Ian McEwan'dan "Bir Parmak Bal"

Türkçede birçok kitabı bulunan Ian McEwan, yeni yayımlanan "Bir Parmak Bal"la tekrar okuyucu karşısında. McEwan romanda kurduğu ilişkiler yumağının içinde, bir araya gelmeyecek denen uçları aynı çatı altında buluşturarak, hem edebiyat-siyaset ilişkisi üzerine önemli sorular soruyor hem de elden bırakılamayan bir aşk ve casusluk öyküsü anlatıyor.

Eray Ak/Cumhuriyet Kitap Eki

Soğuk savaşın edebiyat cephesi

İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD ve SSCB arasında tüm dünyanın yakından tanık olduğu, hatta bizzat yaşadığı “soğuk savaş” dönemi hakkında anlatılan çok hikâye var. Yalan haberler, karalama ya da kendini yüceltme amaçlı yapılan propagandalar, haber toplama faaliyetleri, casus maceraları, gizli servisler… Saymaya kalksak eminim sonu gelmez. Bunların yanında, insan yaşamına etki noktasında taşıdığı önemi de var tabii soğuk savaşın ve bu olayların. Tarihte gerçekleşenlere bu yönüyle baktığımızda daha da yara almış bir dünya çıkar karşımıza. Her savaşta olduğu gibi devletlerin yaptığından insanlar etkilenir bu hikâyelerde. Ancak bu soğuk savaş döneminin etkileri yıllar boyu devam etti. Bu da demek oluyor ki insanlar yıllar boyu korku atmosferini iliklerine kadar hissetti. Günümüzde bile en küçük sürtüşmede akıllara geldi soğuk savaş yılları. Tekrardan başlama ihtimali ise dünyaya korku saldı.

ÜÇ BENZEMEZ: GİZLİ SERVİS, EDEBİYAT VE AŞK

Birçok yazar gibi çağdaş İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden, dünyada olduğu kadar Türkiye'de de okunan Ian McEwan da bu konu üzerine kalem oynattı. Yazarın bundan birkaç yıl önce yayımlanan romanı Masmiyet ya da Özel İlişki'yi hatırlayanlar olacaktır. McEwan bu romanında, İkinci Dünya Savaşı sonrası devam eden soğuk savaş yıllarında, bu soğuk savaşa hizmet etmek amacıyla hazırlanan bir projede yer almak üzere Berlin'e giden "katıksız" bir İngilizin, dış dünyaya ilk adımını ve bu adım çevresinde gelişen olayları anlatıyordu. Romanın kaharmanı Leonard'ın Berline'e gidiş nedeni ise tarihtede de kendine yer bulan, "Altın Operasyon" diye adlandırılan bir tünelle Doğu Almanya'nın telefon hatlarına girmek için kazılan devasa tüneldi. O dönem üzerine hikâye bitmez ya, bu da onlardan biriydi işte. McEwan, romanda bir aşk ve cinayet hikâyesi çevresinde, bu yılları çok vurucu biçimde anlatmıştı bize.

Ancak bu döneme dair McEwan'ın anlatacakları bitmemiş ki yeni yayımlanan Bir Parmak Bal'la tekrar çıktı karşımıza. Bir Parmak Bal, yazarın bir önceki romanında anlattığı dünyaynın bir adım ötesinin resmini çiziyor ve soğuk savaşın kültürel cephelerde nasıl işlediğini gözler önüne seriyor. 1970'lerin İngilteresi'nde, ülkenin gizli servislerinden MI5'ın bir projesi kapsamında, yazarların, farkında olmadan devlet çıkarları doğrultusunda kalem oynatmaları sağlanacaktır. Projenin adı da "Bir Parmak Bal". Yazarlar, bu projeye göre, hissetmeden İngiliz istihbaratına hizmet etmeliler. Romanın omurgası bu proje üzerine kurulsa da McEwan'dan daha fazlasını bekleyebiliriz. McEwan da bu beklentilerinizi boşa çıkarmaz genelde. Aşk da var romanın içinde, bir aile hikâyesi de ama her şeyden önce bir kadının hikâyesi Bir Parmak Bal.

Ancak bu noktada sorulması gereken bir soru var: Gizli servis, aşk ve edebiyat bir araya gelir mi? Gelirse de bu bileşimden güçlü bir hikâye çıkabilir mi? Bir araya gelmesi zor bir bileşim burada bahsedilen, evet: Gizli servis, aşk ve edebiyat. Ancak söz konusu yazar McEwan ise bu üç benzemezden güçlü bir hikâye çıkacağını ummak boş hayal olmaz.

İLİŞKİLER YUMAĞI

"Bir kadının hikâyesi," diye yukarıda söylenmişti Bir Parmak Bal için. O kadının adı ise Serena Frome. Cambridge'in matematik bölümünden mezun, zeki ve güzel bir kadındır Frome. MI5'ta işe alındığında ise beklentilerinin altında bir iş dünyasıyla karşılaşır. Görevi, dosya tanziminden öteye gitmez. Ancak yaşamını değiştirecek bir başka özelliği daha vardır: Haftada üç dört kitabı bitirebilecek nitelikte bir edebiyat okurudur. Bunun yanında okudukları üzerine önemli çıkarımlar, değerlendirmeler yapabilecek bir zekâya da sahiptir. İşte bu özelliği, iş yerinde yaşadığı karışık bir aşk hikâyesiyle patronlarının dikkatini çeker ve soğuk savaş için önemli görülen bir operasyonun içine dahil edilir. Görevi; Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelere karşı tavır alan, geleceği parlak genç bir İngiliz yazar adayı keşfetmek, sonra da ona burs sağlayıp yükselmesini sağlamaktır.

"Adım Serena Frome ('Fruum' diye okunur) ve bundan yaklaşık kırk yıl önce İngiliz güvenlik servisi tarafından gizli bir göreve atandım. Teşkilata katıldıktan on sekiz aysonra itibarı yerle bir olmuş ve sevgilisinin hayatını ahvetmiş biri olarak işimden sepetlendim. Gerçi sonunu hazırlamada sevgilimin kendi parmağı da yoktu denemez."

Operasyon kapsamında Serena Frome'un bulduğu yazarın adı ise Tom Haley olacaktır ve aralarındaki ilişki, Frome'un gizli görevi bağlamından çıkıp bambaşka bir seviyeye taşınacaktır. Kahramanımız, sıradışı öykülerini okuyup etkilendiği bu genç adama gittikçe daha fazla kapılacak ve bir süre sonra aralarındaki ilişki aşka dönüşecektir. İşler Haley açısından oldukça yolundadır. Yıllardır beklediği, düşlediği fırsat ayağına gelmiştir ancak işin diğer yüzünde olaylar bambaşka ilerlemektedir. Serena'nın, görev dışında yaşadığı bu ilişki, onun MI5'taki konumunu olumsuz etkileyecektir. Bunun yanında, geçmişten gelen ve sürpriz bir şekilde MI5'ta da karşısına çıkan ilişkisi de Serena'yı bulunduğu kurumda zora sokacaktır.

Ian McEwan, bu ilişkiler yumağının içinde ise bir araya gelmeyecek denen uçları aynı çatı altında buluşturarak, hem edebiyat-siyaset ilişkisi üzerine önemli sorular soruyor hem de elden bırakılamayan bir aşk ve casusluk öyküsü anlatıyor.

KADININ TOPLUMDAKİ YERİ

Sıkı bir araştırmanın ürünü Bir Parmak Bal. Cümle aralarında dönemin siyaset algısına, gündelik akışa, hatta gazete haberlerine kadar birçok öğe katılıyor yaşanılan dönemi anlamlandırma adına. Bu da romanın gerçeklik katmanına önemli bir katkıda bulunuyor. Her ne kadar kurmaca bir hikâye olsa da okuduğumuz, araya salınan bu küçük gerçeklik unsurları, romanın havasını da değiştiriyor bir anlamda.

Tüm bunların yanında, bir kadının, zamanın İngilteresi'nde toplumsal ve sosyal yaşamdaki yeri hakkında da önemli ip uçları veriyor roman bize. Serena Frome, Bir Parmak Bal'ın baş kahramanı ama bu romanın da dışına taşabilecek güçte bir karalter. Her ne kadar tumtutraklı, hepten erkek işi olarak görülen bir meslek edinmiş olsa da kendine, öncelikli olarak "kadın" kimliği üzerinden tutunmaya çalışıyor yaşama. Bu da dönemin kadına bakışının ne yönde olduğuna dair gerçekçi bir tabloyu izleme fırsatı veriyor bize.

İncelikli işlenmiş bir kurgu McEwan'ın son romanı. Kurgunun içinde ilerlerken önümüze çıkacak her taşa dikkat etmemiz gerekiyor çünkü hiçbir şeyi, sadece hikâye içinde var olsun diye kullanmamış yazar. Hikâye içinde kullandığı bir taşsa eğer, bilmemiz gerekir ki o taş romanın bir sayfasında mutlaka ayağımıza dolaşacak.

e.erayak@gmail.com

Bir Parmak Bal/ Ian McEwan/ Çeviren: Duygu Akın/ Yapı Kredi Yayınları/ 368 s.