İçimizdeki çocuk büyümeli mi?

Özgür, rahat ve en keyifli dönem olarak bilinen çocukluk dönemimizden bazı saf duyguları bugünümüze taşıyabilmek yaşamda tam doyuma ulaşabilmemize yardımcı oluyor.Fakat zamanın içinde çocuk kalmak, sorunları da beraberinde getiriyor.

cumhuriyet.com.tr

Hepimiz çocukluk döneminden geçiyoruz ve bazılarımız yetişkin olduğumuz da içimizdeki çocuğu tamamen geride bırakabiliyor. "İçimdeki çocuk" kavramı bize farklı bakış açıları, cesaret, özgürlük, yüksek enerji, merak, bilgi edinme, heyecan, çağrışımlarla birlikte kuvvetli bir hafıza ve sınırsız eğlenceyi hatırlatıyor. Tabii ki yaşam çocukluk dönemimizle sınırlı değil. Her dönem yaşamımıza yeni sorumluluklar getiriyor. Fakat enerjimizde biraz çocuksu hislerimize yer verebilirsek boş zamanlarımızla birlikte sorumluluklarımıza da renk getirebiliriz.

Denge unsurunu burada da atlamamak gerekir.Her duruma çocuk gibi yaklaşmak sorunlara yol açabilir. "Çocuksu" ve "Çocuk gibi" gibi olmanın arasında ince bir çizgi vardır. Çocuksu olmak, çocuklukla ilgili bazı küçük detayları taşımaktır; çocuk gibi olmak ise çocukluğu her detayıyla taklit etmektir. Bu nedenle çocuk gibi olan yaklaşımlar yetişkinlik döneminde ilişkilerimizi olumsuz etkileyebilir.

İçimizdeki çocuğu bir taraftan yaşam dersleriyle büyüterek diğer taraftan saf, temiz ve parlak hislerine dokunmadan saklamalıyız. Böylece yetişkinlik dönemimizi tehlikeye atmadan içimizdeki çocuğun verdiği güzel enerjiyle her yeni güne yeni bir bilgi, yeni bir heyecan ve yeni bir macera olarak yaklaşabiliriz.

"Evrende tesadüf yoktur yankı vardır" kitabının yazarı Nusret Kaya 'İçimizdeki çocuk büyümeli mi?' sorusuna "Şarkılarda çok romantik gibi görünüyor ama o çocuğun büyümesi şart." şeklinde cevap veriyor.

Çocukluğumuzun geçmişten gelen ve sonsuza giden güzel enerjisini yaşamımızın her döneminde hissedebilmek dileğiyle...

Sevgiyle kalın.