Hedefteki HSYK...

cumhuriyet.com.tr

Yüksek yargıdan gelen üyelere dönük kampanya ile HSYK’nıin oluşumu daha da geriye götürülerek Yargı Reformu Strateji Taslağı’ndaki yapıya zemin hazırlanmakta olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

“Temelde devlet denilen bürokratik aygıt ile seçilerek gelen siyasi hükümetler arasında bir gerilim mevcuttur. Bu gerilim zaman zaman gizli ve açık çatışmaya dönüşebilmektedir. (…) Devletin bekasını korumak ve temsil etmekle görevli olan bürokratik aygıt içerisine sızmalar olması halinde bürokrasinin kendisi, devletin bekasını tehdit eder noktaya gelebilir.”

“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan ve Cumhuriyetin ilanında da kabul edilerek devam ettirilen modernlik projesi Kürt milliyetçiliğinin ve siyasal İslamın devletin temel yaklaşımlarına hâkim olmasını temel tehdit unsurları olarak belirlemiştir. Bugün kimi çevrelere göre siyasetin gizli ajandası bu iki temel tehdidi içermektedir. Ayrıca çevreden gelerek merkezi ele geçirme çabası içerisinde olan unsurlar, modernlik projesinin sahibi olan sivil/asker bürok-ratik eliti oldukça rahatsız etmektedir. O halde devlet içerisinden kimi ideolojik gruplaşmaların çıkar çevreleri ile işbirliği içerisinde temel risk faktörü olarak gördükleri siyasi iktidara karşı tavır geliştirmesi, beklenmeyen bir durum olmamalıdır.”

Yukarıya alınan ve yanlışlığı kolaylıkla kanıtlanabilecek çözümleme bir iddianamede yazılabilmiştir; maddi olayla ilgisi bulunmayan değerlendirmeler yapılarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadronun, ulus-devlet yaratma projesinin duyarlılıkları suçlama konusu yapılabilmiştir. Hatta etnik milliyetçilik ve siyasal İslamın tehlike yaratmayacağı üstü örtülü şekilde iddianamede yazılmıştır.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) oyçokluğuyla siyasal söylem yüklü, maddi olayla ilgisi bulunmayan, iddianameyi yazan hakkında istem yapmasının doğal olduğu kabul edilmelidir. Kuşkusuz ki ifade özgürlüğü bağlamında aynı düşünceler söylenebilecektir. Ne var ki HSYK’nin özellikle yüksek yargıdan gelen üyeleri o tarihten bu yana sürekli ve haksız olarak eleştirilmektedirler.

Eleştiri giderek hedef gösterilmeye dönüşmüştür. Gerçekten de, anayasa ve yasa gereği yüksek yargıdan gelen üyeleri yazılı ve görsel basında haksızlıktan öteye insafsızca ve sadece işlerini iyi yapmaya çalıştıkları için hedef haline getirilmişlerdir.

Doğruluğu bilinmemekle birlikte gizli toplantılardaki kimi ifadeler bir kısım basına yansıtılmaktadır.

HSYK, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün tasdik makamı olmadığı halde bu yönde alınan görüşlerle kamuoyu oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Yüksek yargıdan gelen üyelere dönük kampanya ile HSYK’nıin oluşumu daha da geriye götürülerek Yargı Reformu Strateji Taslağı’ndaki yapıya zemin hazırlanmakta olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.