İklimi hükümetlere bırakırsak yandık

İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için devletler yıllık 400 milyar dolar harcama yapıyor. Ancak harcanması gereken rakam en az bunun iki katı.

Şehriban Kıraç

Dünya, küresel ısınmada geri dönüşü olmayan yolda hızla ilerliyor. İklim değişikliğiyle mücadele için daha büyük kaynakların aktarılması gerekiyor.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, Garanti Bankası ana sponsorluğu ve Deloitte Türkiye’nin rapor desteği ile yürütülen CDP Türkiye İklim Değişikliği ve Su Programları’nın 2017 sonuçları açıklandı. Sonuçların açıklandığı toplantıda konuşan ve kâr amacı gütmeyen Londra merkezli ve dünyanın önde gelen şirketlerine çevresel politikalarını açıklamaları adına çağrıda bulunan uluslararası kuruluş CDP’nin Türkiye Direktörü Melsa Ararat, “İklim değişikliği ile mücadeleyi hükümetlere bırakırsak sonumuz iyi değil” diyerek bu konuda özel sektörün kendi başına aksiyon alması gerektiğini söyledi. Ararat, CDP ile anlaşma imzalayan şirketlerin 110 trilyon doları temsil ettiğini ve küresel emisyon salımının yüzde 18’inden sorumlu olduklarını belirterek, bu şirketlerin 2 yıl içinde emisyon salımını yüzde 10 azaltmayı taahhüt ettiğini açıkladı. Ararat, bu yıl CDP’nin Global A Listesi’ne Türkiye’den Arçelik ve Garanti Bankası’nın girdiğini açıkladı.

Daha çok kaynak

Climate Bonds Initiative (İklim Tahvil Girişimi) Direktörü Nick Silver, “İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için yıllık 400 milyar dolar yatırım yapılıyor. Yapılması gereken yatırım ise 900 milyar doları aşıyor. Burada temel sorun finansman. Bu konuda finans sektörüne çok fazla iş düşüyor. Düşük karbon emisyonlu ekonomilere daha fazla yatırım yapılmalı. Türkiye’de özel sektör iklim değişikliğinde öncü rol oynuyor. Dünyada pek çok ülke BES fonları aracılığı ile iklim değişikliğiyle mücadeleye finansman sağlıyor. Türkiye’de de devlet BES’e ciddi destek oluyor. BES’e girişte yeşil bonoların öncelikli olması şartı konulabilir” dedi.

Harekete geçmeliyiz

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik de “İklim değişikliği ve hızla artan doğal kaynak kullanımının doğurduğu riskleri her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Geri dönüşü olmayan bir yola girmeden harekete geçmemiz gerekiyor. İklim değişikliğiyle mücadele, geniş ölçekte ve uzun vadeli kararlılık gerektiriyor. Bu mücadelede kuşkusuz iş dünyasına da büyük rol düşüyor” dedi.

Suyla ilgili riskler artıyor

CDP Türkiye İklim Değişikliği Programı’nın sekizinci yılında, Türkiye’den 58 şirket yanıt verdi. Yanıt veren şirketlerin yüzde 80’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 89) emisyon azaltım hedeflerini raporladı. Rapora göre artık iklim değişikliği başlı başına şirketlerin yönetim kurullarının önemli bir gündem maddesi haline geldi. Şirketlerin gelecek yıllarda daha fazla yenilenebilir enerji hedefi koyması gerekiyor. CDP Türkiye Su Programına yanıt veren şirketlerin yüzde 70’i suya bağlı risklere maruz kaldığını belirtirken, yüzde 13’ü de suya bağlı riskler nedeniyle işlerinde olumsuzluklar yaşadığını raporladı.

EBRD: Türkiye’ye yatırıma devam

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye’nin teknoloji ithalatının ötesine geçip yenilikçilik temelli yeni büyüme modelleri benimsemesi gerektiğini vurguladı. EBRD Türkiye Direktörü Arvid Tuerkner, Türkiye’nin, EBRD’nin operasyon yaptığı en büyük ülkelerden olduğunu belirterek, “Türkiye’ye verdiğimiz taahhütlerimize son derece sadığız. Herhangi bir şekilde yatırım miktarını azaltma hedefimiz yok” dedi. EBRD Geçiş Raporu 2017- 2018’ raporu TÜSİAD Genel Merkezi’nde tanıtıldı. Orta gelirli ekonomilerin, gelir seviyesinde verimlilik artışlarının ABD ortalamasının üçte biri ila üçte ikisi arasında yavaşlama eğilimine girdiğine dikkat çekilen raporda, geçmişteki güçlü büyüme performansının arkasındaki avantajları tüketen EBRD ekonomilerinin teknoloji ithalatının ötesine geçip yenilikçiliği temel alan, yeni bir büyüme modeline geçmesi gerektiği vurgulanıyor.