İkinci Ergenekon davası yarına ertelendi (08.04.2010)
İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Hasan Ataman Yıldırım, eski MHP'li sağlık bakanlarından Osman Durmuş'un döneminde Sağlık Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Suat Duranay tarafından ''SB Bilişim'' adıyla kurulan şirketin, hayatının dönüm, hapishaneye girmesinin başlangıç noktası olduğunu savundu. Duruşma yarına ertelendi.
cumhuriyet.com.trİstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 32 sanık katıldı. Tutuklu yargılanan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Emre Baltacı, Oğuz Bulut, Durmuş Ali Özoğlu, Muzaffer Öztürk ve İbrahim Özcan ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmada savunmasına devam etmesi beklenen tutuklu sanık Kemal Aydın, avukatı olan Yusuf Erikel'in ''Ergenekon'' soruşturması kapmasında tutuklandığını belirterek, bugünkü duruşmaya yakınının kızı olan avukat Tuğba Bilgin Yıldırım'ın geldiğini söyledi.
Erikel'in, aynı zamanda kardeşi olan tutuklu sanık Neriman Aydın, Hamza Demir ve Mehmet Ali Çelebi'nin de avukatı olduğunu dile getiren Aydın, ''Bizler maddi şartlar açısından iddia makamı tarafından tüm geçmişi incelenen fertleriz. Ben banka emeklisiyim. Dünyanın en büyük örgütünün yöneticisiyim ama avukat ücreti verebilecek durumun yok'' dedi. Yusuf Erikel'in tutuklu olması nedeniyle ziyaretine gelemediğini ifade eden Aydın, aynı bürodaki avukatların duruşmaya geleceğini düşündüğünü ancak Erikel'in tutuklu olması nedeniyle bir boykot olabileceğini dile getirdi.
Savunma için süre talebi
Avukat Tuğba Bilgin Yıldırım, dosyaya hazırlanmak için Pazartesi gününe kadar mahkemeden süre istedi. Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Kemal Aydın'a savunmasının hazır olduğunu, isterse devam edebileceğini söyledi.
Avukat Yıldırım ise kendisinin dosyayı bilmediğini ifade ederek, süre taleplerini tekrarladı. Daha sonra Başkan Şengün, tutuklu sanıklar Neriman Aydın ve Mehmet Ali Çelebi'ye, Yusuf Erikel'in tutuklanması nedeniyle kendilerine zorunlu avukat gerektiğini, mahkemeden avukat isteyip istemediklerini sordu. Aydın ve Çelebi, bunu istemediklerini belirtti. Başkan Şengün, tutuklu sanık Hamza Demir'e de hakkındaki suçlamaların avukat olmadan da savunma yapabilme imkanı sunduğunu belirtti. Demir ise savunmasının hazır olmadığını dile getirdi. Bunun üzerine Şengün duruşmaya ara verdi.
'Benim içime de dışıma da baksanız Atatürkçü'yüm'
Duruşmada, Başkan Şengün verilen ara sırasında savunmasının hazır olduğunu bildiren tutuklu sanıklardan Hasan Ataman Yıldırım'ı kürsüye çağırdı. Örgütün üst düzey yöneticilerinin talimatları ile bazı askerler hakkında bilgi toplayıp arşivlediği, kişileri, dini inanışlarına, felsefi ve siyasi görüşlerine göre hukuka aykırı olarak kaydettiği iddia edilen Yıldırım, Türkiye'nin Ergenekon davasıyla ikiye bölündüğünü söyledi.
Yıldırım, dedikodularla, çıkan cephanelerle, yerleştirilen belgelerle suçlamalar yapıldığını savundu. Atatürkçü olarak yetiştiğini belirten Yıldırım, ''Benim içime de dışıma da baksanız Atatürkçüyüm. Bu davanın hedefi çağdaşlık yolunda yürümek isteyen insanlar. Atatürk devrimlerini yok etmek için ortada yürütülen sivil bir darbe var'' dedi. Ergenekon ile ilgili iddialar karşından kendisinin de zaman zaman ''acaba böyle bir şey var mı, yok mu'' diye kuşku duyduğunu anlatan Yıldırım, ''Bir tertip merkezi var. Bu merkezde hazırlanan belgeleri savcılar incelemeden iddianameye koyuyorlar. Bütün yük mahkeme heyetinin omuzuna veriliyor. Bu dava tamamen siyasi dava'' diye konuştu.
Savunmasında öz geçmişini de anlatan Yıldırım, 38'inci evlilik yıl dönümünü cezaevinde geçirdiğini ifade ederek, ''İnşallah tahliye edersiniz de 39. yılımızı dışarıda kutlarız'' dedi. Hasan Ataman Yıldırım, bilgisayar üzerine çalışmak için Deniz Kuvvetlerinden, 1984 yılında binbaşılık rütbesini almasına 10 gün kala istifa ettiğini kaydetti. Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra kendi bilişim şirketini kurduğunu anlatan Yıldırım, hastanelerin otomasyonları üzerine çalıştığını, bazı hastanelerin sistemini de kendisinin yaptığını anlattı.
MHP'li eski sağlık bakanlarından Osman Durmuş zamanında Sağlık Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanı olan Suat Duranay tarafından ''SB Bilişim'' adıyla bir şirket kurulduğunu ve adres olarak Sıhhiye'deki Sağlık Bakanlığı binasının gösterildiğini ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti: ''İşte hayatımın dönüş noktası, hapishaneye girmemin başlangıç noktası budur. Bu şirket hastanelere, yakında otomasyona geçirileceğini duyurarak, kendi programlarını almaları için yazı gönderiyor. Oysa biz Haydarpaşa Numune ve Kartal Devlet Hastanesinin sistemini 5 yıldır çalıştırıyorduk. Onlara da gelip 'Bizim yazılım programını alın' diyorlar. İşte o zaman ben bunlarla uğraşmaya başladım. Devlet Denetleme Kurumu ve Rekabet Kuruluna müracaat ettim. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de şikayet ettim. Duranay görevden alındı.''
Yolsuzlukla mücadele için siyasete girdiğini ifade eden Yıldırım, İsmail Cem'in Yeni Türkiye Partisine girdiğini, parti içinde demokrasi olmadığı için İstanbul'da muhalif bir grupla Demokrasi Platformunu kurduğunu, partinin CHP'ye katılmasının ardından bir süre sonra da Çağdaş Türkiye Partisi'ni kurduğunu dile getirdi.
'Belgeleri yerleştirirken Balyoz'u planlamışlar'
Yıldırım, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının gerçekleştirdiği hiçbir ihaleye girmediğini belirterek, Türk Silahlı Kuvvetlerinden hiçbir ihale almadığını, mal ve hizmet de satmadığını kaydetti. Kendisinde bulunduğu iddia edilen bir belgede ''Balyoz'' operasyonu kapsamında hakkında tutuklama kararı çıkarılan Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın adının geçtiğine dikkat çeken Yıldırım, belgelerde adı geçenlerin sonradan teker teker tutuklandığını söyledi. Yıldırım, ''Belgeleri yerleştirirken Balyoz'u planlamışlar. Doğan'ın 1. Ordu Komutanı olduğunu bile bilmiyordum'' diye konuştu.
'Balkız, hala müşteki olarak devam edecek mi?'
İddianamede, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız'a suikast planlandığı iddiası bulunduğunu belirten Yıldırım, ''Müşteki Ali Balkız var. Sahte bir suikast planı hazırlamışlar. Acaba Balkız son olayları gördükten sonra hala müşteki olarak devam edecek mi? Balkız'a sesleniyorum. Ülkede Alevi Sünni ayrımı mı yapılmak isteniyor? Kendisine suikast planlandığı iddia edilen Balkız ne zaman dilekçe verip müştekiliğini geri çekecek?'' dedi. Yıldırım, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda hiçbir zaman Alevi ve Sünni ayrımı yapıldığını görmediğini de dile getirdi. Duruşma Yıldırım'ın savunmasını yapmasıyla devam ediyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden tutuklu sanık Hasan Ataman Yıldırım, diğer sanıklar İlyas Çınar ve Hüseyin Vural ile birlikte ''örgüt içi istihbarat ve örgüt üyelerinin motivasyonunun sürdürülmesi faaliyetlerini yürüttüğü'' iddialarına vurgu yaptı.
Pozitif düşünen bir insan olduğunu belirten Yıldırım, ''Bunu motivasyon için uygun görmüşler. Ben örgütün motivasyoncusu olmuşum. Bana böyle bir görev verdikleri için savcılara, polise teşekkür ederim. Ergenekon suçlularının burada motivasyona ihtiyacı var. 'Buradakilere moral ver' diye beni tutukladılar. O halde beni tutuklayanlar hakkında örgüte yardım ve yataklıktan dava açılmasını istiyorum'' diye konuştu.
Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenerek, parti olarak duruşmaya gelmelerini, ''Ne oluyor, bitiyor?'' diye davayı yakından izlemelerini istedi. Kurucusu olduğu Çağdaş Türkiye Partisindeki bazı arkadaşlarının emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile görüşmeyi çok istediğini, kendisinin de Tolon'u arayarak görüşme isteğini ilettiğini anlatan Yıldırım, kabul etmesi üzerine Tolon'un yanına giderek partiyi anlattığını kaydetti. Yıldırım, Hurşit Tolon'a partiye gelmesi konusunda çok rica ettiğini belirterek, siyasetle ilgilenmediğini söyleyen Tolon'un teklifini kabul etmediğini anlattı.
Hasan Ataman Yıldırım'ın savunmasına ara veren Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi.