İDSO mevsimi Yunus Emre Oratoryosu’yla açtı

Özlemişim. Dolu bir salona girmeyi, insanların arasından geçerek yerime oturmayı, orkestranın akort seslerini, şefin bagetini kaldırıp konseri başlatmasını özlemişim.

Egemen Berköz/Cumhuriyet

Çalıcıların yüzlerindeki anlam ve duygu değişimlerini izleyerek bir senfoni, bir konçerto dinlemeyi özlemişim. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın (İDSO), altı yıldır salonsuz olan orkestramızın 2014-2015 mevsimi açılış konserinin başlamasını beklerken ayrımına vardım bunun. 1 Ekim Perşembe akşamı, Aya İrini tümüyle dolu. Demek özleyen yalnız ben değilmişim! Orkestra ve koro yerini aldıktan sonra kısa bir sunuş konuşması yapan ve ana sponsor Denizbank’ın genel müdürü Hakan Ateş’e bir teşekkür plaketi sunan İDSO yönetim kurulu üyesi Gülsen Negiz de zaten onu söyledi. “Salonumuz yok ama siz varsınız, dostlarımız var” dedi.

Sonra şef Gürer Aykal ve solistler, soprano Simge Büyükedes, mezzo soprano Asude Karayavuz, tenor Ünüşan Kuloğlu ve bas Tuncay Kurtoğlu yerlerini aldılar, Aykal bagetini kaldırdı ve konser başladı: İlk kuşak bestecilerimizden Ahmet Adnan Saygun’un Yunus Emre Oratoryosu. Türk halk müziğine büyük değer veren ve çoksesli yeni Türk müziğinin bu müzik işlenerek oluşturulması gerektiğine (tıpkı Atatürk gibi) inanan Saygun’un kendi deyişiyle yıllarca kafasında taşıdıktan sonra 1943’de başlayıp altı ayda bitirdiği yapıtı. İlk kez 1946’da bestecinin yönetiminde Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası’nca seslendirilen, 1958’de Birleşmiş Milletler’in kuruluş yıldönümü dolayısıyla New York’ta Leopold Stokowski yönetimindeki Symphony of Air Orkestrası’nca seslendirilişi diplomatik misyon şefleri üzerinde büyük etki yapan ve Kıbrıs görüşmelerinde kararın Türkiye’den yana çıkmasını sağlayan, başka bir deyişle politikanın yapamadığını başaran Yunus Emre Oratoryosu.

Şef Gürer Aykal’ın, orkestramızın, solistlerimizin değerlerini biliyoruz. Örneğin Büyükedes ile Karayavuz’u Siemens yarışmalarından anımsıyorum. Bugün ikisi de Avrupa’nın önde gelen opera sahnelerinde söylüyorlar. Ama, daha iki yıl önce kurulan ve tümüyle amatörlerden oluşan İDSO Korosu’nu ve şefleri Gökçen Koray ile Seval Irmak’ı özellikle kutlamak gerek. Hepsi birlikte çok iyi bir Yunus Emre Oratoryosu dinlettiler bize. Keşke, bu müziğin bizim müziğimiz olmadığını söyleyenlerden bazıları da dinleselerdi diyor, bir de Aya İrini’yi dolduran müzikseverlere sesleniyorum: Lütfen İDSO’nun bütün konserlerinde dolduralım salonları, göçebe orkestramızı yalnız bırakmayalım.