Hikâyemiz emekten yana
Sendikacı aday Mustafa Öztaşkın, hedeflerini anlattı.
Olcay Büyüktaşİşçilikten geldi, yıllarca sendikacılık yaptı, emeğin sorunlarını yakından biliyor. Tüpraş, Petkim, gübre fabrikaları, Petrol Ofisi özelleştirmelerine karşı yıllarca mücadele örgütledi, “Memleket Çadırı Nötebetleri” düzenledi. Defalarca satış iptal ettirdi. Sendikal örgütlenmenin yaygınlaşması için Meral Okay’lı ‘Sendikalı Ol’ kapmanyası düzenledi. Irak işgaline karşı, “Bir Özelleştirme Harekâtı Irak” kampanyasını yürüttü. Türkİş’in bir dönem mücadeleci sendikalarını oluşturduğu Sendikal Güçbirliği’nin oluşumunda önemli rol oynadı. Petrolİş sendikasının yıllarca başkanlığını yapan Mustafa Öztaşkın 24 Haziran seçimlerinde emeğin adayı olarak yola çıktı. 30 yıllık işçilik ve sendikal deneyimiyle CHP 1. bölge milletvekili adayı oldu. Öztaşkın, adaylık süreci ve seçilirse neler yapacağına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
-Türkiye’de emeğin durumunu özetler misiniz?
AKP’nin uyguladığı ekonomik politikalardan en çok etkilenen kesim elbette emeği ile alın teri ile geçinen vatandaşlar oldu. İşçiler kredilerle, kredi kartları ile borçlandırılmış durumda. Günlük harcamalarımızdan alınan dolaylı vergiler yüzde 65 gibi rekor düzeyde. Kârdan, ranttan, servetten alınmayan vergi vatandaştan alınıyor. Gerçek işsiz sayısı 6 milyonu aşmış durumda, her dört gençten biri işsiz, 10 kadından sadece 3’ü istihdamda ve her iki kadından biri kayıt dışı çalışıyor. 453 milyon doları bulan dış borcun yükü emekçilerin omzunda. Asgari ücretli, milli gelirden payını alamıyor, geçinemiyor. Her gün en az 5-6 işçi iş cinayetlerinde çok basit iş güvenliği önlemleri alınmadığı için hayatını kaybediyor. Emekli aylıkları AKP döneminde daha da düşürülmüştür. İşçilere güvencesiz ve geleceksiz bir çalışma hayatı reva görülüyor. O kadar ayrıştırıldık ki, geleceğimiz için, ekonomik taleplerimiz için bir araya gelemez olduk. Artık tamam deyip, bu tabloyu tersine çevirmek zorundayız.
Kadro dediler, işsizlik çıktı
-Sendikal yaşama ilişkin en önemli sıkıntılar neler?
AKP hükümetlerinin sendikalara açıktan, fütursuzca müdahaleleri yandaş sendikacılığı büyütürken işçilerin özgürce sendikal tercihlerini kullanmalarının önüne geçiyor. İşçiler sendikalaştıkları için yasadışı bir şekilde işten atılarak açlığa mahkûm ediliyor. Devlet işverenleri kolluyor. OHAL, grev erteleme aracı oldu. 16 yıllık AKP hükümeti döneminde 200 bine yakın işçinin grevi yasaklandı. “Taşeronu kaldırıyoruz” dediler, yüzlerine gözlerine bulaştırıp binlerce işçiyi işsiz bıraktılar. Çalışma hayatının esnekleştirilmesi, taşeronlaşma, kiralık işçilik, zorunlu arabuluculuk yasası işçilerin kazanılmış haklarına en büyük saldırıdır ve bunlar sendikal örgütlenmenin önündeki en önemli engellerden. Türkiye tarihindeki toplam özelleştirmelerin yüzde 88’i AKP döneminde yapıldı. Milletin varlıkları yağmalanmaya devam etti. AKP hükümeti, 16 yıldır uyguladığı emek düşmanı politikasıyla, emekçilerin cebinden almış, yandaşın, rantçının cebine koymuştur. Bunun için 24 Haziran seçimleri uçuruma giden bir ülkeyi tekrar düzlüğe çıkarmak için çok önemli bir fırsat. Sendikal alanda verdiğim mücadeleyi, Meclis’te vermek, bu ülkeyi yaratan, alın teri ile geçinen çalışanların sorunlarına çare olabilmek için aday oldum. İnanıyorum, 25 Haziran sabahı bambaşka bir Türkiye’ye uyanacağız.
Vaatlerin takipçisiyim
-Seçildiğinizde ne yapacaksınız?
Örgütsüzlük, yoksulluk temel sorunumuz. Bunların görünür olması ve Meclis koltuklarından dillendirilmesi ve çözüm üretilmesi gerek. Ben de bunun için çalışacağım. Partinin seçim bildirgesinde emeğin ve sendikal hareketin sorunları çok iyi bir şekilde irdelendi ve sorunlara çözüm üreten vaatlere yer verildi. Bunların sonuna kadar takipçisi olmak gerekiyor. Partimizin iktidarında herkesi kucaklayan, özlediğimiz emekten yana bir Türkiye’nin hikâyesi yazacağız.
Kayıtsız kalamadım
Flormar işçilerinin eylemine katılarak destek veren Mustafa Öztaşkın, aday olma kararını nasıl aldığını şöyle anlattı: “Petrol-İş sendikasında genel başkanlığım döneminde iki defa seçilecek yerlerden adaylık teklifi almıştım. Sendika başkanlığı yaparken miletvekilliğine geçmeyi doğru bulmadığım için kabul etmedim. Şimdi sendikada aktif bir görevim yok. Memleketin kötü gidişatına da kayıtsız kalamadım. Artık emek adına sorumluluk almak gerektiğine inanıyorum. Bunun için aday oldum.”