Hristiyan-Şii ittifakı Lübnan politikasını sarsıyor
Lübnan'da pazar günü yapılacak milletvekili genel seçimleri öncesinde, Hristiyan toplumunun güçlü liderlerinden Mişel Avn'ın Özgür Yurtsever Hareket adlı partisi ile Hizbullah arasındaki ittifak, genellikle dinin siyasi ittifakları belirlediği Lübnan siyasetini sarsmaya aday görünüyor.
cumhuriyet.com.trİttifakın İran'ın desteklediği, ABD ve İsrail karşıtı Hizbullah örgütünü iktidara taşıma olasılığı ise seçimleri Lübnan Hristiyanları için büyük bir mücadele alanına çevirdi.
Genel seçimlerde beliren iki cephe ABD ve Batı ülkelerinin desteklediği 14 Mart İttifakı ile Hizbullah ve Avn'ın ve diğer partilerin kurduğu, Suriye yanlısı denebilecek 8 Mart İttifakından oluşuyor. Sünni Müslümanlar büyük çoğunlukla ilk ittifakı, Şiiler ikinci ittifakı desteklerken, Lübnan Hristiyanları iki ittifak arasında bölünmüş durumda.
Bu durum Hristiyanların oyunu, seçimin kaderini belirleyici, ama tahmini zor bir oy haline getiriyor.
Batı yanlısı partiler, Hizbullah'ın Lübnan'ı İran benzeri bir ülke haline getireceği ve tekrar İsrail'le savaşa sokacağını ileri sürerek, Hristiyanların Şii egemenliği korkusu üzerine oynuyor. 14 Mart İttifakı üyesi Hristiyan Falanjist Partinin milletvekili adıyı Sami Cemayel, bir TV konuşmasında bu durumu, "Bu sizin savaş ile barış arasında yapacağınız bir tercih. Tercih, Gazze ile gelişmiş, uygar bir Lübnan devleti arasındadır" sözleriyle somutladı.
Hristiyan muhalifleri ayrıca Avn'ı, "iktidar uğruna cemaatini satan bir fırsatçı" olmakla suçluyor.
Garip ittifak
Hristiyanlarla Hizbullah'ın ittifakı, bugün gerçekten garip görünüyor. Çünkü Hizbullah, İran ve Suriye'nin desteğiyle İsrail'e karşı savaşıp Filistin davasını desteklerken, Lübnan Hristiyanları 1975-1990 Lübnan iç savaşı sırasında Filistinlilerle savaştı.
Hizbullah Suriye'nin yakın müttefikiyken, bu örgütle seçim ittifakı yapan eski bir general ve ordu komutanı olan Mişel Avn 1989'da Suriye'nin Lübnan üzerindeki kontrolüne son vermek için Suriye ile savaştı, ancak başarısız oldu.
2005'de sürgünde yaşadığı Fransa'dan Lübnan'a dönen Avn, 2006'da Hizbullah'la ittifak kurdu ve geçen yıl Suriye'yi ziyaret etti.
Bu geçmişe rağmen, 3 yıl önce kurulan Hizbullah-Avn ittifakı kalıcı olmakla kalmadı, Lübnan Ermeni cemaatinin de desteğini alarak bugün 128 üyeli mecliste çoğunluğu kazanmaya aday hale geldi. Şu anki Lübnan meclisinde Suriye karşıtı 14 Mart İttifakı çoğunluğa sahip.
Hizbullah-Avn koalisyonunun zaferini engelleyecek tek şey ise, ne Hizbullah, ne de Batı yanlısı koalisyonla birlikte hareket eden ve kendilerini bağımsız olarak gösteren Hristiyan milletvekili adayları. Bu adayların, Hristiyanlara ayrılmış bazı sandalyeleri Avn'ın elinden alabileceği belirtiliyor.
Mevcut sisteme göre Lübnan meclisindeki milletvekilliklerinin yarısı Hristiyanlara, geri kalan yüzde ellisi Sünniler, Şiiler ve diğer gruplara ayrılmış durumda.
Nüfus yapısı ve reform vaadi
Destekçileri ise Avn-Hizbullah ittifakını, 1943'teki bağımsızlığından bu yana dini cemaatlere ayrılmış kotalar ve resmi görevlere göre şekillenen Lübnan siyasi yapısında gerçek ve demokratik bir değişim umudu olarak lanse ediyor.
Avn ve Hizbullah, genellikle dini cemaatler ve etnik grupların güçlü feodal ailelerinin belirlediği bu siyasi yapıyı değiştirme vaadinde bulunuyor.
Ancak Avn'ın Hizbullah'la ittifakının, cemaatçiliği sona erdirmekten çok, bir zamanlar çoğunluk olan Hristiyan nüfusunun azalması ve çoğalan Şii nüfusunun oluşturduğu yeni gerçekler karşısında Hristiyanların Lübnan yönetimindeki varlığını sürdürmeye yönelik, soğukkanlı bir siyasi strateji olabileceği de belirtiliyor.
Hristiyanlar, Şiiler ve Sünnilerin, Lübnan'ın 4 milyon olduğu tahmin edilen nüfusunun aşağı yukarı birer çeyreğini oluşturduğu sanılıyor. Ancak Şiilerin tek başına en kalabalık grubu oluşturduğu, Şii Hizbullah hareketinin ise en örgütlü ve en silahlı gücü oluşturduğu biliniyor.
Hizbullah ise büyük bir örgütlenme ve silah gücüne sahip olsa da Hristiyanlarla ittifakla, bir cemaatin örgütü olmanın getirdiği marjinalleşmeden çıkıp "ulusal bir hareket" olmayı amaçlıyor.
Hristiyanlara "ülkeye egemen olmaya çalışmayacakları" konusunda garanti vermeye çalışan Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Hasan Nasrallah, seçim dönemindeki televizyon konuşmalarında "Gelecek hükümette müttefiklerimizin hizmetinde olacağız" diyor.
Ancak birlikte iktidara gelmeleri, Hristiyanlarla Hizbullah arasındaki potansiyel gerginlikleri de açığa çıkarabilir. Örneğin birçok Hristiyan Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını istiyor, ancak örgüt buna karşı çıkıyor.
Hizbullah ayrıca, ülkenin nüfus yapısı değiştiği için, eski nüfus dağılımına dayalı siyasi yapıda Hristiyanlara tanınan güçlü konumu değiştirecek reformlar istiyor. Batı yanlısı partiler ise, Hristiyan seçmenleri yanlarına çekmek için, meclisteki sandalyelerin yüzde ellisinin Hristiyanlara ayrılması gibi ayrıcalıkları koruma sözü veriyor.