İkinci Ergenekon davasında tahliye yok

İkinci Ergenekon davasına bakan mahkeme heyeti CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın da aralarında bulunduğu 18 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki küçük salonda görülen duruşmada söz alan tutuklu sanık Neriman Aydın, güvenlik kuvvetlerinin hakkındaki iddiaları ispatlayacak kanıt bulamadıklarını öne sürdü.

Mahkemenin mesnetsiz iddialarla meşgul edildiğini savunan Aydın, ''Dosya kapsamındaki iddialar, tarih ve güncel kitap çalışmalarımdan ibarettir'' dedi.

Tutuklu sanık Hasan Ataman Yıldırım da ''Odatv davası'' kapsamında yargılanırken 12 Kasım 2011 tarihinde Silivri Cezaevi'nde rahatsızlanarak hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu ile aynı koğuşta kaldığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

''Kozinoğlu, tutuklanması ile ilgili süreci anlattı. Kozinoğlu, Afganistan'da iken bir CIA ajanın kendisine 'Türkiye'ye gitme seni tutuklayacaklar' dediğini söyledi. Ancak buna rağmen Kozinoğlu, Türkiye'ye gelerek Savcı Zekeriya Öz'e ifade verdi. Mahkemeye sevk edilmek üzere evrak beklediği sırada bir yargıç gelerek Kozinoğlu'na 'Seni tutuklayacaklar' demiş. Kozinoğlu, 'Mahkemede konuşayım mı?' diye soruyordu. 'Konuşsam devlet sırrı açıklamaktan suç olur, konuşmasam ben suçlu olurum' diyordu. Sonunda MİT'e avukatı aracılığıyla 'Konuşayım mı, konuşmayayım mı?' diye yazı gönderdi. Avukat, Kozinoğlu'nun mektubunu MİT'e göndermiş ama cevap gelmedi. Bir mektup daha gönderildi ama cevabı gelmeden kaybettik.''

Eski İnönü Üniversitesi Rektörü tutuklu sanık Fatih Hilmioğlu da iddianameye konu olan ''Yüzde 35 değil, yüzde 95 de alsalar iktidar olamazlar'', ''Onurluca inmeleri gerekir yoksa onursuzca indirilirler'' sözlerine değindi.

Sözlerinin çarpıtıldığını öne süren Hilmioğlu, ''O dönem zaten iktidarda olan bir parti için neden böyle bir şey söyleyeyim? Anlamsız cümlelerden askeri darbe sonucu çıkarılmak isteniyor'' dedi.

Seçimlerle rejimin değil, hükümetlerin değiştiğini ifade eden Hilmioğlu, ''Eğer değiştirirseniz çeşitli kurumlar müdahale eder. Bunların arasında üniversiteler de var. Ben kurum derken Cumhuriyet savcılarını kast ettim. Bunu ima ettiğim Anayasa Mahkemesinin kapatma davası açmasından da anlaşılıyor. Kapatma davası açılması o parti için onurlu bir durum mudur?'' diye konuştu.

Söz konusu konuşma ile ilgili 27 avukatın kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu dile getiren Hilmioğlu, konuyla ilgili Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının ''görevsizlik kararı'' verdiğini anlattı.

Savcılığın dosyayı YÖK'e gönderdiğini belirten Hilmioğlu, ''Ne o zaman, ne de sonrası YÖK'teki başkanlardan hiçbirinin döneminde hakkımda soruşturma açılmadı. Benim isteğim o kararın emsal alınması'' dedi.

Mustafa Balbay'ın beyanı

CHP İzmir Milletvekili olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay da dava dosyasının 228'inci klasörünün 13'üncü sayfasında kendisiyle ilgili olarak emniyet bilirkişi değerlendirmesi olduğunu kaydederek, ''Benim hakkımda 'Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisidir. İlhan Selçuk'un talimat ve yönlendirmeleri doğrultusunda hareket etmektedir. Amerikan Büyükelçiliğinde gizli toplantılara katılmaktadır' şeklinde ifadelere yer verilmiş'' dedi.

Söz konusu iddiaların İbrahim Yıldız ile yaptığı telefon görüşmelerine dayandırıldığını söyleyen Balbay, ''Gizli olduğu söylenen görüşme Amerikan Büyükelçiliğindeki bir yemekti. Dört gazetenin Ankara temsilcileri olarak katıldık. Büyükelçi sohbetin yazılmasını istemedi'' diye konuştu.

Hakkında çıkan haberler konusunda ''gizliliği ihlal'' suçlamasıyla bile gazetecilere dava açmadığını ifade eden Balbay, şunları anlattı:

''Ocak ayında bana Silivri Cumhuriyet Savcılığından bir tebligat geldi. Anadolu'da orta büyüklükte bir ilçe gazetesinde 'Mustafa Balbay teröristtir' diye bir yazı yazılmış. Savcı soruşturma açmış, bana 'Şikayetçi misin?' diye soruyor. Yani bir cumhuriyet savcısı beni savunuyor, gözlerim yaşardı. Bir gazeteden davacı olmak istemedim ama 'Şikayetçi değilim' desem 'Teröristim' demiş olacağım. Şikayetçi oldum.''

Üçüncü kez ''yargıda reform paketi''nin hazırlandığını söyleyen Balbay, söz konusu pakete göre artık kendisine ''Terörist'' denilebileceğini söyledi.


"Tutuklulukarının devamına..."

İkinci Ergenekon davasında mahkeme heyeti CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Haberal'ın da aralarında bulunduğu 18 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Mahkeme kararında “Dosya kapsamı, delillerin toplanmamış olması, delillerin karartma ihtimallerinin bulunması, atılı suçların işlendiği konusunda kuvvetli suç şüphesi” gibi gerekçeler sıraladı. 20 Şubat 2012 tarihine ertelendi.

Levent Ersöz’ün dilekçesi

İkinci Ergenekon davasında tutuklu bulunan ve halen Mehmet Akip Ersoy Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Hastanesi’nde tedavi altında bulunan emekli tuğgeneral Levent Ersöz, İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’ne sağlık durumuna ilişkin bir dilekçe gönderdi. Ersöz, dilekçesinde uzun bir süre Silivri Devlet Hastanesi’nde yattıktan sonra mahkeme tarafından sağlık durumunun sorulmasına rağmen hastane yönetiminin bu talimata duyarsız kaldığını ve herhangi bir rapor göndermediğini ifade etti.  Sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine 21 gün önce Mehmet Akif Ersoy Gögüs ve Kalp Damar Cerrahisi Hastanesine sevk edildiğini belirten Ersöz dilekçesinde “Bu süre içinde birçok tetkik tekrarlandı. Bu durum hem zaman kaybına hem de devletin zarara uğramasına neden oluyor” diye yazdı.

Ersöz, el yazısıyla kaleme aldığı dilekçesinde “Ersöz’ün sağlık durumunda bir gelişme olmayınca alternatif tıp uygulandı. Halk arasında şifalı olarak bilinen Meyan kökü ve deniz tuzu ile Ersöz’ün tedavisi için hukuk dışı yollara başvuruldu” şeklinde basında yer alan iddialara da yanıt verdi.

Ersöz dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: “Böbreküstü bezlerim çalışmadığı ve vücut su tutamadığı için tansiyonum düşüyor. Bu nedenle yurt dışında henüz deneme aşamasında olan, yan etkileri içiresinde kriz ve vücut direncini düşürme gibi durumlara neden olan bir ilaç getirilinceye kadar meyan kökünü kaynatıp içirdiler. Yemeğime deniz tuzu koydular. Tansiyon malesef yükselmiyor. Bugün itibariyle alternatif tıp denemesini kestiler. Maalesef ‘Elimizde kullanacak cephane kalmadı’ diyorlar.”

Dilekçenin sonuç bölümünde kendisinin örgüt üyesi olmadığını savunan Ersöz şöyle devam etti: “Ne darbe çalışması yaptım ne de vatana ihanet ettim. Sizlere daha önce yaşamak ve bu ucu açık davanın sonucunu görmek istediğimi söylemiştim. Artık böyle bir düşüncem ve isteğim kalmadı. Çünkü tedavi imkanım yok. Bir gece uyanamayacağımı biliyorum. Bundan sonra ne şahsım ne de avukatlarımın hiçbir talebi olmayacaktır. İsteğim, beni Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden jandarmanın ileri sürdüğü gerekçeleri kabul ederek tedavi imkanı olmayan hastaneye getirten savcı, jandarma personeli ve tedavim yapılamaz duruma gelinceye kadar bekleten, size rapor yazmayan Silivri Devlet hastanesi yönetiminden şikayetçiyim.”