ya kadar 24.5 kilometre olacak ve o da yaklaşık 1.9 milyar dolara bitirilecek. Bugün test sürüşünü yapıyoruz. Bu özellikle kitle taşımacılığında büyük bir rahatlama getirecek. Zira günde burada 1 milyon vatandaş taşınacak. Bu bakımdan çok önemli. Burada yol güvenliği ve emniyeti var. Bir de şu saatte binerim, şu saatte inerim, hedefte çok büyük rahatlık var, İstanbul'un yoğun ulaşımında bir minibüse binseniz ya da kendi otomobilinizle gitseniz belirlediğiniz yere belirlediğiniz saatte ulaşmanız mümkün olmuyor ama şu anda burada özellikle Metrobüs ile bunu birleştirdiğimizde çok daha kısa zamanda Taksim'e kadar ulaşma imkanı olacak. Marmaray bitince bu çok daha kısa sürede tamamlayacağımız bir süreç olacak. İstanbul bütün bu yatırımlarla kendini buluyor, tarihi ile çok farklı bir zenginliğe ulaşıyor. Dünya turizminde de cazibe merkezi olmanın altyapılarını bu ataklarla gerçekleştiriyor.''

Bahçelievler'e metro

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ''Hattın tamamlanması ne kadar sürecek'' sorusu üzerine, ''Hattın yapımı bu yıl sonu itibarıyla sona erecek'' dedi. Bir gazetecinin ''Metrobüs beş yıl sonra yetersiz hale gelecek. Avrupa yakasına da metro yapılacak mı'' sorusunu yanıtlarken Erdoğan, bunların hepsinin peyderpey olacağını ifade ederek, Metrobüs'ün yapımının çok daha kısa sürede, çabuk ve ucuz maliyetle yapıldığını, şu anda bu işlevi büyük ölçüde gördüğünü anlattı.

Erdoğan, ''Bunlar geçiş dönemidir, geçiş tedbirleridir. Bahçelievler'de planlanan ve adım atılacak bir metro olayı söz konusu. İstanbul metro sistemi içinde en uzun noktada ulaşım neyse bunları gerçekleştirecek. Bunlardan bir tanesi Anadolu yakasında Üsküdar'dan Ümraniye'ye ve Çekmeköy'e kadar devam eden bir çalışmamız da var'' diye konuştu.
 

Balyoz soruşturması

Başbakan Erdoğan, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın Balyoz Planı soruşturması kapsamında ifadeye çağrılmasına ilişkin soru üzerine, ''Şu anda yargıda, bir şey söyleyemem'' dedi.

 

'Bol bol veriyor'

Erdoğan, partisince Kartal'da düzenlenen mitingdeki konuşmasında, bugün Ümraniye ve Ataşehir'de çok coşkulu miting yapıldığını, şimdi Kartal'da çok muhteşem bir mitingi gerçekleştireceklerini ve ilçe mitingi değil, adeta büyük bir vilayet mitingi yaptıklarını söyledi. Bu hareketin başlangıcında milletin olduğunu, rotalarını milletin çizdiğini ve yola öyle çıktıklarını belirten Erdoğan, 14 Ağustos 2001'de kurulan partinin millet tarafından 3 Kasım 2002'de yüzde 34 oy ve yüzde 65 parlamento çoğunluğu ile iktidara getirildiğini anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''O zaman yüzde 10 barajı vardı ama bu barajları yıkarak bizi iktidara getirdiniz. Şimdi Bay Kemal diyor ki, 'ben bu barajları kaldıracağım veya indireceğim.' Samimiyetinden değil. Ya böyle bir talep var ya, acaba buradan da bir şeyler alır mıyım diye söylüyor. Çünkü kendisinin de Grup Başkanvekili olduğu veya CHP yönetiminde olduğu dönemlerde bu zaten gündeme geldi. Gündeme geldiği zaman Sayın Baykal ve avanesi o zaman bu işe hiç yanaşmadılar. Olumlu değildiler. Şimdi Bay Kemal nerede bir talep olsa hemen 'yaparız, ne demek öderiz. Ne istiyorsun? Sungurlu il mi olsun? Verdim gitti. Çorum Spor süper lige mi çıksın, hemen çıkardım anında.' Çorum'da 'Sungurlu il olsun' demişler, 'yaparız ya ne demek, ondan kolay ne var.' Sorumluluk diye bir şey yok. Çünkü sırtında yumurta küfesi yok. Bol bol veriyor. Bekara karı boşamak kolaydır. İktidar olamayacağını zaten biliyor. Bildiği için de bol bol atıyor.''

'İktidar gibi bir derdi yok zaten'

Bunun Nasrettin Hoca'nın göle maya çalmasına benzediğini ifade eden Erdoğan, ''Soruyorlar hocam bu gölde ayran olur mu? Hoca'nın verdiği cevap 'ya tutarsa.' Şimdi Bay Kemal de öyle veriyor, veriyor, veriyor ya tutarsa. Çünkü iktidar olmak gibi bir derdi yok zaten. Onun tek derdi var; CHP içinde acaba konumumu nasıl korurum'' diye konuştu. Eğer AKP birinci parti olmazsa genel başkanlığı bırakacağına dair sözünü hatırlatan Erdoğan, ''Böyle bir endişeniz var mı? Öyleyse Allah'ın izniyle biz açık ara birinci partiyiz evelallah ama sen olamazsan bırakmaya var mısın? Bahçeli olamazsa bırakmaya var mıyız? Bahçeli cevap vermiyor zaten çünkü onun durumu belli. Kılıçdaroğlu ne diyor? Eyüpsultan'dan çıkmış, olur ya oradan da bir şey gelebilir, soruyorlar verdiği cevap şu; kimin oyu azalırsa o istifa etsin. Ya dünyanın neresinde böyle bir mantık olur'' dedi.

Kılıçdaroğlu'nun iktidar hesabı olmadığını, çünkü yüzde 40'ı, yüzde 50'yi konuşmadığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''Neyi konuşuyor? 20.9 ile aldı ya şimdi 21'in üzerine ben ne katarım. Bu hesap ne hesabı biliyor musunuz? CHP'nin içindeki yerini sağlamlaştırma. Hesap bu. Bay Kemal sen yüzde 40'ın, 50'nin hesabını yap. Hesap uzmanısın ya. Hesap uzmanı olduğuna göre bunu yap, bunu tuttur ama bak biz hesap uzmanı değiliz, siyasetçiyiz. Siyaseti de iyi biliriz. Evelallah senden iyi biliriz. Eğer inanıyorsan, güveniyorsan, dürüstsen bu millet sizi artık sırtında fazla taşımasın. Çünkü benim milletimin yalancılarla uğraşacak fazla vakti yok. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. İnanın bunun mumu yatsıya kadar değil, yarım saatte sönüyor.''
 

'YÖK'ü reforme edeceğiz'

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında YÖK'ü kaldıracağını söylediğini ancak 30 dakika sonra bedelli askerlikle ilgili soru sorulduğunda, ''Bedelli askerlikten gelecek parayı YÖK'e aktaracağım'' dediğini hatırlatarak, ''Hani YÖK'ü kaldırıyordun. Kalkan şeye para aktarılır mı? Bir başka televizyon programında da diyor ki, 'bu Başbakan Anayasa nedir bilmiyor.' YÖK'ün Anayasa ile ilgili olduğunu da bilmiyor. Biz Anayasa ile ilgili neler yaptığımızı ortaya koyduk ve 26 maddelik paketi parlamentodan çıkartıp milletimize taşıdık ve gümbür gümbür yüzde 58 ile milletim sana ders verdi ama dersi almadın'' dedi.

''Bizim YÖK'ü kaldırmak gibi bir vaadimiz yok ama YÖK'ü reforme etmek gibi bir vaadimiz var. Onun çalışmalarını da yapıyoruz. YÖK'ü reforme edeceğiz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şu andaki gibi bir YÖK değil, daha farklı. İnşallah bu reformu yaptığımız zaman üniversite noktasında oturalım masaya anlaşabilirsek senle anlaşalım, onu yapalım ama sen anlaşılabilir adam değilsin. Niye seçim meydanlarında söylediğin sözlerden hiçbirini tutmadın? Referandumda çıktı meydanda 'başörtüyü ben hallederim' dedi. Sonra ne oldu? 12 Eylül akşamı 'hadi' dedim, 'iş bitti şu anda ben hazırım, hazırsan hemen yarın Meclise bunu götürelim' dedim. Hemen U dönüşü. Artık bunun U dönüşlerine alıştık. Şimdi S dönüşlerine başladı. Ne yazık ki bazı başörtülü kardeşlerim bile bunun yalanlarına uyarak çıkıp bazı televizyon kanallarında methiyeler düzüyorlar. Bu iş öyle bir değerdir ki, bu yaşanır konuşulmaz, Buna nasıl güveniyorsunuz, nasıl inanıyorsunuz da bir pazarlığa adeta bununla giriyorsunuz. Kardeşlerim kaçtı, işte gittiler çarşaflı kardeşlerime, aldattılar, kandırdılar, CHP rozeti taktılar. Ondan sonra da gittiler Mersin'de çarşaflı kardeşlerimizi otobüsten aşağı indirdiler. Ya niye rahatsız oluyorsunuz? Bırakın herkes nasıl giyiyorsa giyinsin. Yeter ki bu toplumun ahlak değerlerine, genel ahlak kurallarına ters olmasın. Buna bakalım. Şöyle giymiş böyle giymiş. Bırakın, nasıl giyiyorsa öyle giysin. Karışma bu işe ama bunlar rahat durabiliyor mu? Rahat duramıyorlar. Niye? Bunlar rahatsızlar. Genlerinde var. Ne yaparlarsa yapsınlar 12 Haziran'da bunlara sandıkta gerekli dersi vermeye hazır mıyız? Onun için gece gündüz çalışmaya var mıyız? Komşu komşu dolaşmaya var mıyız? Unutmayın 12 gün kaldı. Çok çalışacağız. Evelallah demokrasinin bir gereği olarak sandıkta bunlara gerekli dersi vereceğiz.''

Eğitim yatırımları

Başbakan Erdoğan, eğitim yatırımlarını anlatırken, 163 bin derslik yaptıklarını, Milli Eğitim Bakanlığının bütçesini birinci sıraya taşıdıklarını söyledi. Öğrencilere verdikleri eğitim desteklerini de anlatan Erdoğan, ''Bay Kemal 600 lira verecekmiş. İnanıyor musunuz? Akıl hocası diyor ki, 'ya zaten sen iktidar olamayacaksın, Erdoğan ne diyorsa sen iki kat vereceğim diye söyle, bu işi götür veya iki anahtar salla.' Geçmişte söylüyorlardı, 'bir araba bir konut.' Konutlar, arabalar geldi mi'' diye konuştu. Şimdi yeni bir dönemin başlayacağını artık okullardan kara tahtayı kaldırarak yerine akıllı tahtayı getireceklerini belirten Erdoğan, ayrıca öğrencilere birer elektronik kitap dağıtacaklarını söyledi. Erdoğan, dört yılda bütün okulların bilgisayar donanımlı akıllı tahtalara kavuşacağını belirtti.

 

'Siyaset bir zevk işi değil'

Erdoğan, yurttaşın artık istediği hastaneye gidebildiğini, istediği eczaneden ilacını alabildiğini, daha önce böyle uygulamaların olmadığını söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde sigorta hastanelerinin ameliyathanelerinin halinin rezalet durumda olduğunu belirten Erdoğan, ''Gidersin doktora SSK hastanesinde ne derler? 'Muayenehaneye gel.' Muayenehaneye gidince ne olurdu? Para. Bunları yaşadık mı hep beraber? Gelirsin tekrar hastanenin eczanesine ilacın bir tanesi var, diğerleri yok. Şimdi özele de gidebiliyoruz, devletin bütün hastanelerinin hepsi emrinizde. Para pul evelallah... İlaç yüzde 80 ucuz'' diye konuştu.

''Siyaset ülkeye, millete hizmettir, bunu anlatın. Siyaset bir zevk işi değil, bir keyif işi değil, bir ideoloji işi olamaz. Bu ülkeye, bu vatana, bu millete hizmet olarak ele almalıyız'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kim bu millete hizmet ediyorsa bizim de desteği onlara vermemiz lazım. Sorun şunlara Allah aşkına, şu CHP'nin bu ülkede dikili ağacı var mı? Sorun şu MHP, üç buçuk yıl iktidarda kalabildi, ne yaptı diye bir sorun. Halbuki millet bu MHP'ye ne dedi? 'Beş yıl seni görevlendiriyorum' dedi. Ne oldu üç buçuk yıl kaldı, kaçtı gitti. CHP'ye zaten benim milletim iktidar vermez. Neden? Çünkü bu ülkeyi onlar inim inim inlettiler.''

CHP'nin bir profesör adayının Zincirlikuyu Mezarlığı'nın girişindeki ''Her nefis ölümü tadacaktır'' yazısının bir söz mü, ayet mi olduğunun farkında olmadığını dile getiren Erdoğan, ''Açıklaması çok enteresan, 'sinir bozucu' diyor. Sen profesör olsan ne yazar. Herhalde bu, o sözü İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş beyin sözü zannetti. Yarın ne olacak, öleceğiz değil mi? Öldükten sonra tabutun içinde musallaya geleceksin. Bizim geleneğimizde o tabutun bir örtüsü vardır. O örtünün üzerinde de bir ayet yazılıdır; 'her nefis ölümü tadacaktır' diyor, bu ayet. Şimdi herhalde Bay Kemal uyandı, o bayanları konuşturmuyor'' diye konuştu.

CHP'nin 27 Mayıs'ı bayram ilan ettiğini belirten Erdoğan, ''Çünkü o zaman bir Menderes idam edildi, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu idam edildi. Bunların suçu neydi? Bu ülkeye hizmet ve bunlar demokrasi mücadelesini verdiler. Çok partili hayatın bunlar önemli aktörleri oldu'' dedi. CHP'nin sandıklarda cevabı alması gerektiğini söyleyen Erdoğan, ''Bu CHP, camileri ahıra çeviren zihniyettir. Değişen bir şey yok, aynı kafa. Yaptıkları her şeyde istismar siyaseti var, bunu böyle biliniz'' diye konuştu.

'Dürüst ol'

CHP'nin yeri geldiğinde imam hatibi savunduğunu ifade eden Erdoğan, ''Dürüst ol. Seçimde bu yaptığını, katsayıda niye yapmıyorsun? Başörtülü kızların üniversiteye girmesi olayında niçin kalktınız da, MHP ile ortak hareket etmiştik, bunu engellediniz? Neden? Bu, CHP bu. Bunlara güven olmaz. Biz el ele vereceğiz. Siz bize güç verin, yeni anayasa ile temel hak ve özgürlüklerle inşallah yeni anayasayı biz gelelim 12 Haziran'dan sonra çözelim. Bu sizden geçecek, bu kararı siz vereceksiniz. Bunu sizinle halledeceğiz'' dedi. AKP iktidara geldikten sonra emeklilerin, o gün aldıkları maaşın üç kat fazlasını bugün aldıklarını belirten Erdoğan, emeklinin derdinden AKP'nin anladığını, emekli memurların durumunu Anayasa paketinde yasal hale getirdiklerini anlattı.

CHP'nin, BDP'nin buna karşı çıktığını, şimdi bunun istismarını yaptıklarını ifade eden Erdoğan, ''Biz anayasal teminat altına alıyoruz. Adeta toplu sözleşme hükmüne bağlıyoruz. Bunlar ise yalan üstüne yalan... O problemleri biz çözeriz. İntibaksa intibaklarını biz yaparız. Bunlar yapamaz, yalan söylüyorlar. Çünkü bunlar iktidar olamayacak ki yapsın. Emekli kardeşlerime sesleniyorum, bu oyuna gelmeyin, sizin haklarınıza sahip çıkan AK Parti'ye siz de sahip çıkın'' diye konuştu.

'Ustalık döneminde Türkiye çok şey kazanacak'

AKP'nin ustalık döneminde Türkiye'nin çok şeyler kazanacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Geldik, milli gelirimiz 230 milyar dolardı. MHP'den aldık. Şimdi 740 milyar dolar. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü. Kim veriyordu bunu? Sen, benim vatandaşım veriyordu. Onun için birin yanına ne yaptılar? Altı tane sıfır koydular. Benim vatandaşım zannediyordu ki 'param artıyor.' Rakam büyüyordu ama paranın alım gücü olmuyordu. Enflasyon denilen olay işte buydu. Yüzde 30 enflasyon vardı, canavar cebimizdeydi. Eğer biz gelmeden önce, 2002 sonu ve bugün, o günün asgari ücretiyle -faizi falan karıştırmıyorum- bugünün asgari ücretini karşılaştırın; kaç kilo ekmek alınıyordu, bugün kaç kilo ekmek alınıyor? Kaç kilo toz şeker alınıyordu, bugün kaç kilo toz şeker alınıyor? Ne kadar ayçiçek yağı alınıyordu bugün ne kadar ay çiçek yağı alınıyordu? Eğer bugün geri gittiysek hemen bırakıyorum.''

Eski bir belediye başkanı olarak Kartal'ı iyi bildiğini, hizmetlerin Kadir Topbaş ile devam ettiğini belirten Erdoğan, ''İlçe belediyesini bu CHP'ye nasıl teslim ettiniz ona şaşırıyorum tabii. Sizin takdiriniz o ayrı mesele, saygı duyuyorum ama isterdim ki, ilçe ile büyükşehir Kartal'da yine aynı olsun. Herhalde bu da bir ders olmuştur'' dedi.

'Sen milletin anasını ağlattın'

MHP'nin ''Devlet, millet el ele'' dediğini ifade eden Erdoğan, ''Ne el elesi? Sen milletin anasını ağlattın Sayın Bahçeli. Milletten nema, konut edindirme altında para kestiniz, millete bu paraları ödemediniz. Bu MHP kirletti, CHP kirletti, biz temizliyoruz'' diye konuştu. Türkiye'nin dünyada bir itibarının olduğunu belirten Erdoğan, ''Artık gündem belirleyen bir Türkiye var, gündemi belirlenen değil. OECD'de, IMF'de, İslam Konferansı Örgütü'nde, NATO'da Türkiye var. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde kısa bir süre öncesine kadar Türkiye vardı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin başında Türkiye var, bir Türk var. Bunlar hep bu dönemin güzellikleri. Bunları CHP'ye rağmen yaptık'' dedi.

Başbakan Erdoğan, mitingin ardından yurttaşlara karanfil dağıttı. Erdoğan'a mitingde, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile partisinin İstanbul milletvekili adayları da eşlik etti.

 

Çağlayan Kavşağı ve meydan düzenlemesi açıldı

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çağlayan Kavşağı ve meydan düzenlemesinin açılışında yaptığı konuşmada, Çağlayan meydanının, İstanbul'un önemli merkezlerinden biri olduğunu, burada ciddi bir trafik yoğunluğu oluşmaya başladığını ifade ederek, 4 Mart'ta yine Çağlayan'da, sadece İstanbul'un değil, Türkiye'nin en prestijli binalarından biri olan Çağlayan Adalet Sarayı'nın açılışını gerçekleştirdiğini anımsattı. Çağlayan Adalet Sarayı'nın hizmete girmesiyle bölgedeki araç trafiğinin daha da artış gösterdiğini ifade eden Erdoğan, açılışını yaptıkları Çağlayan Kavşağı ile hem buradaki rutin trafiğin rahatlayacağını hem de Adalet Sarayı'nın Mecidiyeköy katılımına ve D-100 karayoluna entegrasyonunun sağlanacağını anlattı.

Erdoğan ayrıca, trafiğin yeraltına alınmasıyla üst tarafın olduğu gibi yayaların hizmetine sunulduğunu belirterek, Abide-i Hürriyet Parkı ile bütünlük oluşturacak şekilde, 22 bin metrekarelik alanı kapsayan bir meydan oluşturduklarını, burasının, İstanbul'un en büyük meydanı olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan, 121 milyon liralık bir yatırımla inşa ettikleri bu hizmetin, İstanbul'un ulaşım sorununun çözümü konusunda hayata geçirdikleri projelerin son halkası olduğunu ifade ederek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, sadece son altı buçuk yılda, 231 kavşak ve 800 kilometre uzunluğunda yeni yol inşa ettiğini söyledi. Sadece geçen Ocak ayında, bir toplu açılış töreniyle 28 kavşağı, 2 metro istasyonunu ve 3 stat bağlantı tünelini İstanbul'a kazandırdıklarını anımsatan Erdoğan, Marmaray'ın, İstanbul'u dünya çapında marka şehir haline dönüştürecek sembol projelerinden biri olduğunu, inşaatının hızla ilerlediğini ve 2013 yılında hizmete gireceğini belirtti.

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Karayolu Tüp Geçiş Projesi'nin temelini geçtiğimiz Şubat ayında attık. Adına lastikli sistem denilen bu projeyi tamamladığımızda Kazlıçeşme'den girecek bir araç, denizin altından, tüp geçitten geçerek, Anadolu tarafında Göztepe Kavşağı'na ulaşacak. Böylece, bugün bir buçuk saatten fazla süren Kazlıçeşme-Göztepe arası 15 dakikaya inecek. Bunları anlatın ama Kağıttepe sakinlerine değil, Kağıthane sakinlerine anlatın, nasıl olsa Kağıttepe diye bir şey yok. Yine, Ankara-İzmir otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi Projesi'ni temelini geçtiğimiz Ekim ayında atmış, çalışmaları başlatmıştık. Aynı şekilde Ankara-İstanbul hızlı tren yolu hattının Ankara-Eskişehir bölümü tamamlandı, Eskişehir-İstanbul kısmında çalışmalar süratle devam ediyor. Elbette Kanal İstanbul... İstanbul'a olan aşkımızın, sevdamızın, İstanbul'u dünya kentleri içinde en üstlere çıkarma kararlılığımızın ürünü olan bu projenin müjdesini geçtiğimiz ay vermiştik. Kanalistanbul'u unutmak mümkün değil. İnşallah hemen seçimlerden sonra proje çalışmalarına yoğunlaşıyor ve projenin ardından dozerler çalışmaya başlayacak, inşallah en kısa zamanda Kanal İstanbul Karadeniz'i Marmaray'a bağlayacak. Bu bir vizyon işi ve vizyonun gereğini yapıyoruz. Avrupa yakasında, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında inşa edeceğimiz 45-50 kilometrelik bir kanal ile Boğaz'daki gemi trafiği yükünü buraya yönlendirecek ve İstanbul'a derin bir nefes aldırmış olacağız. Tabii bir de İstanbul'un Avrupa ve Anadolu yakalarında inşa edeceğimiz iki şehir projemiz var. Ancak Kanal İstanbul aynı zamanda bir çevre projesi. Bu proje her iki tarafa çevre açısından farklı bir zenginlik katacak. Boğaz çevre noktasında bir tehdit altında. Proje ile bu tehditten de boğazı kurtarmış olacağız.'' Başbakan Erdoğan, Kanal İstanbul projesinin yeni bir değişimi ve dönüşümü sağlayacağını anlatarak, kuracakları bu şehirlerle birlikte yeni ulaşım hatları da oluşturacaklarını belirtti.
 

'Vatan toprağı bütündür, ameliyata müsaade etmeyiz'

İstanbul'a hizmet etmenin, 81 vilayetinin tamamıyla Türkiye'ye eser kazandırmanın mücadelesini verdiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: ''İstanbul ile birlikte 780 kilometrekarelik vatan toprağının her karışında hizmetimiz var, eserimiz var. 780 bin kilometrekarelik vatan toprağı bir bütündür, ameliyata müsaade etmeyiz, bunun böyle bilinmesini istiyoruz. Peki biz hizmet üretirken, diğerleri laf üretiyorlar. Öyle doğru düzgün laf da değil, hakaret, küfür, yalan, iftira üretiyorlar. Biz eğitim, derslik, bilgisayar, e-kitap diyoruz. Onlar, meslek liselerine, imam hatiplere kafayı takmışlar, takılıp kalmışlar, bir adım ötesine geçemiyorlar. Şimdi 'ne kadar ihtiyaç olursa o kadar meslek lisesi' diyorlar. O zaman düz liseyi ihtiyaç yok diye kapatacak mıyız? Biz reforma gidiyoruz. Diyoruz ki şu anda düz liselerin oranı 65-70, meslek liselerinin oranını da oraya çıkaracağız. Çünkü Türkiye sanayide, teknolojide sıçrama yaşıyor. Artık her yavrumuzun bileğine bir bilezik takmak istiyoruz.''

Üniversite, bilim, araştırma-geliştirme dediklerini, onların kız öğrencilerin başörtüsüne takılıp kaldıklarını söyleyen Erdoğan, ''Biz demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti diyoruz. Onlar, hala ısrarla darbelere övgü düzüyorlar. 27 Mayıs'ı bayram ilan eden kafadan bu ülkeye fayda gelir mi? Gelmez'' dedi.
 

'Yaya gitmeyi tercih ediyorlar'

Başbakan Erdoğan, kendilerinin sağlık sistemini kökten değiştirdiklerini, aile hekimliğiyle her vatandaşa bir doktor tahsis ettiklerini, onların Tam Gün Yasası'nı iptal ettirip, kurdukları sistemi bozmanın peşinde koştuklarını dile getirdi. Erdoğan, ''Biz 'Tam Gün' diyoruz. Onlar çıkıyor, 'Tam Gün olmaz', İngilizlerin tabiriyle 'part time ya da yarım gün gibi bir hizmetle bu işi sürdürelim' diyorlar'' dedi. Bölünmüş yollarla, yeni otoyollarla, hızlı demiryolu hatlarıyla, halkın yolu haline getirdikleri havayoluyla ulaşım devrimi yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Onlar, sırf hızlı trene binmemek için yaya gitmeyi tercih ediyorlar. Çünkü havayoluyla gitmeye kalksa gideceği şehrin pistini biz yaptık. Karayoluyla gitmeye kalksa duble yolları biz yaptık. Her yerde markamız var. Biz senden dua, reklam istemiyoruz, bize bu milletin duası yeter. Biz 500 bin konut üretiyor, vatandaşımızı ev sahibi yapıyor, şehirlerimizi dönüştürüyoruz. Onlar, bu toplu konutlar için bizi yüce divanla tehdit ediyorlar. Bir zamanlar bu toplu konut idaresi şahsınıza bağlıydı, ne olur kaç tane toplu konut yaptığını çık da açıkla, yoksa ben açıklarım. Ben açıklarsam iyi olmaz sen açıkla ama açıklayamıyor, niye? Çünkü söyleyecek hiçbir şeyi yok. Biz ise 500 bini inşallah bu yıl sonuna kadar halledeceğiz ve 2023'te bir 500 bin daha yapacağız.''

Yoksul gençlere 50-65 metrekare daireler yapacaklarını, peşinatsız 20 yıl vadeyle konut inşa edeceklerini belirten Erdoğan, ''Yeter ki evlensinler. Onları iş sahibi yapma noktasında da elimizden gelen gayreti göstereceğiz'' dedi. Ekonomiyi büyüttüklerini, küresel krizlerden sağsalim ülkeyi çıkardıklarını ifade eden Erdoğan, ''küresel finans krizine rağmen bir banka fona devredilmedi'' diye konuştu. Türkiye'nin ekonomik verileri hakkında bilgi veren Erdoğan, ''Şu koskoca Çağlayan Meydanı'nı, Adalet Sarayı'nı görmeyenler, Türkiye'nin hangi meselesini görebilirler, hangi sıkıntısını çözebilirler'' diye sordu. Devlet olarak Çağlayan Meydanı çevresinde kamulaştırmaya gitmeleri gerektiğini ifade eden Erdoğan, ''Ama gönülleri alarak, rıza ile gelin, bu çevrede bir düzenleme daha yapalım. Şu alan çok daha güzel hale gelsin ama öyle yapalım ki, şu muhteşem Adalet Sarayı'nın yanında, Çağlayan Kavşağı'nın yanında güzellikler merkezi olsun burası. Buna var mıyız? Bunu hep beraber yapalım. İnşallah Kağıthane'yi çok daha farklı hale getirelim'' dedi.

'Projelerin önemli boyutları görülmüyor'

Başbakan Erdoğan, İstanbul'da, Ankara'da açıkladıkları projelerin çok önemli bir boyutunun maalesef görülmediğini belirterek, şöyle devam etti: ''Gerek Kanal İstanbul, gerek İstanbul'a iki şehir ve gerekse Ankara için açıkladığımız projeler, bu şehirlerin çehresini değiştireceği kadar, istihdama da büyük katkı sağlayacaklar. Üstelik, sadece Ankara ve İstanbul'un değil, tüm Türkiye'nin istihdamına büyük katkı sağlayacaklar. Yüzbinlerce kişi bu projelerin inşasında istihdam edilecekler. Yan sektörler, yakın iller, bölgeler istihdam noktasında önemli canlılık yaşayacak. Yarın Gürcistan'da Sarp Sınır Kapısı'nın Gürcistan tarafının açılışını yapacağız. Çarşamba günü de Diyarbakır'a gitmeden önce yine İstanbul'da, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır ile ilgili yeni projeleri açıklayacağız. O projeler de aynı şekilde o illerimizde işsizlik sorununa çözüm üretecek. GAP, DAP, KOP gibi projeler inşallah önümüzdeki dönem, istihdam noktasında Türkiye için çok farklı bir dönüm noktası olacak. GAP, DAP ve KOP'u insan nasıl görmez? Gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar, dilleri var hakkı söyleyemezler, çünkü bunların kalpleri mühürlüdür.''

Açılışa, Erdoğan'ın oğlu Necmettin Bilal Erdoğan, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Ulaştırma Bakanı Habib Soluk, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı. Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından makam otomobilinin direksiyonuna geçti ve yanında bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile açılışı yapılan kavşakta deneme sürüşü yaptı. Erdoğan, kavşakta bir tur attıktan sonra bir vatandaş makam otomobilinin önüne yatarak, yolunu kesmek istedi. Söz konusu kişi, Başbakanlık korumaları tarafından yoldan uzaklaştırıldı. Çağlayan'dan Kısıklı'daki evine kendi kullandığı aracıyla gelen Erdoğan, konutuna giren yol üzerinde arabasını durdurdu. Erdoğan, yanına çağırdığı komşusu Mustafa Öztürk'ün bir buçuk yaşındaki kızı Ece'yi sevdi ve öptü. Erdoğan, Ece'nin babası Mustafa Öztürk ile de bir süre sohbet etti.