Herkesin yaratıcısı olduğu bir sanat eseri, Tate Modern’in giriş holünde hayata geçiyor!

Sanat ve kültüre çocukları, gençleri, herkesi katarak interaktif eser yaratmanın en güzel projelerinden biri şu sıralar İngiltere’de TATE Modern Müzesi, Turbine Hall’de gerçekleşiyor.

cumhuriyet.com.tr

24 Temmuz - 29 Ağustos tarihleri arasında sürecek olan projede müzenin girişindeki “Türbin Salonu”nun zemini her yaştan katılımcılar tarafından dev bir sanat eserine dönüşecek.

Nasıl mı? Bu proje, sanatçı Ei Arakawa tarafından UNIQLO ile ortaklaşa tasarlandı. Tate Modern’in ailelere yönelik, sanattan ilham alan eğlenceli aktivitelerden oluşan yeni ücretsiz programı UNIQLO Tate Play’i başlatacak olan projenin bir parçası. Bu projenin temelinde resim, performans ve çocuk oyunları yoluyla dünyayı değiştirmek isteyen radikal Japon sanatçılar Gutai grubu ilham olmuş. Bu grup, 1956’da Açıkhava Gutai Sanat Sergisi için bir çalışmayı tasarlamış; büyük bir tahtaya “Lütfen özgürce çizin!” yazılmıştı. Sergiyi gezmeye gelenler de o tahtaya gönüllerince çizmişti! Şimdi de bu fikirden esinlenerek Türbin Salonu’nun zeminine bir özel taban yapıştırılmış ve Ei Arakava daha büyük bir interaktif yerleştirme planlamış: Binlerce ziyaretçinin yapacağı karalamalar, çizimler ve eskizlerle salonu kaplamak! Bunun için gelenlere üçer kalem ve istedikleri kadar zaman veriliyor! Arakawa, ziyaretçilerin etrafını Gutai grubunun açık hava sanatına olan sevgisini onurlandırmak için büyük ağaç heykelleriyle çevreleyecek; yetişkinler ve çocuklar, toplu olarak salonun tavanına asmak için büyük afişler oluşturmak için ücretsiz atölye çalışmalarına katılabilecek. Böylece çocuklar ve gençler, aileleriyle birlikte yaşayacakları bu eşsiz yaratıcı olma deneyimiyle hem sanata katkıda bulunacak hem de içlerindeki yaratıcı gücü keşfedecekler, belki de ileride sanatçı olacaklar. Şimdiki görünüm ise müthiş bir yaratıcılık ve hareketlilik: Çocuklar, gençler, ebeveynleri, ellerindeki materyalle çiziyor, boyuyor, mutlu oluyor! l Kültür Servisi

*Bu haber Mark Westall’ın “Art of Conversation” dergisindeki makalesinden yararlanılarak hazırlanmıştır.