'Her 3 kadından biri idrar kaçırıyor'

Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Akın Sivaslıoğlu, kadınlarda tüm yaş grupları göz önüne alındığında kabaca 3 kadından 1'inde idrar kaçırma olduğunu, 65 yaş ve üzerinde bu oranın 2'de 1'e çıktığını belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Sivaslıoğlu,  idrar kaçırmanın kadınlarda en çok görülen hastalıklardan biri olduğunu, ancak bu problemi yaşayan kadınların doktora başvuru oranlarının düşük olduğunu dile getirdi. İdrar kaçırmanın "sosyal kanser" olarak tanımlandığını vurgulayan Sivaslıoğlu, şunları ifade etti:
 

"Bu grup kadınlarda perineal döküntülere, basınç ülserlerine, üriner enfeksiyonlara, ürosepsise, düşme ve kırıklara yol açabiliyor. Bu nedenle 'sosyal kanser' olarak tanımlanıyor. İdrar kaçırma bir hastalıktır ve mutlaka tedavi edilmelidir.
Kadın rahminin veya yumurtalıklarının alınması (histerektomi veya ooferektomi), idrar kaçırma tedavisinde, rahim veya güdük sarkmasının cerrahi tedavisinde robot kullanıyoruz. Robot kollarıyla bazı ulaşılması güç vücut boşluklarına daha rahat ulaşılabiliyor ve düğüm atılması çok daha kolay oluyor. Cerrahi tekniğin daha iyi uygulanmasına yol açtığı için de başarı oranı konvansiyonel laparoskopik tekniğe göre daha yüksektir."


Kadınlara uyarılar

İdrar kaçırma, mesane ve rahim sarkması gibi hastalıkların "pelvik taban bozuklukları" olarak adlandırıldığını bildiren Sivaslıoğlu, kadınlara şu uyarılarda bulundu:
"-Pelvik taban bozukluklarının en önemli ve sık görülen nedeni gebelik ve doğumdur. Bu bağlamda gebelik(Örneğin; gebelikte şeker hastalığının teşhis edilip kontrol altına alınması, doğum egzersizlerinin yaptırılması gibi) ve doğumun yönetilmesi(tek bir sezaryenin pelvik taban bozukluklarına karşı koruyucu olduğunu biliyoruz; ancak ikinci sezaryende bu koruyuculuk ortadan kalkıyor. Bu nedenle sezaryenı gebeye önerirken mutlaka endikasyona dikkat etmek gerekli, öte yandan forsep ile yaptırılacak doğumlarda pelvik taban bozukluklarına sık rastlanıyor ve bir de epizyotominin-doğum kanal çıkımının kesilmesi-sanıldığı gibi pelvik taban bozukluklarına karşı koruyucu olmadığını biliyoruz) önemlidir.
-Aşırı kilodan kaçınılmalıdır.
-Sigara kullanılmamalıdır.
-Özellikle 4 kg'ı geçen ağırlık taşınmamalı ve yerden yük alınırken mutlaka dizler kırılmalı böylece bele fazla yük bindirilmesinden kaçınılmalıdır.
-Pelvik taban egzersizleri(Örneğin Kegel egzersizi) mutlaka bir uzmandan öğrenilip gün içinde en az 3 set (her bir sette 20 kasma) yapılmalıdır. Bu egzersizleri yaparken asla karın kasları kullanılmamalı. Bir ayrıntı olarak 'Tuvalette idrar yaparken idrar akışını durdurun' şeklindeki egzersiz önerisi kesinlikle yanlıştır. Aslında pelvik taban konusunda en iyi egzersiz bir pilates topu üzerinde oturmaktır.
-Kabız kalınmamalıdır. Bu amaçla lifli gıda tüketimine dikkat edilmelidir.
-Ağır sporlardan uzak durulmalı, 20 dakikayı geçen tempolu yürüyüşlerde mutlaka 5 dakika kadar dinlenilip daha sonra yürüyüşe devam edilmelidir.
-İdrar kaçırma şikayeti varsa mutlaka önemsenmeli ve hekime gitmede zaman kaybedilmemelidir.
-Aynı şekilde pelvik organ sarkması varsa mutlaka hekime gidilmelidir. Unutulmamalı ki, bu hastalıklar ilerleyici özelliğe sahiptir.
-Eğer annede pelvik taban sorunu varsa kızında da bu sorunların ortaya çıkma oranı çok yüksektir. Bu nedenle bu sorunlardan yakınan anneler kızlarına yukarıdaki önerileri 18 yaşından itibaren yaptırmalıdırlar."