İhsanoğlu hükümete direniyor
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri'ne yönelik hükümetten istifa çağrıları dün de devam etti. Ancak danışmanlarıyla görüşen Ekmeleddin İhsanoğlu, istifa etmeme kararı aldı. İhsanoğlu'nun hükümetle son teması ise 17 Ağustos günü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile El Fetih Camii'ne yönelik oldu. İhsanoğlu, bu talebin ardından Davutoğlu'na geri dönmedi.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Ey İslam dünyası, Mısır’da kardeşleriniz katlediliyor. Peki siz bunu ne zaman duyacaksınız? Ne zaman göreceksiniz?” diyerek işaret ettiği ardından da AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik’in, “İhsanoğlu ne iş yapar bilen var mı?” diyerek eleştirdiği İİT Sekreteri İhsanoğlu’na yönelik hükümetten eleştiriler dün de devam etti. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Böylesi zulüm, böylesi bir katliam karşısında adında İslam bulunan bir teşkilatın bu duruşunu içime sindiremediğimden, böyle bir onursuzluğu kabul edemeyeceğimden ben istifa ediyorum derdim” sözleriyle eleştirileri sürdürdü.
Görevi bu yıl bitiyor
Görev süresi 31 Aralık’ta sona erecek olan İhsanoğlu, koltuğunu yeni yıl ile birlikte Suudi Genel Sekreter İyad Madani’ye bırakacak. İhsanoğlu’nun görev süresi sona erene kadar koltuğunda oturması ve istifanın bir yarar getireceği düşüncesinde olmadığı belirtildi.
Genel sekreterin devletin üst düzey kadrosuyla sürekli temasta olduğu 10 gün kadar önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile, geçen hafta perşembe günü de Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüştüğü öğrenildi.
Son temas telefonda
Davutoğlu ve İhsanoğlu arasındaki son görüşme cumartesi günü sabah gerçekleşmişti. Davutoğlu, Türk gazeteci Metin Turan’ın da içinde bulunduğu El Fetih Camii’ne bir müdahale yapılmasını önlemek üzere İhsanoğlu’nun devreye girmesini istemişti. Edinilen bilgiye göre İhsanoğlu bu görüşmenin ardından örgütün merkezinin bulunduğu Cidde’de Mısırlı yetkililerle temas için bir kriz masası oluşturdu. Ancak bu telefon görüşmesinin ardından İhsanoğlu, bakana girişimleriyle ilgili bilgi vermedi. Birkaç saat sonra ise cami basıldı.
Hükümetten İhsanoğlu’na yönelik istifa çağrılarını sorduğumuz diplomatik kaynaklar ise yorum yapmaktan kaçındı ve Türkiye’nin şu an İİT’ye Mısır konusunu taşımak üzere başvurmadığını belirtti.
Türkiye başvurmadı
İİT’nin şu anki dönem başkanı Mısır. Türkiye, 2016 yılından itibaren dönem başkanlığını devralacağı için İİT’nin icra komitesinde de yer alıyor. Yani Türkiye’nin 8 üye ülkenin ve genel sekreterin yer aldığı icra komitesini toplantıya çağırma hakkı bulunuyor. Ancak Türkiye, hâlâ icra komitesini toplantıya çağırmadı. Bu tutumda, komitede Mısır, Suudi Arabistan ve Filistin’in yer alması etkili oldu. İİT’ye başvurmanın bir diğer yolu da şu an 56 üyesi olan örgütte üçte iki çoğunluğu sağlayarak karar çıkartmak. Bakanlar düzeyinde böyle bir karar çıkartmak ise oldukça güç.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ:
‘İhsanoğlu’nun gücünün yetmeyeceğini biliyoruz’
İhsanoğlu’nun yaptığı açıklamalarda devletleri temsil ettiğini ve devletler bir karar alırsa onu uygulayacaklarını söylediğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, hükümetin sekretere yönelik eleştirilerini dün de sürdürdü:
“Adında İslam olan bir teşkilatın genel sekreteri olarak devletlerin dışında genel sekreterin yapacağı bir şey vardır. Genel sekreter yalnızca orada oturan biri değil. Devletlere, ‘Mısır’da yangın var, bu kadar kadın, çocuk, insan, masum öldürülüyor. Öldürenler bu zulmü yapıyor. Buna karşı biz İslam İşbirliği Teşkilatı olarak bir tavır geliştirmeliyiz’ diye bir fikir götürdü mü? Götürdüyse cevap vermedilerse o zaman ben çıkar derim ki bu noktada İslam İşbirliği Teşkilatı’nın tavır alması için şu çalışmayı yaptım ancak devletler bu konuda adım atmadı. O yüzden de İİT adına açıklama yapamıyorum. Ama ben kendi adıma açıklama yapabilirim. İhsanoğlu’nun gücünün tek başına İİT’nin karar almasına yetmeyeceğini biz de biliyoruz. Ama İhsanoğlu böyle bir karar almış olsaydı herhalde bir yansıması, bir etkisi olurdu. Eminim ki İslam İşbirliği Teşkilatı’nın alacağı karar kadar böylesi onurlu bir tavrın, Türkiye, İslam âlemi ve dünya kamuoyunda da yansımaları olurdu. Hiç olmazsa durduğumuz saf, net olurdu.”